Program öngörüleri ne kadar gerçekçi?

Haberin Devamı

Türkiye ekonomisinin normal koşullarda geleceğe ilişkin yol haritasını çizen başlıca belgeleri hükümet programı, dinamik olarak hazırlanan üç yıllık orta ve uzun vadeli program ve yıllık ekonomik programdır. 2009’da kamu kesiminin davranışını belirleyecek temel yaklaşımlar, temel büyüklükler ve makro dengeye ilişkin tahminler geçen hafta açıklandı. Buna göre, büyüme hızının bu yılın sonunda yüzde 4 olacağı tahmin edilmekte, önümüzdeki yıl için ise yüzde 4 oranında gerçekleşeceği öngörülmektedir.

Tarım kesiminin büyüme hızının yüzde 4.9’dan yüzde 3.9’a yavaşlayacağı, sanayi kesiminin ise yüzde 4 oranında büyümeye devam edeceği varsayılmıştır. Bu öngörüler gerçekleşirse gayri safi yurt içi hasıla cari fiyatlarla 1 milyar 111 milyon TL olacaktır. Programın önemli varsayımı da ortalama fiyat artış hızının yüzde 12’den yüzde 7.5 e gerilemesidir. Dış ekonomik ilişkilere ait makro büyüklükler, bir ABD Doları’nın 1.4 TL olacağı varsayımı üzerine hesaplanmıştır. Bu durumda dolar bazında gayri safi yurt içi hasılanın 802 milyar dolardan 788 milyar dolara gerileyeceği tahmin edilmektedir. Nüfusun 72 milyon 2 bin kişi olacağı varsayımı ile kişi başına gelir 11 bin 228 dolardan 10 bin 913 dolara düşecektir.

***


Önemli bir başka varsayım da önümüzdeki yıl dış piyasalardan 64 milyar TL kaynak bulunacağıdır. Bu yaklaşık olarak 50 milyar dolar demektir. Kritik konu bu kaynağın bulunabilirliğidir. Normal zamanlarda bu büyüklükte bir kaynak Türkiye açısından kolay bulunabilirdi. Ancak uluslararası piyasalardaki krizin giderek derinleştiği bir dönemde öngörülenin yarısı kadar kaynak bulunsa dahi başarı sayılmalıdır. Bilinmeyen veya söylenmeyense, program varsayımlarının ve açıklanan programda öngörülen bu kaynağın nereden, nasıl ve hangi maliyetle karşılanacağıdır. Bankacılarla görüşmemde borçların çevrilmesinde sıkıntıların olduğu, yeni kaynakların bulunmasının ise şimdilik çok zor görüldüğü izlenimini edindim.

Öngörülen kaynak gelmezse iç talebin daralması gerekmektedir. Daralmanın nerede ve ne oranda olacağı, bu kaynakların hangi harcamalarda kullanılacağı ile yakından ilgilidir. Programa göre sabit sermaye yatırımlarının yüzde 5 oranında artacağı, bunu sağlayacak ana unsurun ise yüzde 5.6 oranında büyümesi beklenen özel sektör yatırımları olması öngörülüyor. Kamu kesimi yatırımlarındaki büyümenin ise yüzde 1.6 olması bekleniyor. Tüketim harcamalarında yüzde 3.4 oranında artış öngörülürken artış hızının özelde yüzde 3.5, kamuda ise yüzde 2.5 olması bekleniyor. Bu durumda sabit sermaye yatırımlarında da tüketim harcamalarında daha yavaş artış beklemek gerçekçi olur. 2009’da ihracatın 149 milyar dolar, ithalatın ise 233 milyar dolar olacağı tahmin ediliyor. İhracatta yüzde 8, ithalatta ise yüzde 7 oranında artış hızı öngörüsü oldukça iyimserdir.

***


Gelelim kamu kesimi dengesine. Program öngörülerine göre kamu kesiminde disiplin devam ediyor. Kamu kesimi borçlanma ihtiyacının gayri safi yurt içi hasılaya oranının 2008 yılında yüzde 0.8 olacağı tahmin edilmekte, 2009’da ise dengenin çok küçük de olsa fazla vermesi öngörülmektedir. Bütçe harcamalarının yüzde 14, gelirlerinin ise yüzde 15.5 oranında büyümesi beklenmektedir.

Normal zamanda 2009 programının gerçekçi olarak değerlendirilmesi mümkündür. Ancak, önümüzdeki altı ay içinde ekonomik koşullar önemli ölçüde değişmiş olabilir. Olağanüstü dönemlerin öngörülemeyen davranışları ve sonuçları vardır. Türkiye’nin elinde bir programı olması iyidir. Elinde olmayan nedenlerle yaşanacak sapmaları açıklamak için de bir referans olur.


DİĞER YENİ YAZILAR