Gazete Vatan Logo
Magazin 'Oyunculuk bana kaderin bir armağanı oldu'

'Oyunculuk bana kaderin bir armağanı oldu'

Buğulu güzelliğiyle herkesi kendine hayran bırakan ünlü oyuncu Burcu Kara, ‘dünyanın en keyifli işi’ dediği oyunculuğu; adım adım büyüyen, olgunlaşan, kırılgan ve utangaç kişiliğini, özel yaşamından giyim tarzına kadar hiç bilinmeyenlerini Klass dergisinine anlattı.

'Oyunculuk bana kaderin bir armağanı oldu'

ÖĞRETMEN bir anne babanın kızı olarak doğup büyüdüğü Bursa’da yatırım uzmanlığı yaparken diksiyon dersleri almak için İstanbul’a gelen Burcu Kara bir anda kendini televizyon ekranında bulur. Spiker olarak başladığı ekran yolculuğu bir süre sonra kendisinin de tabiriyle ‘kaderin bir armağanı’ olan oyunculuk kariyerine dönüşür. İlk olarak ‘Haziran Gecesi’ adlı dizide izlediğimiz, buğulu güzelliğiyle herkesi kendine hayran bırakan Burcu Kara ile ‘dünyanın en keyifli işi’ dediği oyunculuğu; adım adım büyüyen, olgunlaşan, kırılgan ve utangaç kişiliğini, giyim tarzından gündelik hayatına kadar hiç bilinmeyenlerini konuştuk.

Burcu Hanım, oyunculuk yapmaya başlamadan önce spikerlik yapıyordunuz. Oyunculuk serüveniniz nasıl başladı?

Açıkçası oyunculuk planladığım bir şey değildi, kaderin bana bir armağanı oldu. Kanal D’de haber spikerliği yaptığım dönemlerde sabaha kadar makyaj odalarında oturup nöbet tutardım. Bu sayede birçok insan tanıma fırsatı buldum. Genelde bana takılırlardı “Gel seni televizyona çıkaralım” diye. Oyunculuğun benim için iyi olacağını söylerlerdi. Fakat rutin bir hayatım vardı ve böyle bir şey hiç aklımda yoktu. Zaten çok prestijli bir iş yapıyordum. Ama bir gün işten ayrılmak zorunda kaldım. Sonrasında düşündüm ve gelen teklifleri değerlendirmeye karar verdim. İlk olarak Abdullah Oğuz ile görüşmeye gittim. Görüşmeden hemen sonra Şahika Tekand’dan oyunculuk dersleri almaya başladım. Ve hiç beklemediğim bir zamanda “Haziran Gecesi” dizisinin kadrosuna seçildim. Birden bütün hayatım değişti.

Haberin Devamı

Hem spikerlik hem oyunculuk yapmış biri olarak, sizce hangisi daha keyifli?

Kesinlikle oyunculuk... Sanırım dünyada oyunculuk kadar keyifli bir iş daha yok. Hele ki tiyatro sahnesine çıkmak, insana bambaşka bir keyif veriyor. Sahneye çıktığınız anda bütün gözler sadece sizin üzerinizde oluyor.

Oyunculukla ilgili hedefiniz nedir? Hangi rol sizi daha çok mutlu eder? Yurt dışına da açılmak istiyor musunuz?

Açıkçası plan yapmayı sevmiyorum. Ama tabii dünyanın her yerinde oyunculuk yapabilirim. Kendimi kısıtlamam. Hayat karşıma ne çıkarırsa her şey kabulümdür. Ben sadece karşıma çıkan fırsatları en iyi şekilde değerlendirmeye çalışıyorum. Yurtdışındaki işler aslında ilgimi çok çekiyor. Zaten Türkiye’de çok fantastik işler yapılmıyor. Çünkü insanlarımız daha çok kendinden bir şey buldukları şeyleri izliyor. Bu nedenle de bizim burada genelde rutin işler seyrediliyor.

Haberin Devamı

İstanbul ve deniz aşığıyım

Burcu Kara’nın bir günü nasıl geçer?

Evcimen bir yapım olduğunu söyleyebilirim. Evimde vakit geçirmeyi tercih ediyorum. Misafir ağırlamaktan çok hoşlanırım. O yüzden ben evimde oturayım, yemek yapayım, misafirlerim gelsin gitsin isterim. Aynı zamanda tam bir İstanbul aşığı ve bağımlısıyım. İşim olmadığı zamanlar Boğaz’a gidip kahve içiyorum. Yıllardır destek olduğum Omurilik Felçlileri Derneği var. Elimden geldiği kadar onlarla vakit geçirmeye çalışıyorum. Seyahat etmeyi çok seven biriyim. Fırsat buldukça İstanbul çevresinde özellikle de Bursa taraflarına kaçamaklar yapmaya çalışıyorum. Bursa’da ailemin zeytin bahçeleri var. Oraya gidip doğa ile iç içe ailemle vakit geçirmeyi çok seviyorum. Balık burcuyum ve bunun etkisiyle deniz bana her zaman huzur veriyor. Adalara gitmekte beni ayrı bir mutlu eder. Anlayacağınız tamamen İstanbul ve deniz aşığıyım.

Haberin Devamı

Yemek yaparım dediniz... Neler yaparsınız?

Egeli olduğum için genelde zeytinyağlı yemekler yaparım. Ben daha çok rengârenk sebzeleri bir araya getirmeyi seviyorum.

Hayatta sizi en çok ne üzer?

Sevdiklerim tarafından hayal kırıklığına uğramak.

Peki, hayatta sizi en çok ne mutlu eder?

Beni dünyada en mutlu eden şey, çocukların mutlu olmasıdır. Onlar için bir şeyler yaptığımda yüzlerini güldürebiliyorsam dünyanın en mutlu insanı olurum.

Omurilik Felçlileri Derneği’nde neler yapıyorsunuz?

Orada ‘Akülü Tekerlekli Sandalye’, ‘Engelsiz Eğitim Kampanyası’ ve daha bunun gibi birçok organizasyon oluyor. Her yere rampa yapılması ya da engelli tuvaletinden tutun da engelli asansörüne kadar bütün şehrin ve dünyanın planlanması için sürekli ses çıkarmak gerekiyor. Yöneticileri uyarmak adına yıllardır çalışılıyor. Bende elimden geleni yapmaya çalışıyorum.

Haberin Devamı

İnsanlar mini eteğime değil konuştuklarıma dikkat etmeli

Modayla aranız nasıl? Ne tür kıyafetler kullanırsınız?

Acaba şu an ne moda tarzında bir moda takibim yok. Fakat ben TRT’de “Bi Dünya Tasarım” adında bir program sundum. Bu sayede Türkiye’deki modacıların birçoğu ile tanışma fırsatım oldu. Birçoğu ile arkadaş oldum. Onların defileleri olduğunda katılmaya çalışıyorum. Bu nedenle az çok fikir ediniyorum. Fakat her ne olursa olsun ben yine gidip kendi bildiğimi alıyorum. Tercihim genel olarak rahat ve şık kıyafetlerden yana oluyor.

Sizi çok fazla dekolte kıyafetlerle görmüyoruz. Mesela mini etek giyiyor musunuz?

Tabii ki giyiyorum. Fakat çok ses getirecek tarzda miniler giymiyorum. Çünkü insanların konuştuğumu dinlemeyip, eteğimin boyuna dikkat etmeleri beni üzer. Bu nedenle konuştuklarımın önüne başka bir şeyin geçmesini istemem. Ama dekolteyi de sevmiyor değilim. Fakat kararında dekolteyi seviyorum.