Adriyatik’in rakipsiz lezzetleri

Adriyatik Denizi'nin İtalya kıyısındaki Pescara kentindeki dostlarım bana en ilginç yaz gecesi sofrasını yaşattılar ve kendi yemeklerini tattırdılar. Adriyatik'in denizini bir tarafa bırakırsanız, bulanık suyu ne seyir ne de yüzmek için iç açıcı değil. Denizinden çıkarılan balık ve deniz mahsülleri ise mebzul miktarda olduğu kadar da son derece lezzetli.

Pescara’ya ulaşmak için Roma üzerinden otobüs (4 saat) ya da uçakla (50 dakika) gibi ulaşım tercihleri var. Halkının yaşam kalitesine önem veren, genç İtalyanlardan oluşmasıyla da kent çok canlı bir atmosfere sahip. Bu da kentin lezzet dinamiğine yansıyor. İtalya’nın her köşesinde bulunan sayısız cafe, büfe, lokanta özellikle geceleri tıka basa dolu. Ancak Pescara'da bulunan İtalya’nın Abruzzo Bölgesi’nde balık çeşitleri lezzet ve tazelikleri ile rakipsiz denilse yeri.

Burada yediğim en özel yemek ise çiğ balık. Bazen tek tek bazen de hepsi bir arada gelen taze balıkla birlikte çiğ kalamardan tutun da, karides, istiridye gibi deniz mahsülleri de meze tarzında yeniliyor. Yani ana balık yemeğinden önce Adriyatik kalamarının lezzeti üzerine yok diyebilirim. Çiğ olarak yenileni de ızgara edilmişi de lokum benzeri, çıtır çıtır... Pescara tarihi bir şehir değil ama sadece balıkları için gidilse bile kişiyi mutlu eder.

Kıyının eski dalyanları şimdi lokanta olmuş

Abruzzo’nun Adriyatik kıyısında bu kez farklı bir balık lokantasına gittim. Lokanta doğru bir tabir değil aslında. Bunlara Traboco deniliyor ve bu kıyı boyunca birkaç tanesine rastlanıyor. Derme çatma, tamamiyle ahşap bu mekanlar meğer kıyının eski dalyanlarıymış. Kültürel özellikte oldukları için korunmaya alınmışlar. Böylelikle Abruzzo kültürünün önemli bir damarını oluşturan balık dalyanları atıl olmaktan kurtarılarak popüler mekanlar haline gelmiş. Trabocco’ların diğer ortak bir noktası da mönülerinin sabit olması. O gün tutulmuş balıklar veriliyor. Ütülü mis gibi örtüler bu derme çatma mekanlarla güzel bir tezat oluşturuyor. Buzlu kova içinde şarap geliyor. Mutfakları ise ufacık. Benim gttiğim yerde mutfakta üç kadın çalışıyordu ve son derece lezzetli balıklar yedik. Çiğ yerine burada hepsi pişirilmişti. İtalya'nın hamsisi alice (aliçe okunur) kağıt külahta geldi. Bu servis esprisini çok beğendim. İnsana neşe veriyor. Bir diğer dikkatimi çeken çeşit de aliceleri güzelce istif edip, üzerine galata unu dökerek fırınlamışlar. Altı sulu sulu balık üzeri çıtırtılı bir çeşit olmuş.

İtalyanlar kültürlerine çok saygılı

İtalya’nın kültür ve yemeğine ne kadar saygılı olduğunu bir kez daha gördüm. Her ikisi de el üstünde tutuluyor ve dünyaya bu özellikleriyle ün salmış olmaları ziyadesiyle hak edilmiş bir milli meziyet. Bizim başkalarına özenti duymamız ise bize bir artı getirmeyecek. Bir ders daha almış olarak döndüm Pescara’dan.