Gazete Vatan Logo

ABD'deki uluslararası demokrasi konferasında AKP ve Erdoğan da ele alındı

ABD'nin Bennington Üniversitesi tarafından düzenlenen 3 günlük uluslararası demokrasi konferansında, dünyadaki demokratik gelişmelerin yanı sıra Türkiye, Polonya, Endonezya ve Arjantin örnekleri incelendi

Çeşitli ülkelerden siyasetçi, sivil toplum lideri ve aydınların katıldığı konferansın 'Demokratik Liderlik' konulu oturumunda konuşan AKP İstanbul Milletvekili Egemen Bağış, Türkiye'de demokratikleşme sürecinin AKP ile yeni bir boyut kazandığını ve bu süreçte Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın kilit rol oynadığını söyledi. Bağış, AKP'ye başlangıçta 'İslamcı' sıfatı veren uluslararası basının da artık partiyi merkez sağda muhafazakar bir parti olarak görmeye başladığını söyledi.

Erdoğan'ın İstanbul Belediye Başkanlığı'ndan alınıp hapis cezasına çarptırılmasının 'Türkiye için dönüm noktası' olduğunu anlatan Bağış, "Bu ceza, popüler ve karizmatik bir liderin ve onu sevenlerin ülke çapında demokratik mücadele vermesine ve ülke çapında siyaset yapmasına yol açtı" dedi.

'ERDOĞAN CEZAEVİNDEN DAHA DEMOKRATİK BİR PLANLA ÇIKTI'
Oturumda konuşmacılar, Arjantin'deki ekonomik krizin, Endonezya'da Suharto'nun istifasının, Polonya'da komünizmin çöküşünün bu ülkelerin demokratikleşmesinde dönüm noktası olduğu yorumunu yaptı. Bağış da, Türkiye için Erdoğan'ın cezaevi döneminin benzer etki yaptığını söyledi. Erdoğan'ın cezaevine girmesinin Türkiye'de popüler bir tepki yarattığını ve 'Bu şarkı burada bitmeyecek' sloganı taşıyan çıkartmaların yaygınlaştığını anlatan Bağış, Erdoğan'ın cezaevi süreci sonrasında AKP'nin kuruluş çalışmalarına başlandığını hatırlattı.

"Cezaevleri, kişileri daha keskin, daha radikal yapar. Ancak Erdoğan cezaevinden daha bilge, daha uzlaşmacı ve daha demokratik bir planla çıktı" diyen Bağış, Türkiye'de AKP'nin yarattığı demokratik gelişim ve uzlaşmanın şimdi uluslararası düzeyde bir referans noktası olduğunu söyledi.

AB üyelik sürecindeki Türkiye sayesinde İslam'la demokrasinin, Müslümanlıkla Hıristiyanlığın buluşma zemininin kurulduğunu anlatan Bağış, "Türkiye, İsrail-Filistin barışı başta olmak üzere Avrupa, Ortadoğu, Balkanlar ve Kafkasya'da bütün barış, refah ve uygarlık projelerinin içindedir" diye konuştu.

Konferansta, çeşitli ülkelerin demokratik deneyimleri de tartışıldı. Bu bölümde Polonya Dayanışma Sendikası liderlerinden olan eski bakan Zbignew Bujak, Dayanışma Sendikası'nın küçük bir gruptan 10 milyon üyeye ulaştığını, ancak bu büyüklüğü kontrol edemeyip etkisiz kaldığını anlattı.

Katılımcılardan Liberal Düşünce Topluluğu Başkanı Profesör Atilla Yayla da, sonuç ne olursa olsun Dayanışma Sendikası'nın dünya demokrasisi açısından büyük bir başarı olduğunu ve liderlerinin kutlanması gerektiğini belirti.

"AKP'YE ÖNCE 'İSLAMCI PARTİ' DENDİ"
Egemen Bağış ise AKP'nin bir avuç kurucudan geniş kitlelere ulaşan iktidar partisi olduğunu ve partinin baştan beri sürdürdüğü muhafazakar - demokrat kimliğinin uluslararası alanda daha yeni kabul görmeye ve anlaşılmaya başladığını kaydetti. Bağış şunları söyledi: "Ak Parti'nin hedefleri, kuruluş bildirgesi, programı ve icraatları ortadayken partiye özellikle Batı basını tarafından anlamsız sıfatlar yüklendi. Ak Parti'ye önce 'İslamcı parti' dendi. Sonra 'ılımlı İslamcı', ardından 'İslam yanlısı', ardından 'İslam kökenli' sonra da 'Müslüman demokrat' dendi. En son 5 Ekim tarihinde Reuters haber ajansı partiyi 'merkez sağ' diye niteleyerek bu anlamsız kavram kargaşasına son verdi. Bu son sıfatın, Türkiye'nin AB üyelik görüşmelerine başladığı 3 Ekim'in hemen ardından kullanılması dikkat çekicidir."

Toplantıda konuşan Stanford Üniversitesi'ne bağlı Hoover Enstitüsü'nün öğretim görevlisi Larry Diamond, Amerikalı gençlerin internet yoluyla demokratik sürece katıldığını söylerken, Egemen Bağış da gençlere seslenerek, "Gökten kurtarıcı beklemek yerine elinizi taşın altına koyun ve demokratik sürece katılın. Hepiniz birer lidersiniz. Takım ruhuyla ve inançla çalışın. Demokrasilerde inanarak çalışanların halk her zaman destekçisidir" diye konuştu.

Bağış ayrıca, "Türkiye'de siyasi parti liderlerinin dini vecibelere uyup uymaması, siyasi değil, özel hayatlarını ilgilendiren bir konudur" dedi.

Haberin Devamı