Siyaset ve konjonktür

Haberin Devamı

Merkez Bankası sürpriz yapmadı. Dün toplanan Para Politikası Kurulu faizlere ve karşılıklara dokunmadı. Karar metnine yansıyan ifadelerde de bir değişiklik yok. Özetle gidişat benim öngörülerimle uyumlu diyor.
Mali piyasaların Fed’e odaklı tavrı sürüyor. Piyasaya ek likidite salma süreci ne zaman duracak? Gecikme ihtimali belirdikçe piyasa coşuyor. İçeride gösterge faize yansıdı. Yüzde 7,6’ya geriledi. Ama döviz etkilenmiyor. Sepet 2.34 TL’de kaldı.

Popülizmin cazibesi

Seçimlerin ekonomiye etkisine bakmaya devam ediyorum. Geçen yazıda popülizm korkusuna değindim. 2000 öncesinin tatsız deneyimlerini yansıtıyor. Literatürde de yeri var. “Siyasi konjonktür teorileri” deniyor.
Nedeni ekonomik koşulların ortadaki seçmenin oy kararını etkilemesidir. Gelişmiş ülkelerden örnek çoktur. Ampirik araştırmalarda özellikle işsizliğe duyarlılık yüksek çıkıyor. İşsizlik iktidarın oyunu düşürüyor. Hatta seçim mağlubiyeti getirebiliyor.
Hükümet ne yapabilir? Genişletici politikalara yönelir. En kolay ve etkilisi harcama musluklarını açmaktır. Patlayan bütçe açığının pompaladığı talep ekonomiye yapay ve geçici de olsa canlılık getirir. Seçmen oy sandığına iktidardan memnun gider.

Faturası kime?

Ya seçim sonrası? Yeni iktidarı zor günler bekliyor. Kemerler sıkılacak, vergiler artacak, belki IMF’ye gidilecek, vs. Popülist politikaların bedeli düşük büyüme ve yüksek işsizlik şeklinde mutlaka ödeniyor. Ekonomide bedava yemek olmuyor.
Popülizmin temel kuralıdır. İktidar partisi için seçimi kaybetme ihtimali yükseldikçe popülist politikanın cazibesi artar. Çünkü meyvesini o yiyor ama faturayı seçimi kazanan parti ödüyor. “Benden sonra tufan!” akılcı çözüm oluyor.
Analiz AKP’nin geçmiş seçimlerdeki tavrını açıklıyor. Sağ seçmenin AKP’de birleşmesi popülizmi gereksiz kıldı. Ancak, muhafazakar blok içinde siyasi bölünme hâlinde derhal gündeme gelir. Küçük de olsa hesaba katılması gereken bir risktir.

DİĞER YENİ YAZILAR