Gazete Vatan Logo

Uçurum sahnesinde dublör kullanmadım

Muhteşem
Yüzyıl dizisinin
Nigar Kalfası
Filiz Ahmet,
dizinin son bölümünde uçurumdan atladı ve diziden de ayrıldı.
Filiz Ahmet
dublörsüz atladığını
söylerken karakterinin yasak aşkına gönderme yaparak ‘Ben onun gibi başkasının bahçesinden çiçek toplamazdım’ diyor.


uhteşem Yüzyıl’da hep kilit noktada duran bir karakteri canlandırdınız. Nasıl bir karakterdi Nigar?

Değişik bir karakterdi. Hiçbir zaman aynı tip karakter oynamadım bugüne kadar. Otuza yakın tiyatro oyunum var. Tiyatroda bile bir karakterim birine uymuyor. Bir şablona uymadım hiçbir zaman. Küçük kızdan tut hayat kadınına kadar rollerim oldu. Ondan önceki role bakıp da ha bu kızı böyle bir rol verelim demedikleri için şanslıyım.

Sizi en heyecanlandıran bölümler hangileri oldu?

Nigar’ın yükünün daha çok olduğu, çocuğumu aradığım ve Pargalı İbrahim ile gizli aşk yaşadığım bölümler.

Yaşadıklarına sizin tepkiniz ne olurdu?

Ben Filiz olarak hayatta başkasının bahçesinden çiçek toplamam. Evli bir adamla aşk yaşamam. Ne kadar da aşık olsam o aşkı gömerim diye düşünüyorum. Bilmiyorum başıma hiç öyle bir şey gelmediği için gelmesin de inşallah. Bazı yerlerde hak verdiğim de oldu Nigar’a, bazen çok nefret ettiğim de oldu.

‘Beni Meral Okay istemiş’

Final sahnesinde Nigar Kalfa uçurumdan atladı. Nasıl bir deneyimdi?

Benim için unutulmaz bir deneyimdi. Bu sahnede dublör kullanmadım. 7 metrelik bir uçurumun yaklaşık iki metre aşağısına bir balkon yapıldı. Önce bana yükseklik ürkütücü gelmedi ancak ilk atlayışım biraz zorlu oldu, ister istemez korktum, biraz canım da yandı ama ısrar ettim ‘kendim atlayacağım’ diye ve birkaç atlamadan sonra nasıl yapmam gerektiğini öğrendim. Çekimde de zorlanmadım. Daha sonra beni uçurdukları sahnenin çekimi de çok heyecanlı ve garip duygular veren bir deneyim oldu benim için.

Diziden ayrılma şeklinizden memnun musunuz?

İlk başta başladığımızda İbrahim’in ölümünden sonra Nigar’ın hikayesini ne kadar uzatabilirlerdi. Üç aşağı beş yukarı biliyorduk üçüncü sezonun sonuna doğru Nigar’ın işinin biteceğini. Daha önce de bitebilirdi daha geç de bitebilirdi. Bence tam zamanında bitti. İyi oldu, güzel bitti ve mutluyum.

Meral Okay nasıl bir anıydı sizin için eksikliğini hissetiniz mi?

Çok büyük eksikliğini hissettim. Bildiğim kadarıyla ve ondan duyduğum kadarıyla o çok istiyormuş beni diziye. Nigar Kalfa’yı bana yazdığı için ve ben de ona yardımcı olduğum için çok güzel bir bağ kuruldu aramızda. Tabii ki gidince de kötü olduk hepimiz, ama ben çok kötü hissettim kendimi. Hala ara sıra aklıma gelince bunu hissediyorum. Bana Nigar’ı yazdığı için çok teşekkür ederim. Muhteşem bir ekiple çalıştığım ve Meral Abla’nın yazmış olduğu bu projede bulunduğum için çok mutluyum. Hiç olmazsa bu kalacak kafamda.

‘seven kadın böyle olur’

Türkiye’de insanlar dizilere çok bağlı yaşayıp dizi karakterlerini gerçek hayata yorumluyor. Siz nasıl tepkiler aldınız?
Kötü tepki hiç olmadı bugüne kadar. Tabii beni Nigar olarak algılayanlar çıktı. Daha çok ‘Aşık olacak başka kimseyi bulamadın mı? Yazık günah sana’ gibi tepkiler geldi. Makedonya’da havaalanından indim, birkaç tane kadın gördü beni “Aferin kız sana, işte seven kadın böyle olur, İbrahim’i aldın” Makedonya kadınlarının gururu oldum. Niye, çünkü sevdiğim adamı almışım.

Filiz Ahmet aşka nasıl bakar?

Tabii ki güven üzerine kurulan aşk çok daha güzeldir. Ama hiçbir zaman nasıl geleceğini bilmiyoruz. Tak tak diye geliyor. Ben biraz o konularda oto kontrollüyümdür, temkinli yaklaşırım.

Oyunculuğunuz nelerden beslenir?

Hem çok arkadaşım var hem dışarıya çıktığımda arkadaşlık kurma potansiyelim yüksek. Herkesle bir muhabbetim olsun severim. Mesela senin konuşurken sürekli küçük parmağını oynattığını görüyorum. Rol yaparken bir şeyi ekstradan koyarsan besliyorsun karakteri. Bu bile çok hoşuma gitti benim. Bir yerde oynarsam bunu eklerim. Biraz çalıyoruz. Oyunculukta çok şey harcıyorsunuz. Şimdi Nigar ile çok duygu, çok mimik harcadım. Yeni bir işimde aynı mimikleri kullanırsam çok tekrarlamış olurum. O yüzden çok gözlemlemem ve çok davranış toplamam lazım.

‘Ben tükenmişlik noktasına gelmedim’

Meryem Uzerli’nin yaşadığı tükenmişlik sendromunu çok konuşuldu. Siz hiç o noktaya geldiğinizi hissettiniz mi?
Benim de rutine bağlanınca hayattan sıkıldığım dönemler oluyor, insanlar bazen evinden de sıkılır hatta ailesinden bile sıkılabilir. Ama ben o noktaya gelmedim hiç. Çünkü ilk sezondaki birkaç bölüm hariç hiçbir zaman 12’şer, 24’er saat çalışma durumumuz olmadı. Zaman zaman özellikle savaş sahnelerinin olduğu bölümlerde uzamalar ve yorgunluk hissettiğimiz zamanlar da olabiliyordu, ancak sette huzurumuz olduğu için keyifli bir yorgunluk yaşıyorduk. Biz çok büyük bir projede çalıştığımız halde maksimum paydos saatimiz akşam 9, 10’dur. Diziler uzun mu evet uzun ama bu sektörün genel bir sorunu. Bizim ne de olsa bir dinlenme payımız var, ben iki sahnemi çeker giderim. Ama onların öyle bir lüksü yok. Sabah geliyorlar ilk sahneden son sahneye kadar varlar. İlk bölümlerde sabah saat 8’lerden başlayıp gece 3’lere kadar çalışıyorduk. Ondan sonra standarta oturtuldu. Savaş sahnelerinde ve ağır dramatik planların çekildiği günlerde hazırlık durumuna göre daha farklı bir yoğunluk oluyor tabii. Ama onun dışında bizim dinlenme payımız var, set arkası gibi değiliz.

Haberin Devamı