Gazete Vatan Logo

15 senede hiçbir şey öğrenemedik!

1999’daki büyük felaketten sonra paneller yapıldı, deprem vergileri kesildi, ‘Depremle yaşamayı öğrenmeliyiz’ nutukları atıldı. Ancak dünkü deprem, aradan geçen 15 yılda hiçbir hazırlık yapmadığımızı ortaya çıkardı.

Ege Denizi’ndeki 6.5 büyüklüğündeki deprem korkulu anların yaşanmasına neden oldu. GSM şebekeleri ve Kandilli Rasathanesi’nin internet sitesi yoğunluktan dolayı çöktü. Deprem anında ne yapacağımızı bilmediğimiz için 266 kişi yıkılan bir yapı olmamasına rağmen yaralandı. Oysa 1999’daki Marmara Depremi’nden sonra kollar sıvanmış, depremle yaşamak için hazırlıklar başlamıştı.

480 alan belirlenmişti

Depremden iki yıl sonra hazırlanan ‘afet planı’na göre deprem anı ve sonrasında kaçış için 480 nokta çadır kent alanı olarak belirlenmişti. 17 Ağustos depreminden sonra İstanbul Valisi Erol Çakır’ın talimatı ile ‘İl Afet Merkezi’ kuruldu. 15 kişilik kurul, depremden sonra çadır kurulabilecek 39 ilçede 480 nokta belirledi. Ancak aradan geçen zaman içinde halkın toplanma ve çadır kurulma alanları olarak tespit edilen yerler 2009’da 280’e ve ardından 2010’da 240’a indi.

Sayısı giderek düştü

Özellikle devlete ait araziler aradan geçen zaman içinde imara açıldı. 2012 yapılan resmi açıklamada 30 ilçede toplam 315 toplanma alanına 198.253 çadır kurulabileceği belirtildi. İBB’nin web sitesinden de silinen planda yer alan 480 kent alanında şimdilerde alışveriş merkezleri, rezidanslar ve oteller var. Bazılarında ise devlete ait resmi binalar yükseldi.



Çadır alanları AVM oldu

- 1999 yılında Kadıköy ilçesinde 27 farklı noktada toplam bir milyon 865.00 metrekarelik boş alan tespit edildi. Bu alanların toplam çadır kapasitesi ise 29.730 olarak belirlendi. Ama 2011 yılına gelindiğinde Bostancı’da ayrılan 11.000 metrekare, 180 çadır kapasiteli yerde Pragon Rezidence yükseldi.

- Kozyatağı’ndaki 60 bin metrekarelik, bin çadırlık alanda ise Baytur Kozyatağı evleri bulunuyor.

- Merdivenköy’deki Çocuk Esirgeme Kurumu’nun 100 dönümlük arazisine ise bin 650 çadır kurulması planlandı. Ancak 2007 yılında bu arsa da ihaleyle Avusturyalı Meinl European’a 220 milyon TL’ye satıldı.

- Üsküdar’da Devet Malzeme Ofisi’ne ait 120 metrekarelik arazi çadır alanıydı ancak orada şu anda Medeniyet Üniversitesi’nin inşaatı devam ediyor.

- Beşiktaş’a baktığımızda toplam 44 bin metrekare toplanma yeri olarak ayrılıyor. Ancak Ortaköy’lülerin toplanma alanı belirlenen Ermeni Vakfı’na ait arazi sonra rezidansa dönüştü. 185 çadır için ayrılan yer böylece ortadan kayboldu.

- Şişli’de ise Abide-i Hürriyet Parkı toplanma alanı olarak seçilen yerlerden biri. 35 bin metrekare alana 700 çadır kurulması planlanıyor. Ancak Çağlan Adliyesi yapılırken bu arazinin neredeyse yarısı kullanılıyor.



TELEFONLAR İSYAN ETTİRDİ

99’da da telefonlar kilitlenmişti, dün de!


Tüketiciler Birliği Genel Başkan Vekili Hatice Saadet Kalyoncu, Ege Denizi’nde meydana gelen depremin ardından cep telefonlarıyla görüşmelerin kesintiye uğramasına ilişkin, “Maalesef bir kez daha gördük ki GSM operatörleri iyi gün dostu” dedi. Kalyoncu, “Deprem sonrası özellikle ilk yarım saat kimse GSM operatörlerinden doğru dürüst bir hizmet alamamıştır” diye konuştu. 1999 depreminde de telefonların kilitlendiğini, kimseye ulaşılamadığını anımsatan Kalyoncu, aradan geçen 15 yılın ardından yine aynı sorunla karşılaşılmasının, kabul edilebilir bir hizmet anlayışı olmadığını söyledi.



BTK: Aşırı kullanımdan...

Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK) Başkanı Tayfun Acarer, Ege Denizi’ndeki deprem sonrası telekomünikasyon altyapısında yaşanan sorunlara ilişkin şunları söyledi: “Aşırı kullanımdan dolayı yavaşlama oldu. Trafiği dengelemek için operatörler yoğun bölgelerde kanal kapasiteleri datadan sese doğru kaydırmalar yaptı. Örneğin 4 şeritli otobanda 2 şerit data 2 şerit ses giderken, operatörler ses ihtiyacının artması ile burada 1 şeridi daha sese yönlendirdiler. Depremin hissedildiği bölgelerdeki vatandaşlara geçmiş olsun dileklerimi iletmek istiyorum. Bu noktada operatörlerin iyi bir sınav verdiğini düşünüyorum.”



1912’deki kırılmanın devamı

Deprem Uzmanı Prof. Dr. Şener Üşümezsoy: ‘’1912 yılında aynı yerde bir kırık yani deprem meydana geldi. Bugün olan deprem o kırılmanın devamı. Depremin Marmara depremini tetiklemesi söz konusu değil çünkü bu deprem Yunanistan’a doğru ilerliyor. Aynı yerde 6,5 büyüklüğünde bir kırılma daha bekleniyor. Bugünkü deprem ile yaklaşık 30 kilometrelik bir kırılma meydana geldi’’



Korkuya gerek yok

İTÜ Maden Fakültesi Jeofizik Mühendisliği Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Ahmet Ercan: ‘’AFAD depremin 25 km yerin altında olduğunu açıkladı. Ben buna katılmıyorum çünkü o bölgede granit katman var ve katmanın 10 km derinliği ve deprem 7 km derinlikte oldu. Bunun en önemli ispatı ise depremin hissedildiği bölgenin çok geniş olması. Bana göre bu ana deprem. 10 gün içinde büyüklüğü 5,7 olacak artçı depremler göreceğiz. Tekirdağ ya da İstanbul depremini tetikleme imkanı yok. Korkuya sebep olacak bir deprem uyarısı değildir.’’



17 Ağustos’ta olan oldu

İstanbul Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Jeofizik Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Oğuz Gündoğdu, “17 Ağustos’ta oldu zaten. Gereken fazla enerji, beklediğimiz deprem kırığının üzerine bindi. 17 Ağustos’ta çok daha büyük deprem olduğu halde her tarafı kırıp geçirmedi. Şimdi Yunanistan yakınlarındaki 6 büyüklüğündeki depremde niye böyle bir şey olsun? O kırmadıktan sonra böyle bir tetiklenme olayı yok. Sadece enerjinin bir kısmının önündeki faya yığılması... Bunu kendi başına bağımsız ama Kuzey Anadolu fayıyla alakalı düşünmek lazım.”

‘Çok korkuyoruz ama korktuğumuzla kalıyoruz’

Depremde yıkılan bina olmamasına rağmen 266 kişinin yaralanmasıyla ilgili olarak Afet Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Kubilay Kaptan, “İki yıl önce yapılan bir araştırmada ülke olarak en çok depremden korktuğumuz ortaya çıktı. Ancak korku olmasına rağmen başka bir araştırma yüzde 95 oranında kendimizi depreme hazır hissetmediğimizi ortaya koydu. Bunun nedeni ise toplumun deprem için hiç bir hazırlığının bulunmaması. Kendilerinin ve devletin deprem için hazır olmadığını bilen toplum korku ve paniğe yöneliyor. Yaşadığımız güçlü olmadığı halde binasına güvenmeyen vatandaş ya kendisini aşağıya atıyor ya da panik halinde kaçınca yaralanıyor” dedi.



ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI: Sanki kentsel dönüşümü hatırlatmak için oldu

Çevre ve Şehircilik Bakanı İdris Güllüce, depremi, İstanbul’da Havaalanı Mahallesi Kentsel Dönüşüm Konutları’nın temelini attığı sırada hissetti. Bakan, depremin hemen ardından “Deprem oluyor unutuyoruz. Şimdi böyle bir hatırlatma oldu. ‘Evleri kötü olanlar hızla kentsel dönüşüm olayı olmalı ki siz buradan kurtulasınız’ diye sanki öyle bir şey oldu gibi düşünüyorum. Tarihe geçti bu ama iyi sallandık” dedi.

Haberin Devamı