Sermayedar bırak kâr etmeyi Sermayeyi koruma hesabında

Haberin Devamı

Bugünü merkez alan geniş açılı bir bakış, ekonomide neler gösteriyor bir bakalım. Faaliyet ortamı daha riskli hale geldi, giderek belirsizlik hâkim olmaya başladı. Ekonomik kararlar ya yüksek risk primi eklenerek alınıyor ya da erteleniyor. Alınmış kararların maliyeti öngörülenden daha yüksek hale geliyor.

Yavaşlayan büyüme hızını dahi arar olduk, çünkü küçülüyoruz. Küçülme hızı tahmin edilenden daha yüksek olacak. Eksi ikiye doğru gidiyoruz.

Stok tutmanın maliyeti çok yükseldi, ortam elden çıkarmaya elverişli değil. Yavaşlayan iç talep ile aniden kesilen dış talep durgunluk yaratıyor. Kampanyalar kısa süre için hareket getiriyor gözükse de beklenen ilgiyi sağlayamıyor. Belirsizlikler nedeniyle kararlar erteleniyor.

***

YTL hızla değer kaybetti, yabancı para finansmanının YTL maliyeti yükseldi. Yabancı kaynak bulmak zorlaştı, bulanlar çok pahalı maliyet ödüyor. Dışardan kaynak geliyordu, şimdi tersine çıkış başladı. Özel sektör borç çevirmenin derdine düştü, gözleri başka bir şey göremiyor.

Yabancı yatırımcıların yönü çıkışta. Kamu kâğıdında olanlar daha kıvrak, hisse senedinde olanlar ise ağır bir hızda portföy boşaltıyor. Yüksek getiri beklentisinin yerini zararı düşürme çabası aldı. Bir süre sonra biz bize kalacağız.

Yabancı yatırımcılar çıkıyor, gelmek isteyenlerin karşısında ise bürokratik oligarşi duvar çekmiş. Yabancı sermaye yöneticilerine Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı çalışma müsaadesi bile vermemek için elinden geleni yapıyor. Yabancı sermayeye adeta niye geldin diyor. Başvurular Bakanlık bürokrasisi tarafından sümen altı ediliyor.

Şirketlerimizin değeri hâlâ küçük, halka arzı bekletelim derken 2004 yılı düzeyinin de altına geldik. Satanlar seviniyor geç kalanlara geçmiş olsun, başka bahara.

Merkez Bankası, likiditeyi çekmek için borçlanırken şimdi borç veriyor. Rezerv biriktirmekte nazlıydı, şimdi sahip olduklarını koruma derdine düştü. İsteyene istediği kadar YTL derken, “döviz istemeyin benden buz gibi soğurum sizden” uyarısını da unutmuyor. YTL çoğaldıkça dövize baskı da er ya da geç artacak.

Bankalar sendikasyonlarını düşünüyor, bu nedenle likidite yığıyorlar. Kredilerde frene basıldı, daha seçici olunmaya başlandı. Sorunlu kredilerde artış hızlandı. Önce likidite sorunu sonra kredi kalitesinde bozulma, ardından kâr düşüşü. Zamanlar farklı, olaylar aynı. Mevduat artmaya devam ediyor. Vatandaş YTL’ye gidiyor, bu olumlu bir gelişme. Ancak kurlar artmaya devam eder mi endişesi başladı, bu hayra alamet değil.

***

Dış ticaret hacmi düşüyor. İthalat da yavaşlıyor, ama ihracatta büyük düşüş var. YTL’nin değer kaybını isteyenler, buyurun işte kayıp. Nerede ihracat. Dışarıda talep var mı? İhraç ürünlerinin fiyatları artıyor mu? Rekabet iyileşti mi? Kaynak var mı?..

Sermayedarlar kârlılık hesaplarını bıraktı, sermayeyi korumanın derdine düştü. Çünkü zararları katlanarak büyümeye başladı. Üç çeyrekte kazandıklarını bir çeyrekte geri verecekler. Elde olanlar neyse, olmayanların durumu vahim, feryat figan edenler de onlar.

Faaliyet yelpazesini genişletmeyi düşünen KOBİ’ler elde avuçta olanları koruma derdinde. Kriz en çok onları vurdu. Önce vatandaşın orta direği çöktü, şimdi KOBİ’lerin ortancası gidiyor. Ya küçük olacak, ya da büyük. Mikro olanları görmek için mikroskop gerekiyor.

Durumu değişmeyen grup, “işsizler ordusu.” İşleri yoktu, bir süre daha olmayacak. Hatta bu ordu daha da büyüyecek. Gördünüz mü bu kriz sizi nasıl “teğet” geçmiş.

DİĞER YENİ YAZILAR