Gazete Vatan Logo

"Sisi çözümün değil, sorunun bir parçasıdır"

Mısırlı muhalif lider Nur: "Sisi'nin ileride ne yapacağını tahmin edemeyiz. Çünkü kendisi siyasette amatördür, tecrübesizdir, hikmetsizdir, ileriyi göremeyen ve toplu yanlışlar yapan biridir. Etrafındakilerin hepsi eski istihbarat unsurlarından oluşan kişilerdir."

Mısır'da önde gelen muhalif liderlerden Eymen Nur, Mısır'ın mevcut koşullarında Cumhurbaşkanı Abdulfettah es-Sisi'nin "çözümün değil, sorunun bir parçası olduğunu" belirterek, ülkedeki en büyük siyasi akım olan İhvan'ı dışta bırakacak bir çözümüm mümkün olmadığını belirtti.


Nur, darbeyle görevinden uzaklaştırılan Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi hakkında verilen idam kararlarına işaret ederek, "Dünya ve bölge ülkelerinin hiçbirinde hiç kimse, Sisi'nin, Mursi'den intikam alma yönündeki düşüncelerini kabul etmiyor. Sisi, infazları gerçekleştirmek için kamuoyunu doldurmaya çalışıyor. Ama gücü ne olursa olsun, Mursi'nin idam edilmesinin yol açacağı tehlikeyi ortadan kaldıramaz" ifadelerini kullandı.

"Sisi'nin bu yönde atacağı adım siyasi hayatındaki en tehlikeli adım olacak" diyen Nur, "Sisi'nin ileride ne yapacağını tahmin edemeyiz. Çünkü kendisi siyasette amatördür, tecrübesizdir, hikmetsizdir, ileriyi göremeyen ve toplu yanlışlar yapan biridir. Etrafındakilerin hepsi eski istihbarat unsurlarından oluşan kişiler" diye konuştu.

Sisi'nin şu ana kadar hiçbir vaadini yerine getirmediğini savunan Nur, şunları kaydetti:

Haberin Devamı

"Mısır'daki mevcut yönetimin, ülkenin sorunlarını çözmeye yönelik hiçbir görüşü yok. Bu yönetim, karşı tarafı şiddete zorlamaktan başka bir iş yapmıyor. Bu da kendilerinin yanı sıra tüm ülkeyi ateşe sürüklüyor. Arap-Çerkes olayının faili olarak 17 Mayıs'ta idam edilen 6 kişi, orada bile değillerdi. Ancak tüm bunlar gösteriyor ki Sisi, şiddete ve kan dökmeye hevesli. Terörle mücadelenin dışında bahanesi olmayan Sisi, vadettiklerinin hiçbirisini yapmadı."

Sisi'nin, daha önce kendisine destek veren herkesi tek tek kaybettiğini dile getiren Nur, bunlar arasında özellikle, darbe sürecinde aktif rol alan Ulusal Kurtuluş Cephesi liderlerinden Muhammed el-Baradai ile solcu güçlere işaret etti. Halihazırda Sisi'nin İsrail'den başka müttefiki kalmadığını, Körfez ülkelerinin darbe yönetimine yönelik desteğinin de eskisi gibi olmadığını söyleyen Nur, "Sisi'nin ülke ve bölgeyi felakete sürüklediği gerçeğini gördüler. Sisi'nin döktüğü kan ve işlediği katliamlar uluslararası alanda konumunun gerilemesine neden oldu. Sisi ülkede çözümün değil, sorunun bir parçasıdır" dedi.

Mısır'da muhalefetin silahlı direnişe başlamasına yönelik çağrı ve tartışmalara ilişkin Nur, "Sisi'nin istediği de zaten bu. Bu durumu, yerel ve uluslararası alanda, terörle mücadele için bahane olarak kullanacak" uyarısı yaptı.

Başsavcı Hişam Berekat'ın hayatını kaybettiği bombalı saldırıya da değinen Nur, "Doğrusu Cumhurbaşkanının, Başsavcının cenaze merasiminde Mursi'ye işaret ederek, 'Başsavcı Berekat'ın ölüm kararı kafesten geldi' ifadesini kullanmasını şaşkılıkla karşıladım. Saldırının başkaları tarafından gerçekleştiği ortaya çıkarsa o zaman ne diyecek?" diye konuştu.

Mısır'da 2 ay önce bir gazetecinin yazısında, Müslüman Kardeşler Teşkilatı (İhvan) yöneticilerine suikastlar düzenlenmesi çağrısı yaptığını hatırlatan Nur, "Mısır'da basın ve siyaset arenasında mantığın yer almadığı bir dönem yaşanıyor. Basın, bir görüşe sahip olmayan kişiye (Sisi) göre hareket ediyor" dedi.

Basında İhvan'ı hedef alan çirkin ifadelere rağmen teşkilatın elinin kana bulaştığına inanmadığını vurgulayan Nur, "İhvan, Mısır'ın siyasi hayatının bir parçasıdır. İhvan'ın olumlu ve olumsuz davranışları olmuştur. Ancak demokrasi ve şimdi Sisi'nin öldürdüğü siyasi hayatın geri gelmesinden yanadır. Mursi döneminde yapması gerekeni yapmamış olabilirler. Ama ülkedeki en büyük siyasi akım olan İhvansız bir çözüm mümkün değildir" değerlendirmesinde bulundu.

"Demokrasi ve Devrimleri Savunma Arap Konseyi"

Haberin Devamı

Mısır'da krizin Müslümanlar ile liberaller arasında olmadığının altını çizen Nur, "Ayrımı demokratik ve anti-demokratik veya devrimden yana ve devrim karşıtı olarak yapmalıyız. Hepimiz aynı gemideyiz ve ülkenin sivilleşmesi gerekiyor. Bu nedenle milli birlik ve uzlaşma sürecinin başlatılması gerekiyor" dedi.

Eymen Nur, halihazırda, Mısır'da iç ve dış kesimlerle, Mübarek rejimine son veren 25 Ocak 2011 devriminin prensipleri ile ortak değerler ve haklar üzerinde uzlaşılması öngören bir ittifak kurma çabasında olduğunu belirterek, bu yöndeki gelişmelerden umutlu olduğunu aktardı.

Eski Tunus Cumhurbaşkanı Munsif el-Marzuki başkanlığında, Yemenli Nobel Ödüllü Aktivist Tevekkül Karman'ın da üyesi olduğu "Demokrasi ve Devrimleri Savunma Arap Konseyi"nde başkan yardımcısı olarak görev yapacağı bilgisini de veren Nur, Tunus, Mısır, Yemen ve Suriye'nin ortak değerleri üzerine çalışmalar yürüteceklerini aktardı.

Sina'daki olaylar

Haberin Devamı

Son aylarda birçok terör saldırısına sahne olan Sina Yarımadası'nda durumun giderek tehlikeli bir hal almaya başladığını söyleyen Nur, "Mübarek ve Mursi dönemlerinde de Sina'da kısmen şiddet eylemleri vardı. Ancak Sisi döneminde iyice alevlendi. Çünkü Sisi, düşünce ve tavırlarıyla orada şiddete kucak açıyor" ifadesini kullandı.

Nur şöyle devam etti:

Haberin Devamı

"Uzun zamandan beri Sina Yarımadası'na yerleşen şiddet yanlısı örgütler mevcuttu. Sisi'nin politikaları nedeniyle daha önce sayıları onlarla ifade edilen örgüt mensupları şimdi yüzlerce olmaya başladı. Rejim de bu durumu, Sina'da sivillerin katledildiği, evlerin yıkıldığı, halkın göçe zorlandığı operasyonlar için bahane olarak kullandı."

Sina'daki aşiretlerin, bölgenin güvenliğinin sağlanmasında rol üstlenme talebinde bulunduğunu ve bu talebin Cumhurbaşkanı Mursi tarafından uygun bulunarak dönemin Savunma Bakanı Sisi'ye havale edildiğini hatırlatan Nur, ancak Sisi'nin, bu konunun, ordu ve istihbaratın işi olduğu gerekçesiyle sözkonusu talebe karşı çıktığını söyledi. Nur, "Sisi ve istihbaratı, Sina'yı büyük açık bir hapishane olarak görüyor" ifadesini kullandı.

Mısır'daki mevcut yönetimin en bariz muhaliflerinden Eymen Nur, kendisine yönelik suikast planları olduğunu belirterek, Lübnan'ın başkenti Beyrut'tan Türkiye'ye geleceğini ve ardından Avrupa'ya geçeceğini söylemişti.