Borç dinamiği

Haberin Devamı

İtalya’da devlet tahvili faizlerindeki artış bana Türkiye’nin 2001 krizinde yaşadıklarını anımsatıyor. Şimdi belki unutuldu. Ama o dönemde yüksek reel faizin yol açtığı olumsuz borç dinamiğinden Türkiye çok çekti.

Nitekim makro iktisat ders notlarıma ünlü borç dinamiği denklemini o sıralarda ekledim. Türkiye krizi çabuk atlattı. Sıkı maliye politikası borç dinamiğini hızla düzeltti. Ben tedbirli davrandım. Denklemi öğretmeye devam ettim.

Doğrusunu yapmışım. Borç dinamiği denklemi aniden gelişmiş ekonomilerin gündeminde baş köşeye oturdu. İtalya, Fransa, ABD, İngiltere vs. her yerde kamu borcu senaryoları büyük önem kazandı.

Gene en güzelini The Economist yapmış: www.economist.com/debtdynamics. İnteraktif bir grafik var. 13 ülke ve 4 ülke grubu için IMF tahminlerine göre borç eğrilerini çiziyor. Varsayımlarla oynayabiliyorsunuz. Çok eğlendirici ve öğretici.

Basit bir aritmetik

Denklemi net ya da brüt kamu borcu ile yazmak mümkün. Keza, yerli para ve dövizle borç ayırt edilebiliyor. Denklem borcun milli gelire oranını sabit tutmak için gerekli koşulları saptıyor. Aşağıda brüt kamu borcu ve sadece yerli para varsayıyorum.

Denklemin sol tarafında reel faiz haddinden büyüme hızını çıkartıyoruz. Elde edilen sayının işaretine bakıyoruz. Sıfırdan büyükse borç oranı artar; küçükse azalır, sıfırsa sabit kalır. Reel faiz ve büyüme, borç dinamiğinin iki kritik belirleyicisidir.

Denklemin sağ tarafında faiz dışı fazla oranını başlangıç borç oranı ile bölüyoruz. İkincisi veri; ilki ise denklemin politika değişkenidir. Yani reel faiz ve büyüme veri iken borç oranını sabit tutan faiz dışı dengeyi ifade ediyor.

2011 için Türkiye’ye uygulayalım. Reel faizi yüzde 2, büyüme hızını yüzde 7 alınca fark yüzde 5 çıkıyor. Borcu yüzde 40’ta sabit tutmak için faiz-dışı dengede yüzde 2 açık gerekiyor. Hızlı büyüme, düşük faiz ve düşük borç oranının yarattığı mucize budur.

The Economist’in hesabı ile İtalya’ya bakalım. 2010 yılı borç oranı yüzde 119; reel faiz yüzde 3.1; büyüme yüzde 0.8; yani fark yüzde 2.3 çıkıyor. Buradan borç oranını sadece sabit tutmak için yüzde 2.7 faiz-dışı fazla gerektiğini anlıyoruz.

İlginç senaryolar

Birkaç ilginç örneğe bakalım. İtalya’da nominal faizin yüzde 7.5’e yükseldiğini düşünelim. Reel faiz yüzde 5.7’ye, dolayısı ile borç oranını sabit tutan faiz dışı fazla yüzde 5.7’ye tırmanıyor. Neden olmasın? Türkiye 2001 krizi sonrasında yüzde 6.5 tutturmuştu.

İtalya’nın temel sorunu büyüme hızının düşük olması; reel faiz de yükselince başı derde giriyor. 2001 sonrasında Türkiye’de büyüme hızı yüksekti ama reel faiz inanılmaz düzeye tırmanmıştı (yüzde 15-20). Devasa faiz dışı fazla ondan gerekti.

Diğer uçta ABD yer alıyor. Reel faiz yüzde 1.5; büyüme hızı yüzde 2.6; 2010 borç oranı yüzde 94; faiz-dışı dengede yüzde 1 açık borç oranını sabitliyor. Halbuki IMF’nin faiz dışı açık beklentisi yüzde 4.7; 2020’de borç oranı yüzde 129’a yükseliyor. ABD’de borç dinamiğini bozan büyüme ya da faiz değil; doğrudan kamu açığı. Mim koyun derim.

DİĞER YENİ YAZILAR