Gazete Vatan Logo

Babam gibi sivri dilliyim, sert çıkarım

Babam gibi sivri dilliyim, sert çıkarım

Derya Şensoy:

Babam gibi sivri dilliyim, sert çıkarım

Ferhan Şensoy:

Annem gibi yemek yapmayı severim

Belki çok kızkardeşli olduğumdan iki kızkardeşi yanyana görünce güç, birlik ve güven hissederim. Derya ve Ferhan en değerli iki harika insanın kızları. Hanginiz Ferhan Şensoy’a, hanginiz Derya Baykal’a benziyorsunuz diye sorunca candan bir kahkahayı duyuyorum onlardan! New York serüvenleri, sanata bakışları ve sahne tozunun hasını yutmuş iki kardeş. Derya illüstrasyon eğitimini son günlerde kumaş üzerinde uygularken, Ferhan ise TV projesi hazırlığı içerisinde.

Derya, Amerika’da illüstrasyon okudun. Nereden çıktı bunun eğitimini almak?

Derya Şensoy: İlkokulda moda tasarımcısı olacağım diye başlamıştım. Kıyafetler çiziyordum. Ama herkes aynı şeyi yaptığı zaman ondan çok soğuyorum. ‘İlla değişik bir şey yapmam lazım’ gibi bir psikolojim var. Herkes moda okuyunca ben vazgeçtim. Grafik tasarım okumaya karar verdim. Sonrasında hocalarım bana illüstrasyon okumalısın dediler.

New York’ta okudun. Neden geri döndün?

Derya Ş: New York’u çok seviyorum ama garip bir şekilde bir kere bile düşünmedim kalsam mı diye. Hatta iş teklifleri aldım. Fakat biz ailemizden çok uzak kalamıyoruz. Zaten 4 yıl olmuştu annemden babamdan ayrılalı, son senemde Ferhan da geri dönünce çok yalnız kaldım. Dönme sebebime “aile özlemi” diyebiliriz. Babama bir şiir yazdım, o da bana cevap yazdı ve dedim ki “Kesin dönüyorum.”

Aranızdaki yaş farkı kaç? Hiç kavga ettiğiniz oluyor mu ?

Derya Ş: Aramızda 13 ay var. Kavga ettiğimiz oluyor. Ama 3 saniye sonra barışıyoruz, sadece anlık sinirler oluyor.

Yaptığın takılar da var. Bu dala nasıl atladın?

Derya Ş: Takı işine Mert Vidinli sayesinde bulaşmış oldum. Mert New York’ta evime gelmişti. Evde gördüklerini, nereden aldın dedi ve arkamdan ittirerek bu işin gelişmesine vesile oldu. İstanbul’a dönünce baktım ki herkesler takı yapıyor. Bunun üstüne, “Herkes yapıyor ben yapmayacağım” dedim. Ama bir sabah uyandım ve Lidyana.com sitesinin sahibi Hakan Bey’i arayıp oyuncaklardan takı yapacağımı söyledim.

New York’ta kalmadık, aile kavramı çok önemli


Tiyatro dünyasının içinde büyüdünüz. Hatta 1996 yılında ailecek bir banka reklamında oynayarak hayatımıza girdiniz. Çocukken, ben büyüyünce oyuncu olacağım hiç mi demediniz?

Ferhan Şensoy: Dedik, hem de çok dedik. Sadece lisede, acaba biz bunu yapmasak mı olduk. Sonradan bir korku geldi üzerimize. Okuldan alıp tiyatroya götürürlerdi bizi; kuliste uyurduk. Annemler sahnede oynarken, biz de kuliste aynı oyunu aynanın karşısında oynardık.

Gerçek sahne tozu dedikleri bu herhalde (Gülüşmeler)...

Ferhan Ş.: Çok da tozlu bir yerdir tiyatro gerçekten. Oradan geliyor demek ki bu söz.

Sen de New York’ta okudun Ferhan. Peki sen ne üzerine eğitim aldın?

Ferhan Ş.: Sinema televizyon eğitimi aldım.

Neden orada okudun? New York’taki eğitimin farkı ne?

Ferhan Ş.: Lisemde seçmeli film dersi vardı. Abim de o dönem yönetmenlik yapmaya yeni başlamıştı.

Bende genel anlamda bir oyunculuk korkusu vardı. Çok istediğin bir şeyi becerememekten korkarsın ya; öyle bir şey oldu bana. Sinema aşkım başladı ve bunu okumak istedim. Hem oyunculuğa da çok uzak değildi. Sinema okumak ya da sanatın herhangi bir dalını okumak için New York çok doğru bir adres. Beslenebileceğin çok fazla şey var orada.

Derya Ş: Yani sanatla uğraşan bir insan için ilham kaynağı olabilecek o kadar fazla şey var ki... Ben okuldan çıkıp eve gidene kadar ödevim için ne çizeceğimi bulurdum.

Sen aynı zamanda NBC kanalında “Late Night with Jimmy Fallon” programında çalışmışsın.

Ferhan Ş.: Okulumun son senesinde öyle bir imkanımız vardı. Hayatımda yaptığım en güzel şeylerden biriydi; müzik koordinatörünün asistanıydım.

Ünlü kimselerle karşılaştın mı müzik dünyasından?

Ferhan Ş.: “The Strokes” gelmişti. Çok severim. Onun dışında John Lennon’un oğlu Sean Lennon ile tanıştım.

Sen de İstanbul’a kesin dönüş yaptın değil mi?

Ferhan Ş.: Evet hatta ben Derya’dan önce döndüm. Aslında NBC’de çalışmaya devam etmeyi çok düşündüm. Sonra ben de dayanamadım. Bizim aile kavramımız çok kuvvetli.

Derya Ş: Burada bir şeyleri kaçırıyorsun ama oraya her zaman gidebiliriz. Burada aile ile geçirilen zaman çok önemli.

Kardeş olmak inanılmaz bir güç veriyor

Ferhan Ş.: Kardeş olmak bize inanılmaz bir kuvvet veriyor. Çok değer verdiğimiz, çok yakın arkadaşlarımız da var ama bazen öyle şeyler oluyor ki arkadaşlarınla paylaşsan da yüzeysel kalıyor. Oralarda kimseye muhtaç olmamak, “Nasıl olsa Derya var arkamda” diyebilmek çok güzel. Bu bizi birazcık küstahlaştırıyor olabilir (Gülüyor)...

Derya Ş.: İlkokula gidene kadar ünlü çocuğu olduğunun farkında olarak büyümüyorsun. Biz evde hiç bir zaman o şekilde yetiştirilmedik. Ama okul zamanı fark etmeye başladık. Zorlu bir dönem oldu bizim için. Bir çok konuda, çocuktur yapar denilen şeyleri sen yapamıyorsun. Fazla kontrollü bir hayat yaşamak zorunda kalıyorsun. Bazen, biz de hata yapabiliriz isyanı oluyor...

Babam oyundaki performansımı eleştiriyor


Ferhan şu anda orta oyuncuların oyuncususun. Maaş alıyor musun?

Ferhan Ş.: Evet, maaş alıyorum.

Masal müfettişi oyunundan bahseder misin?

Ferhan Ş.: Babamın yazdığı bir oyun. Ferhan Şensoy’un her zamanki mizah anlayışının çerçevesinde yazılmış bir oyun. Türkiye’nin gündemine, sosyal ya da politik gündemine bir şekilde ayna tutan, onunla kendi üslubu içinde alay eden, bazı göndermeler yapan bir oyun. Bunu da masallar üzerinden anlatıyor.

Baban seni eleştiriyor mu oyunda?

Ferhan Ş.: Tabii ki. Bana her gün söylediği şeyler var, bir de oyun arasında ‘Bak yine bunu yaptın’ gibi konuşmaları var. Sahne bir okul gibi.

Oyun hangi günler nerede?

Ferhan Ş.: Haziranın ilk haftasına kadar devam edecek. Cumartesi 20.00 ve pazar günleri saat 18.00’da Beyoğlu’ndaki Ses Tiyatrosu’nda.

Hanginiz Derya Baykal’a hanginiz Ferhan Şensoy’a benziyorsunuz?

Derya Ş.: Fiziksel olarak beni babama daha çok benzetiyorlar. Ben sarışın olduğum için bazıları da tam tersini söylüyor. Karakter olarak Ferhan anneme çok benziyor. Ben babama çok benziyorum; sivri dilim ve sert çıkışlarım vardır. Ferhan’ın çok anaç bir tarafı var; o yüzden anneme çok benzer.

Ferhan Ş.: Annem gibi yemek yapmayı, herkesi doyurmayı çok severim. Derya’nın da mesela el işleri ve tasarıma karşı bir merakı var; annemden ona geçen. Ben de yazmayı çok severim.

Babamın yazdığı Masal Müfettişi oyununda maaşlı oyuncuyum. Her hafta sonu oynuyoruz.



Şeyda Coşkun sayesinde kilo verdik


Oyunculukla ilgili televizyonda bir şey yapma fikrin var mı?
Ferhan Ş.: Bir kaç görüşmemiz var. Ben oyunculuk yapacağıma emin olduktan sonra; oyunculuk atölyesine gitmeye başladım.

8 ay boyunca aldığım eğitim tiyatro ile beraber kendimi daha donanımlı ve hazır hissettim.

Peki Derya sen?

Derya Ş.: Bana da çok teklif geliyor oyunculuk için. En sonunda karar verdim, galiba benim de ucundan da olsa bulaşmam lazım.

Eğer bunu şimdi denemezsem 10 sene sonra bu cesareti gösteremem ve içimde kalır.
Fazla mı mükemmelliyetçisiniz acaba?


Derya Ş.: Bir işi ne kadar çok bilirsen o kadar korku yaşıyorsun. Biz bir de çok gereksiz ciddiye almaya başladık mesleği. Tiyatro sahnesine çıkmanın ne kadar zor olduğunu çok küçük yaşta gördük. O yüzden de daha bir korkuyla yaklaşıyorsun. Ben de şu an Bahar Kerimoğlu ile çalışıyorum. Bakalım yeni bir proje var; olursa paylaşırız.

Kilo vermişsiniz... Nasıl yaptınız bunu?

Ferhan Ş.: Şeyda Coşkun’u hem annem tanıyordu, hem de çok sevdiğimiz arkadaşlarımız onunla çalışmaya başlamıştı. Onlar üzerindeki etkisini görünce biz de aradık ve çalışmaya başladık.

Haberin Devamı