Gazete Vatan Logo

Müstehcen diye yasaklandım ama beni yıllarca aileler izledi

´Huysuz´dan vazgeçip erkek kılığında ekrana çıksam Fatih Ürek gibi olurum´

Seyfı Dursunoğlu’nu bir dost davetinde tanıdım. Huysuz Virjin karakteriyle çok özgün bir yol izlediğini düşünmüşümdür hep. Tam 44 yıldır sanat yaşamı devam ediyor. Şimdilerde RTÜK vetosu nedeniyle ekranlardan uzak kalmış olsa da içinde sahne aşkı hâlâ var. Çengelköy’deki evine doğru giderken yolda şoförümüz, “Ailece izlemekten zevk aldığımız bir insan” diyerek, sanırım Huysuz Virjin’le ilgili söylenecek en güzel sözlerden birini etti. O tam bir İstanbul Beyefendisi... ‘Huysuz’ sohbetin bazı bölümlerinde içinden taştı. Biz onun bayramını kutladık, o da bizim aracığımızla tüm sevenlerine ‘iyi bayramlar’ dileklerini iletti.

* İlk sorum yaşınızla ilgili olsa münasebetsizlik etmiş olmam umarım.

1 Ekim’de 79 oldum.

* Ben yaşınızı öğrendiğimde şaşırdım. Çok genç görünüyorsunuz. Kendinize nasıl baktınız?

Biraz çocuklukla ilgili sanırım. Ben küçükken evde hep karalahana pişerdi. Biliyorsun Trabzonlu ailem.

* Küçük yaşta İstanbul’a gelmişsiniz.
Evet. Evimizde paça çok pişerdi, ben et kısmını yemez suyuna ekmek doğrar içerdim. Balık ve tavuk severim. Sebze çok severim.

Bu tip bir insanın çalışmasına engel olmak çirkin ve ayıp

* Sizin hep gece hayatınız oldu. Gazinolarda, kulüplerde çıktınız. Canlı yayınlarınız oldu. Bunların hepsi çok yorucu olmalı...

Hepsini çok severek yaptım. Mutluydum, mutluluk verdim. Gece kulüplerinde çalıştım ama benim hiç gece hayatım olmadı. Ben işimi yapıp hep evime döndüm. Bana yorucu gelmedi tüm bunlar. Spor gibi. Bir de insanlara mutluluk veriyorsun. Seni izleyip alkışlıyorlar. Bunlar çok güzel. Ama şu anda artık bitti. RTÜK moralimi çok bozdu. Benim yaptığım bu doğaçlama işini dünyada yapan sayılı kişi var. Bu yeteneğimin değil de müstehcenliğin değerlendiriliyor olması beni çok üzdü.

* Bunca yıl ekranda olup da bir anda yasaklı olmak mı sizi üzen?

Evet. Ben tüm mal varlığımı Eğitim Gönüllüleri’ne bıraktım. Bu tip bir insanın çalışmasına engel olmak çirkin ve ayıp. Türkiye’de olmamalıymışım. Değerimin bilindiği bir ülke isterdim.

* Çok kırgınsınız...

Çok genç olsaydım Türkiye’de kalmaz, yurt dışında yaşardım. Giderdim. Yurt dışında olsam bu işi yapamazdım biliyorum. Başka dilde espiri yapmak zor. Dikiş diker paramı kazanırdım. Gördüğün her şeyi ben diktim.

Beni ancak doğaçlama yeteneği olanlar taklit edebilir

* Sizin şovunuz hep farklı oldu. Sanırım ekranda ilk konuklu eğlenceli programları yapan kişisiniz...

Ben konuk aldıktan sonra herkes konuk aldı. Mühim olan konuk almak değil, o konukla eğlenceli bir şey yapmak. Bana konuk olan başkasına gidiyor, hiçbir şey çıkmıyor.

* Taklit edilemediniz değil mi?

Edilemedim sanırım. Beni doğaçlama yeteneği olanlar taklit eder. Doğaçlama yeteneği olanlar var kuşkusuz. Beni taklit etmese bile benzeri bir şeyler yapılıyor. Şimdi programlara bakıyorum. Çoğu zaten canlı değil. Ben de VTR yoktu, metnim yoktu.

Sahneye kafama peruk takınca çıkmalıyım

* Siz yeteneğinizi nasıl keşfettiniz?

Yeteneğimin farkında değildim. Oynar zıplardım çocukken, dansa meraklıydım ama hazır cevaplılığımı geç keşfettim.

* Nasıl keşfettiniz?

Kulüp 12’de çalışıyordum. Bana her gün gelenler vardı. Maksatları bana gelip oraya gelenler arasından birilerini kendilerine ayarlamak. Bir baktım bir gün, “Fincanı taştan oyarlar aman oyarlar, Virjin’e böyle koyarlar aman” diye tempo tutuyorlar. Ben “Durun bir dakika” dedim, herkes sustu. “TRT pez....ler korosunu dinlediniz” dedim. O günden sonra Günay “Bunun üzerine gidelim” dedi.

* Birlikte sahneye çıktığınız insanları seçer miydiniz? Kimlerle keyifli günler geçirdiniz?

Çok dikkat ederim. Ajda’yla çalışmaktan çok zevk alırım. Çok dakiktir. Ben şarkıcının son şarkısında peruk takıp beklerim. O sanatçıdan sonra ara vermeyi istemem. Atmosfer bozulmadan çıkmak isterim. Bir kere Emel Sayın’da sorun oldu. İnmedi. Ahbapları var içeride. Sezen Aksu, Erol Evgin, Şener Şen... O inmiyor, o çıkana kadar içtim. Sahneye çıktım, ağzım burnum kayıyor. Sezen’i çağırdım sahneye. O geldi yanıma, onun omzuna bir vurdum, kulağıma eğilip “Kolum çok acıdı” dedi. “Hadi bir şarkı söyle” dedim, “Söylemeyeceğim” dedi, ona küfrettim, bana “Sen kantarın topuzunu kaçırmışsın” dedi. Bu arada Erol Evgin şarkı söyledi. O arada Sezen olayı büyütmedi, neredeyse Mustafa Oğuz’la kavga edecektik. Haklı olarak o da “Sezen’e nasıl küfredersin” diyor bana. Sezen “Alkollü, ben de idare edemedim” diyerek idare etti.

Birkaç kez erkekken sahneye çıktım, Fatih Ürek gibi oldum

* Siz artık program yapmıyorsunuz. Birilerine konuk olarak da gitmiyorsunuz. Küstünüz mü?

Birine evet desen, herkese gitmen lazım. Ali Poyrazoğlu aradı. Daha doğrusu yardımcısı aradı, sonra da Ali aradı. Ben Ali Poyrazoğlu için Yeşil’de 7 yıl çalıştım. “Ben çıkmam” dedim, sattı orayı. 15 yıldır beni arayıp hatır sormadı. Programı keyifli ama çıkmam. Gitsem diğerleri kırılacak. “Fiyat koyayım da beni çağırmasınlar” diye düşündüm, bu sefer de adım çıkacak.

* Hiç erkek kimliğinizle Seyfi Dursunoğlu olarak şov yapmayı denediniz mi?

O kadından çıktığı için farklı oluyor. Erkekken o esprileri yapamıyorsun. Erkek olarak çıktım birkaç kez Fatih Ürek gibi oldum. Fox’ta çıktım olmadı. Star’da bir program yapacaktım. Zahid Akman arayıp “Lütfen çıkarmayın” demiş. Program iptal oldu.

* RTÜK’ün karşı çıktığı müstehcenlik mi yoksa “Bir erkeğin kadın kıyafetleri içinde program yapması mı?”

Erkeğin kadın kılığına girmesini günah kabul ediyorlar. Sanırım bu yüzden.
7 yıl, içimde korsem, memeler üzerimde hiç durmadan çalıştım

* Size gece geç saatlerde çıkmanız teklif edildi diye biliyorum...

Beni aileler izliyor. Neden o saatte çıkayım? Ayrıca yaşlılar, çalışanlar o saatlerde uyuyor. İzlenmeyecekse niye yapayım?

* Beyaz da Okan da geç çıkıyor...

Onlar daha gençlere hitap ediyor. Reytingleri de çok yüksek değil.

* Siz 7 yıl, 7 yerde hiç tatil yapmadan çalıştınız mı? Nasıl başardınız bunu?

Doğru. 7 yıl, 7 yerde hiç durmadan çalıştım. Elimde kıyafetler, korsem içimde, memeler üzerimde, yanımda peruk. Bir kere polis garip gördü beni, arabayı durdurdu, “Çık dışarı” dedi. Beni indirip baktı, “Önünüzü açın” dedi, açtım. “Allah kahretsin” dedi. Gittim. O yıllarda televizyon yoktu tanınmıyordum.

* Sizi kimler izlemeye gelirdi? Müdavimleriniz kimlerdi?

Değişikliği gördüm. Cuma akşamları mutlaka Rumlar, Museviler gelirdi. O seyirci zaman içinde azaldı. Arabesk olaya hakim oldu, seyirci de arabesk seyircisi oldu. Arabesk olan sanatçılarla da ben çalışmadım. Son dönemde tek Günay’da çalıştım. Kalan birkaç adresten biri orasıydı.

Gülben Ergen sebat etti, inadı sayesinde bu yerlere geldi

* Siz ünlü olan birçok kişinin de acemiliklerini gördünüz. “Bundan bir şey olmaz” dediğiniz ve şimdi ünlü olanlar oldu mu?

Gülben Ergen öyle biri benim için. Gülben’le bir müzikal yaptık. O, “Huysuz ve Tatlı Kadın”ı söyleyecek. Ben içeriden “Seni dinledim” diyeceğim, sonra da çıkacağım. Başlayacağımız gece provasını izledim. Feciydi. Nasıl ona “Güzelsin, iyisin” diyeceğim? Sonra içeri aldık onu, sazlarla 3 saat çalıştı ve sahneye çıktı. Sahnede inanamadım. İyiydi. Çok sebat etti, inadı sayesinde bu yerlere geldi.

* Yalnızlığı mı tercih ediyorsunuz?

Yaşınız ilerledikçe bazı şeyleri eliyorsunuz. Bazı insanları kaybediyorsunuz. Bir de sanatçıysanız arkadaşlık ettiğiniz herkes sizden borç istiyor. Yaşım ilerledikçe eledim insanları.

* Borç istekleri mi tek neden?

Borcu verince “Geri almayacağım” diye düşünmek lazım. Ben de banka değilim. Bir arkadaşım şu ana kadar benden borç istemedi, gerisi hep istedi. 50 bin lira istiyorlar ben de “Bin lira vereyim geri verme” diyorum. Onu da istemiyorlar. Yahudi’nin bir lafı vardır; pencereyi açıp aşağı doğru seslenmiş, “Aram bana borç verir misin?” demiş, pencereyi kapatmış, “Şimdi o düşünsün” demiş.

Kıyafetlerim hazır, hâlâ bir ümit program yapmayı bekliyorum

* Gününüz nasıl geçiyor?

Şimdilerde el işi yapıyorum. Devamlı elimde bir iş vardır. Battaniye yapıyorum. Buradaki tüm örtüleri ben yaptım. Üstteki örtü kabarık dursun diye altına kabarık örtü yaptım. Kadın var kadıncık var... Ablalarım dikiş dikerdi, onlardan bana geçti.

* Hepsini siz mi diktiniz kıyafetlerin?

Hepsini ben yapmadım ama mutlaka hepsinde bir emeğim var. Kıyafetler, ayakkabılar hazır, hâlâ ümitle bekliyorum, belki bir program yaparım.

* Gelmiyor mu hiç teklif, herkes mi çekiniyor?

Acun Ilıcalı geldi “Yok Böyle Dans” için. O yarışma bana ilginç gelmedi. Çünkü yeteneksiz kişiler hocalardan dans öğrenecek. Bir kere baktım, bana zevk vermedi. İlk bölümü birinci oldu, ikinci bölümü 16’ncı oldu. Bana konuyu da Arzu Kaprol getirdi. Ben dansı çok seviyorum. Orada yürüyemeyenler bile var. TRT’nin güzel belgeselleri var, onları seviyorum. İzliyorum.

Bir dönem dans dersleri verip, para kazandım

* Dans sizin için de bir tutku mu?

Evet. Ben bir aralar dans dersi verip para kazandım. Bir de düğün öncesinde evlenecek olanlar dans dersi alırdı. Ben birçok çifte dans dersi verdim. Bunu da ilk kez söyledim.

* Türkiye’de dans etmeyi seven ve bilen insan sayısı hayli az. Şarkıcılar da genelde sahnede şov yapamıyor...

Bir tek Seyyal Taner yaptı. İyi dans ederdi ama nefes nefese kalırdı sahnede. Televizyonda playback yaparken dans etmek kolay.

* Bir kulüpten teklif gelse çıkar mısınız?

Artık öyle mekanlar yok. Cenk Eren geldi, o “Haftada bir gün gel” diyor. Ama “Hayır” dedim. Dizileri izliyor herkes. Beni de Pazartesi kimse dışarı çıkaramaz. Yer Gök Aşk dizisini kaçırmadan izliyorum. Yaprak Dökümü’nü izlemiyorum, sevmedim onu. Çok yavaş ilerliyor çok, uzadıkça uzadı. Öyle Bir Geçer Zaman Ki güzel sanırım. Tüm bölümlerini izlemedim. Genç oyuncular çok başarılı. Ben hem onu hem de Aşk ve Ceza’yı izliyorum. O da artık biraz yavaşladı. Senaryoyu ilerletmeleri lazım.

* Okan Bayülgen’i, Beyaz’ı izlemiyor musunuz?

Hayatta, izleyemem. Onlar genç, geç yatıyorlar, benim yaşım var. O saatler benim uyku saatlerim.
Zeki Müren’le fazla alakamız yoktu, aramızda kıskançlık olduğunu da kabul etmem

* Zeki Müren’le okul arkadaşıymışsınız... Nasıldı aranız?

Ben 8’inci sınıftaydım, o 10’uncu sınıfta geldi. Aramızda 3 yaş vardır. O evire çevire bizi aynı yaşa getirdi. Alakamız yoktu fazla.

* Neden? Kostüm yaptınız Zeki Müren’e... Kitabınızda okudum.

Yedek subayım. Bir parti verilecek. Ben de çok güzel oryantal oynuyorum. İşim yok orada bölük kumandan yardımcısıyım. Bursalı bir çocuk hışır hışır kırık beyaz bir kumaş getirdi. Oryantal elbise diktim ama payet yok, taş yok. Askerleri çağırdım, minik taşlar toplayın, onları yıkayın, kurulayın dedim. O taşları oryantal kıyafetin altına diktim. İşte o dönemlerden hemen sonra Zeki evinde bir davet veriyor, çok çağırdı beni. Hatta doğumgünü. Çok istemiş. Oryantal de yapsın demiş.

* Yaptınız mı?

Ben avane pozisyonuna düşmemek için gitmek istemezdim. O önde ben arkada olmak istemedim. Çıkardım oraya elbisemi koydum, kalktı bir şeyler giymiş benim kıyafetin etekliğini da kafasına takmış. “Çok şükür Allahım, Zeki Müren donumu kafasına geçirdi” diye bağırdım.

* Kıskançlık olabilir mi aranızda?

Yok bunu kabul etmiyorum. Ben erkeğim kadın makyajı yapıyorum, güzel kadın oluyorum. O da çok şatafatlı giyiniyor, çok makyaj yapıyor. Ama ben güzeldim. Belim ince, onun kalındı. Bir kere aradı beni, “Kadroma alıyorum seni” dedi. Çıkış sırasını beğenmediğim için gitmedim. Zeki telefon açınca da, “Çok işim var” dedim.

Sabahları brokoli suyu içerim

* Güne nasıl başlıyorsunuz?

Sabahları brokoli suyu içerim. Bir cezvede su kaynat, sonra ağaç gibi oluyor ya brokoli, onu al at ve az tut. Biraz kaynayınca hemen çıkar, o suyu iç. Sonra brokoliyi de limonla, zeytinyağıyla ye. Ben çok yeşil sebze tüketiyorum.
Ispanak da çok yiyorum.

Zeki’ye elbise yaptığımı herkese söyledim

* Zeki Müren’e elbise yaptınız değil mi?

Bir kez ona elbise işledim. “350 lira verecek” dediler. Bu arada ben de SSK’dan maaşımı aldım. Bir cebimde maaşım var 500 lira. Diğer cebimde de 350 lira. Karşıdan karşıya geçtim, bir baktım cebimde para yok. Herhalde düşürdüm. Sanırım bana hayretmedi. “Bana elbise işlediğini kimseye söylemesin” demiş. İnat olsun diye herkese söyledim. Muazzez Abacı, Emel Sayın, Nükhet’ten elbise aldım. Acır verirlerdi. Kıyafetleri o kadar değiştirirdim ki tanıyamazlardı.

Haberin Devamı