Gazete Vatan Logo

Avrupa basınında bugün

Avrupa basınında; Endonezya'nın Nias Adası açıklarında meydana gelen şiddetli deprem, doğanın verdiği tehlike uyarıları, Paul Wolfowitz'in Brüksel'de kutsanma çabası, Mısır'da cumhurbaşkanlığına adaylığını koyan yazar Nevval El Sedavi ile yapılan röportaj, obeziteden her yıl binden fazla kişinin hayatını kaybettiği haberleri yer alıyor

İngiltere gazetelerinde bu sabah da önceki gün Endonezya'nın Nias adası açıklarında meydana gelen depreme ilişkin haberler ön sıralarda yer aldı.

Financial Times gazetesi Hint Okyanusu ülkelerinin, 26 Aralık'ta yaklaşık 300 bin kişinin ölümüyle sonuçlanan tsunami felaketi ardından, gereken dersleri aldıkları yorumunu yapmış.

Birleşmiş Milletler'in Acil Durumlar Koordinatörü Jan Egeland da gazeteye yazdığı makalede şu görüşlere yer veriyor: "Acil durumlara daha etkili yanıt vermek için nasıl dersler çıkarabiliriz? İlk olarak, tsunami felaketi gösterdi ki siyasi isteğin olduğu yerde yolunuz da açılıyor. İkincisi, tsunami olayıyla, insani afetlere küresel müdahalede, sadece Birleşmiş Milletler'in evrensel bir meşruiyeti ve güvenilirliği olduğunu görüyoruz. Güvenilirliğin ise kazanılması gerekir, bu noktada Birleşmiş Milletler istisna değildir. Bu nedenle bu kurumu aşırı idealizmden değil, katı gerçekçi yaklaşımlardan arındırmalı ve varlığını sürdürmesini sağlamalıyız."

İngiltere gazetelerinin pek çoğunda işlenen bir konu da doğanın verdiği tehlike uyarıları. Guardian'ın haberindeki başlık, "Dünyanın kaynaklarının üçte ikisi tükendi" şeklinde. Haber şöyle devam ediyor:

İnsan ırkı, sahip olduğu kaynakların ötesinde bir yaşam sürüyor. 95 ülkeden bin 360 bilim adamının desteklediği bir rapora göre, dünyanın kaynaklarının üçte ikisi insan eliyle bozulmuş durumda. Raporu yazan bilim adamları, dünyaya 'çok açık' bir uyarıda bulunuyor, "Doğa sadece haftasonu keyifleri için hatırlanmamalı. Zira, doğal alanların korunması, bir lüksten ibaret değil."

Financial Times gazetesi ise aynı haberi verirken, gelişmiş ülkelerin açlık, yoksulluk gibi sorunlarla mücadelenin yanı sıra sağlık hizmetlerini geliştirme gibi hedeflerini, 2015 yılına kadar gerçekleştirme planlarının, eko sisteme verilen zarar nedeniyle sekteye uğradığına dikkat çekmiş.

Independent gazetesi ise iki tam sayfa ayırdığı haberde "Dünya, felaketin eşiğinde" başlığını kullanmış. Yıkıma doğru giden süreci şu maddelerle sıralıyor Independent:

Yeni hastalıklar: Nüfus arttıkça salgın hastalık tehlikesi de büyüyor.

Deniz yosunlarındaki artış: İçerdikleri toksinler, içme suyu ve balıklara zarar verebilir.

Balık stokları: Aşırı avlanma stokların tükenmesini getiriyor.

Farklı türler: Doğal yaşam alanı dışına taşınan canlılar, gittikleri ortama zarar veriyor.

Mercan adalarının yok oluşu: Doğal kaynaklardaki besleyici değerlerin azalmasını getiriyor.

İklim değişikliği: Daha sıcak bir dünya, bitki örtüsünü değiştiriyor.

Times gazetesi, Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Bush'un Dünya Bankası'na aday gösterdiği tartışmalı isim Paul Wolfowitz'in Brüksel'de kutsanma çabasını sayfalarına taşımış. Gazetenin yorumu şöyle: "Wolfowitz, banka yönetiminin Washington'da kimi başkanlığa getireceğine karar vermesine 24 saat kala, Avrupalı bakanlarla bugün gayrı resmi bir toplantıda bir araya geliyor. Avrupalı liderler, eski Amerikan savunma bakan yardımcısının bu göreve getirilmesini eleştirseler de genel olarak karşı çıkmayacaklarını belirttiler. Ancak, diyor bakanlar, 'Banka içinde Avrupa'nın gücü artırılmalı.' "

Independent gazetesi aynı habere "Avrupa, Wolfowitz'i gönülsüz karşılıyor" başlığını atmış.

Financial Times gazetesine açıklama yapan bir Fransız diplomatın görüşleri ise şöyle: "Wolfowitz'i farklı bir geçmişiyle tanıyoruz. O nedenle, kalkınma konusundaki planlarını öğrenmek isteriz."

Financial Times, Wolfowitz'in Dünya Bankası adaylığına Andrew Balls ve Dimitri Sevastopulo imzalı tam sayfa yorum ayırmış. Yorumun yanında Wolfowitz'in bir resmini kullanan gazete, altına da Dünya Bankası'nın özelliklerini sıralamış. "Bush'un adamı Dünya Bankası'nda: Wolfowitz, önceliği siyasetin yerine yoksulluğa verebilir mi?" başlığını taşıyan yorum kısaca şöyle: "Kalkınmakta olan ülkeler ve Avrupa'dan pek çok temsilci, bu görevin Bush yönetimi içinde Irak'ın işgalinin baş savunucusu ve yeni muhafazakarlar arasında sayılan birine verilecek olmasından rahatsız. Yeni muhafazakarların siyaseti, dünyada demokrasiyi geliştirmek için askeri güce başvurma olarak tanımlanıyor. Bu nedenle bazıları Wolfowitz'in bankanın mali gücünü aynı amaçla kullanabileceğinden endişe ediyor. Diğerleri ise Bush yönetimine bu denli yakın bir ismin bu göreve getirilmesinin, bankanın kalkınmakta olan ülkelerdeki meşruiyetini etkileyebileceği görüşünde. Dünya Bankası içinden kaynaklara göre, Wolfowitz adaylığının açıklanmasından bu yana, dinleme kabiliyetine dikkat çekerek uzlaşma niyetini göstermeye çalıştı. Carnegie Mellon Üniversitesi'nden Allan Meltzer ise bu durumu şöyle açıklıyor: Sizi eleştirenleri, onların dediği olmadığınızı göstererek aşabilirsiniz' "

Ayni, bir lüksten ibaret değil yorumda Washington merkezli Hudson Enstitüsü'nden yeni muhafazakarlar üzerine kitabı bulunan İrvin Stelzer'in şu görüşlerine yer veriliyor: "Peki, hem diktatör yönetime hem de epey şeffaf bir yapıya sahip bir rejimle karşılaşırsa ne olur? Bence Wolfowitz demokratik olmayan bir çevrede şeffaflığın sağlanabileceğini söylemekte zorlanacaktır. Yönetilenlerin erişemediği liderlere sahip bir ülkede yolsuzluğu aşmanın mümkün olmadığını düşünecek."

Daily Telegraph gazetesinin iç sayfalarında Mısır'da cumhurbaşkanlığına adaylığını koyan 74 yaşındaki yazar Nevval El Sedavi ile yapılan röportaj göze çarpıyor. Muhabir Patrick Bishop'ın yorumu şöyle: "El Sedavi, Doris Lessing'in Mısır'daki karşılığı. Yazar, feminist ve siyasi tartışmacı. Amacı, Arap dünyasının bu en yoğun nüfusa sahip ülkesinde erkeklerin siyasetteki hegemonyasına son vermek. El Sedavi, dünyanın belki de kadınlara en az dostça davranan siyasi ortamlarından birinde, siyasi eylemci olmak için fazla nazik. El Sedavi, kendisini gençlerin ikna ettiğini anlatıyor."

Independent gazetesinin haberinde, obezite, yani aşırı şişmanlık rahatsızlığından her yıl binden fazla kişinin hayatını kaybettiğine dikkat çekiliyor. Gazetenin haberine göre, İngiltere'de obezite rakamları gün geçtikçe artıyor. İngiltere ve Galler'de yaşayanların yüzde 21'i klinik anlamda aşırı şişman kabul ediliyor. Muhafazakar parti bu rahatsızlığın da öldürücü olduğunu dikkat çekerek AIDS kampanyalarına benzer yöntemler izlenmesi çağrısı yaptı.

Haberin Devamı