Gazete Vatan Logo

‘Oğlumu aramaya gittiğimde Heronlar daha tepemizdeydi’

Uludere’de çocuklarını kaybeden bazı aileler Meclis komisyonu üyelerine verdiği mektuplarda acılarını anlattı. Mektupları saklayan CHP’li Gök, “34 çocuğumuz öldü. Ailelerinin yaşadığı travmalar dayanılmaz boyutta” dedi




TBMM İnsan Hakları Komisyonu bünyesinde kurulan Uludere alt komisyonunun geçtiğimiz hafta 34 vatandaşın hayatını kaybettiği Uludere’ye yaptığı ziyarette bazı aileler, komisyon üyelerine mektup verdi. Mektuplarda ailelerin tazminata tepkili oldukları ortaya çıktı. Aileler, “makamı ne olursa olsun” faillerin ortaya çıkarılmasını istedi. Mektupları saklayan CHP’li Levent Gök, “34 çocuğumuz öldü. Ailelerinin yaşadığı travmalar dayanılmaz boyutta. İnsanlık ve vicdan adına çalışmalarımızı kararlılıkla sürdüreceğiz” dedi.

Hava operasyonunda 34 kişinin hayatını kaybettiği olayla ilgili inceleme yapmak için Gülyazı Köyü’ne giden alt komisyon üyelerine aileler tarafından verilen mektuplar milletvekillerini duygulandırdı. Vekillere gelen mektuplar özetle şöyle:

Kitap parası için gitmişti

Selam Encü’nün annesi Semire Encü: Ben şehit Selam’ın annesi. İlköğretimi ve ortaokulu Gülyazı’da, liseyi Aydın Nazilli’de tamamladı. Hayalindeki mesleği elde etmek için 2 sene dershaneye gitti. Oğlum inşaat mühendisi olmak isterdi ve oldu. 4 senedir üniversiteye gidiyordu. Son bir sınavı kalmıştı. KPSS’ye hazırlanıyordu, kitapları için parası yoktu. Kitap parası için gitmişti. Saat gecenin dokuzuydu haber aldım ateşe vermişler etrafı. Oğlumu aramak için sınıra gittiğimde Heronlar daha havadaydı. Cenazeleri getirdiklerinde tanınmaz haldeydiler, hepsi yanmıştı, paramparçalardı...

Mevkii ne olursa olsun bulun

Salih Ürek’in abisi Özer Ürek: 34 fidanımızı kaybettik. Yıllardır Güneydoğu Bölgesi üzerinde çok karanlık oyunlar oynanılmış ve hala da oynanılıyor. Kaçakçılık dediğimiz sınır ticareti bu bölge yerleşim yeri olduğundan beri atalarımızdan günümüze gelen bir ekonomik gelirdir. Kaçakçılık denilse de kervancılık olarak nitelendirilir. Kardeşimin gittiği anayol ve köy kuş bakışı olarak başta askeri üst bölgeleri tarafından görülmektedir. Grupları izleyen askerlerin bir tepkisi olmamıştır. Operasyon bilinse o gece kimsenin gitmemesi talimatı verilirdi. Bu olayın sistemli bir şekilde yapıldığına inanıyoruz. Bu olay Türkiye’de olsun, dış devletlerde olsun, dağdaki yapılanma olsun ve derin güçlerin içinde parmaklarının olduğu kanısındayız. Ölenlerin aileleri olarak isteğimiz bu olayla alakalı kim olursa olsun, mevkisi ne olursa olsun bu olaya sebebiyet veren kişi ve kişiler, kurum ve kuruluşlar araştırılıp adaletin önüne çıkartılıp Türkiye’ye yakışan demokrat bir şekilde bu failleri yargılamalıdır.

Vur emri veren bilerek yaptı

Köy muhtarı Haşim Encü: Uçakların gelişini gördüklerinde yine sağa sola kaçışmadan açık alana çıkarak uçakların onları PKK’lı sanmamaları için ellerinden geleni yapmışlar. Mantıklı olarak düşündüğümüzde kış günü dağların karla kaplı olduğu görüntünün gözle bile uzak mesafeden görüldüğü ağaçsız çevrede, düz alanda hiçbir PKK’lı dolaşmaz, görüntü vermez. Bizim için kesin olan birşey varsa o da vur emri verenin bilerek yaptığıdır. Olayın kasıtlı yapılmadığını gösterecek hiçbir neden yok. Suçlular ortaya çıkmadan halk nazarında suç devlet suçu olarak görülecektir. Yöremizde yetkisini aşarak görev yapan askeri ve sivil yetkililere atalarımız zamanında beri sık sık karşılaşmaktayız. Örneğin, 1998 yılında Ortası Bölük komutanı Özden Yüzbaşı köydeki katırları toplayarak sınıra götürerek askerlere ateş emri verip sınırda katırları öldürdü. Şikayet eden vatandaşlar olduğu halde soruşturma bile açılmadı. Bunlara rağmen devlet içerisindeki art niyetli birkaç kişi tarafından bunların yapıldığına inanıyoruz. Köylerimizde iş olanakları meydana getirilmelidir.

50 lira için katledildiler

Cemal Encü’nün ablası Cahide Encü: 34 can, 34 fidan, 34 gencecik bedene kıydılar. Kimseye acımadan katlettiler. 17 yaşındaki kardeşim ile birlikte 10 akrabamı kaybettim. Hepsinin umutları, hayalleri vardı. Onlarla beraber hayallerini ve umutlarını da katlettiler. F16 savaş uçaklarıyla o gencecik bedenleri paramparça ettiler. Düşünebiliyor musunuz anneler ve babaları evlatlarının parçalanmış bedenlerini topladılar. O günden beri hiçbirimizin gözyaşları dinmiyor. Hepsi de yoksulluklarından bu işi yapıyorlardı. Kardeşim öğretmen olmak istiyordu ama izin vermediler. Hayallerini, umutlarını katlettiler. Kardeşim sadece okul harçlığını çıkarmak için gitmişti. 50 lira için katledildiler. Biz sizden tazminat istemiyoruz. Biz sadece şehitlerimizin katillerinin bulunup en ağır şekilde cezalandırılmasını istiyoruz. Bir ay oldu katiller bulunamadı. Sizi Allah’a havale ediyorum. Allah sizi bildiği gibi yapsın.

Kaderde varmış demek

Şervan Encü’nün annesi Lale Encü: Kaçakçılık, bebeklerimize bir emzik alabilmemiz için tek yolumuz. Kaçakçılık, çocuklarımıza bir ayakkabı alabilmek için son şansımız. Şimdi hangi katır taşır Şervan’ımın yükünü? Şimdi sormayın bana mecbur muydunuz kaçakçılık yapmaya? Hayır değildik, olmamalıydık ama kaçakçılık yapmaya mecbur bırakıldık. Şervan’ı kaçakçılık yapmaması için İstanbul’a gönderdim. Önce 300 TL’ye bir fırında, daha sonra 350 TL’ye tekstilde çalıştı. Garsonluk yaptı. Elinden tepsi düşünce atıldı, köye geri döndü. Biz yine izin vermedik kaçakçılık yapmasına. Bize kızdı, büyüdüm, babamdan haçlık alamam dedi. Bizden habersiz katır almış, ‘kaçağa gideceğim’ dedi. Sabah uyandırdım çocuklarımı. Eşimle kararlaştırmıştık. Şervan’ıma kız isteyecektik. Şervan’ımın sevdiği bir kız vardı köyde. İsteyecektik. O günün akşamında. Annemlere abimlere gittik, rızalarını aldık. Akşam kız istemeye gidecektik. Eve döndüm Şervan kaçağa gitmişti. Saat ikiye geliyordu. Ne yapalım akşam döner, yemek yer öyle gideriz dedim. Demek ki kaderde varmış, akşam Şervan’ımın cenazesine gittik. Biz kimseden bir şey istemiyoruz, sadece failleri belli olsun ve yargılansın.

Fabrika kurun

Gülyazı köyü sakini Çiğdem: Ben Çiğdem adlı vatandaşınız. Açıköğretimde kardeşimin biri Hatay’da, biri Bursa’da okuyor. Devlete sesleniyoruz, bize yardım eli uzatın. Ekmek parası için herkes canını tehlikeye atıyor. O katledilen kardeşlerimiz, sırf eğitimleri için o soğukta, korkuyla, canlarını hiçe sayarak, bütün tehlikeleri göz ardı edip para kazanmak için bu işlere kalkıştılar. Eğer devlet duyarlı olsaydı bu ilde bu ilin ilçelerinde fabrika, işyerleri kurar ya da doğu bölgesine yatırım yaparak bu işlerin yapılmasını engellerdi. Her ailede en az 9-10 nüfus var. Bizim acımız çok büyük, sizden istediğimiz buralara işyerleri ve fabrikaların kurulması. Lütfen sesimize kulak verin. Söylediklerimizi göz ardı etmeyin. Artık analar ağlamasın. Kanlar dursun. Barış olsun. Huzur olsun. Bizim batıdaki gençlerden çocuklardan ne farkımız var?

Haberin Devamı