Gazete Vatan Logo

Bilmediğin yerde içmeyeceksin

Bir akşamcının kendini sahte rakıdan korumasının en iyi yolu, bildiğin bir meyhanede, dostlar arasında içmek. 40 yıllık meyhaneci Yakup Arslan böyle diyor: Rakı bu şakaya gelir mi?..

Yakup Arslan 40 yıllık meyhaneci... İstanbul'un en tanınmış mekanlarından birinin sahibi... Asmalımescit Sokağı'nın Yakup Abisi, her şeyi... "Yahu, bu sahte rakıcılar en az 15 yıldır her hafta gelir benim kapıma... Her seferinde kovalarım. Bir kere de kaçtan veriyorsun birader diye sormuşluğum yok Rakı bu, şakaya gelir mi? Nerede içtiğini, ne içtiğini bileceksin" diyor.

Doğru söze ne denir? Demek ki, bir aksamanın kendini sahte rakıdan korumasının en iyi yolu, bildiği bir meyhanede, dostlar arasında içmek...

Madalyonun, bir de öbür yüzü var. Maliyeti 2.5-3 YTL olan bir içki 22.5 YTL'ye satılırsa, yani devlet bir büyük şişeye 17-18 YTL vergi koyarsa ne olur? îşte böyle sahtecilik olur! Rakı yapmayı bilmeyenler, geçer kazanların başına, etil alkoldü, metil alkoldü derken milleti zehirler... Olan, içene ve asırlık marka "Yeni Rakı" ya olur...

İyisi mi, bu hafta köşemizi, son dönemde ciddi darbe alan rakının aslında ne kadar güzel bir geleneğin parçası olduğuna dikkat çeken satırlara ayıralım. Aşağıda, bir zamanlar internette gezinen, yazarını bilmediğim lezzetli bir rakı yazısından bazı paragrafları aktarıyorum size... Rakıya küsmeyin. Onun bir kabahati yok, biliyorsunuz. Ama lütfen dikkatli olun içerken.

***

Rakı içmek, mideye alkol göndermek ve onun damarlarda dolaşmasını sağlamak değildir. Rakı içmek için, kocaman bir yürek, sevgi dolu bir yaşam gerekir. İçmeyi bilmek gerekir. İçtikten sonra nara atmışsan, ona buna saldırmışsan, kalp kırmışsan, zor kullanmışsan, rezil olmuşsan sadece alkol seni kötü yapmış demektir. Rakı içmek, unutmak, kendim uyutmak, avutmak değildir. Rakı içmek başka şeydir. Bir şölendir. Bilinci hiç kaybetmemektir. Kendini disipline edebilmek, saygına daha bir dikkat etmek, sevgine daha bir coşku katmak, dünya görüşünü at gözlüğünden kurtarmak demektir. Meyhaneden çıkınca, direksiyona geçmemeyi bilmek demektir.

Rakı içmek sohbettir, sabırdır, sevmektir. Karşındakini dinleyebilmektir. Kalbim açmak, samimi olmak demektir.

Ben rakıyı hiçbir zaman "sarhoş olmak" için, "şuna buna kızdığım" için, "yandığım yıkıldığım" için, "hasretimden geberdiğim" için, "keşke" için içmedim. Ama böyle içenlere de aslında pek kızmadım.

Bütün bu düşüncelerle sofraya oturduğunda; önce minik bir yudum alacaksın. Dilinle, bir yudum rakıyı, ağzının her noktasına ulaştırıp, damağında da gezdirdikten sonra; dilinin altına kısa bir süre saklayacaksın. Ardından, derin bir nefes alıp o minik yudumu yutacaksın. Koklamadan olmaz; koklayacaksın, hissedeceksin...

İlk yudumu, ben, şükrederek ve Tanrımın beni affetmesini dileyerek alırım. Bir de ne için kadeh kaldırılıyorsa...

Sofrada her zaman sohbet vardır, paylaşım vardır, keyif vardır... Sohbetin derinliklerinde huzur dolar içine... Bak bakalım, neler aldın bu sofradan... Bunu soracaksın kendine... Sormazsan olmaz. O soruya cevap bulamazsan, hiç olmaz!

Sohbete rakı, rakıya sohbet eşlik eder. Gece bitmeye yüz tuttuğunda, komşu masalardan korolar başladığında; ben, bu mutluluğu bir kez daha yaşayabildiğim için, yanımdaki güzel insanlarla rakıyı paylaşabildiğim için hayata teşekkür ederim.

Ve yüreğimin biraz daha büyüdüğünü fark ederim.

Haberin Devamı