Gazete Vatan Logo

‘Kırgınız, yastayız’

Dr. Ersin Arslan’ın hasta yakını tarafından öldürülmesine çalışanlar bir günlük iş bırakma eylemi başlattı

‘Kırgınız, yastayız’

Gaziantep’te Dr. Ersin Arslan’ın bir hasta yakını tarafından öldürülmesini protesto eden onbinlerce doktor iş bıraktı. Doktorlar, Sağlık Bakanlığı şikayet hattının kaldırılmasını ve Sağlık Bakanı’nın istifasını istedi.

‘Sözde başsağlığı mesaj değil, ciddi önlemler istiyoruz”, “Cinayetin sorumlusu hekimleri ‘tuzukuru’ diye aşağılayan hükümettir”, Ersin’siz kaldık, sessiz kalmayacağız”, “Kırgınız, öfkeliyiz, yastayız”, “Hedef tahtası olmak istemiyoruz” dövizleri taşıyan binlerce doktor ve sağlık emekçisi beyaz önlükleri, steteskopları, ameliyathane kıyafetleri ile önceki gün meslektaşları Dr. Ersin Arslan’ın görevi başında öldürülmesini tüm yurtta protesto ettiler.

‘Kırgınız, yastayız’ Sağlık çalışanları, Türk Tabipleri Birliği (TTB) öncülüğünde, “herkese eşit, nitelikli, ulaşılabilir, ücretsiz sağlık hizmeti” istemiyle meydanlara indi. TTB’nin çağırısıyla dün sadece acil vakalara bakıldı. Rutin hasta kontrolleri ya da muayeneler yapılmadı. Eylem kapsamında birçok kentte protesto yürüyüşleri yapıldı. İstanbul’da İstanbul Üniversitesi Çapa Tıp Fakültesi önünden başlayan yürüyüşe kamu ve özel hastanelerde çalışan 15 bine yakın sağlık görevlisi katıldı.

Başka Ersinler olmasın ‘Kırgınız, yastayız’

Çalışanlar tepkilerini pankart ve sloganlarla dile getirdi. Beyazıt Meydanı’na ulaşan grup Sultanahmet’teki İl Sağlık Müdürlüğü binasının önüne kadar yürüdü. Yakalarına siyah kurdele takan gruptakilerden bazılarının yüzlerine yara bandı yapıştırdığı gözlendi. Saldırıda hayatını kaybeden Dr. Ersin Arslan için saygı duruşunda bulunulduktan sonra İstanbul Tabip Odası Başkanı Taner Gören de, sistemin vatandaşla hekimi karşı karşıya getirdiğini söyledi. Gören, “Can korkusu içerisinde çalışıyoruz. Sağlık Bakanı ve Başbakan bütün sağlık çalışanlarından özür dilemeli, Sağlık Bakanı bizlerden özür dilemelidir. Biz başka türlü bir ortamda çalışamayız. Başka Ersinler olmasını istemiyoruz. Biz halkımıza sağlık çalışanları olarak özgür irademizle bir etki altında kalmadan hizmet etmek istiyoruz. Halkımızda yanlış bir algı oluşturuldu.

Yanlış bilgi verildi. Sağlık çalışanları ile halkı karşı karşıya getiren bir sistem geliştirildi. Can güvenliğinin olmadığı bir ortamda hizmet vermek zorunda bırakıldık. Bu bir doğal felaket gibi her an büyük şiddet olaylarına ve ölümlere yol açma potansiyeli olan bir kriz durumudur. Ve bir an önce bu krizin bütün taraflarının bir araya gelip çözmesi gerekmektedir” dedi. Eyleme katılan doktorlar ise suç işleyenlere yönelik cezaların ağırlaştırılmasını istedi. Hastanelerde ek tedbirler alınmasını isteyen doktorlar, saldırganlara hapis cezası verilmesini talep etti. Dünya Tabip Odası Başkanı Gomez Do Amaral da katıldığı eylemde konuşma yaptı. Amaral, “Tüm Türk tabiplerine, ailesine ve çalışma arkadaşlarına başsağlığı dilerim. Ben 99 ülkede 9 milyon doktorun tabipleri birliğinin temsilcisiyim. Türk doktorları ile dayanışma içindeyiz, yalnız değilsiniz. Sizlerin hakları için yanınızdayız. Daha iyi çalışma şartları ve hastanın daha iyi koşullarda tedavi edilmesi için biz yanınızdayız” dedi.

Tek hayali, akciğer nakli yapabilmekti

Gaziantep Avukat Cengiz Gökçek Devlet Hastanesi’ndeki odasında uğradığı saldırı sonrasında hayatını kaybeden Göğüs Cerrahisi Uzmanı Ersin Arslan’ın 2 buçuk yıllık eşi Sibel Arslan, dün sabah soluğu karnındaki bebeği ile eşinin mezarı başında aldı. 5 çocuklu Arslan ailesinin en küçük üyesi olan Ersin Arslan’ın Gaziantep Tıp Fakültesi’nde çalışan ağabeyi Erkan Arslan, kardeşinin yokluğundaki ilk günü VATAN’a anlattı. Kederli ağabey Arslan, kardeşi Ersin’i göğüs cerrahı olmaya götüren sürece ilişkin şunları söylüyor: “Ersin bizim ailemizin birleştiricisiydi, bizler onu doktor olduğu için değil candan kişiliğini seviyorduk. 5 kardeşden birini bir arada görmeyince eksik olanı hemen tamamlardı. Onu zorluklarla okuttuk. İlkokulu Yatılı İlköğretim Okulu’nda okudu. Hedefleri hep büyüktü. Doktorlara bakınca gözlerinin içi büyürdü. O günlerde tıp okumaya merak sardı ve bana “Ağabey Tıp Fakültesi’ni kazanacağım” dedi. Karadeniz Teknik Üniversitesi’nde 6 yıl okudu. Babam onun için bütün imkanlarını kullandı. 5 çocuğunun arasından bir tek Ersin okuduğu için onun yeri çok farklıydı. Ailenin tek ışığıydı. Çok sevdiği eşi ile 2 buçuk yıl önce Tıp Fakültesi’nde tanıştılar ve kısa süre sonra da evlendiler. Gelinimiz 4 aylık hamile. Dünden bu yana onunla yeğenimize bir şey olmasın diye gözümüz gibi bakıyoruz. Mezar başında “sakın bizi merak etme Ersin’im” diyerek ağladıkça acım kat kat arttı” Arslan, kardeşinin gelecekteki hayallerinin arasında akciğer nakli yapmak olduğunu ifade ediyor: “Kardeşimin de tek hayali akciğer naklini ilerletmekti. Başarısız olan 2 akciğer nakli onu bu hedefe daha da yoğunlaştırmıştı. Ersin’e kıyan o çocuk kardeşimin karşısına geçseydi, mütevaziliğini görünce bıçağı çekemezdi, bunu yapamadığı için Ersin’i sırtından vurdu. Keşke Ersin’e gidip “paraya ihtiyacım var” deseydi, kardeşim ona canını verirdi.”

Doktorlar için ‘imdat’ hattı açılıyor

Sağlık Bakanı Recep Akdağ , ”Yakında özel bir hat oluşturacağız. Bir sağlık çalışanı, kendisiyle alakalı psikolojik ya da maddi şiddet, fiili şiddetle ilgili bir hususla karşılaştığında doğrudan bu hatta müracaat edebilecek ve biz çok seri bir biçimde onun hukukunu bizzat Bakanlık hukukçuları vasıtasıyla arayacağız” dedi. Akdağ, Sağlık Bakanlığı İlaç ve Eczacılık Genel Müdürlüğündeki makamında Türkiye Tabipleri Birliği (TTB) Başkanı Eriş Bilaloğlu ve beraberindeki heyeti kabul etti. Her toplumda, ”kendini bilmezler, hastalıklı ruhlar, psikopatlar” olabileceğini söyleyen Akdağ, şöyle devam etti, ”Üst araması düşünmeyiz ama x-ray konusu şu anda üzerinde çalıştığımız bir konu. Dünya örnekleri inceliyoruz” dedi.Sağlık çalışanlarının bugünkü eylemine ilişkin bir soru üzerine Akdağ, bu protestonun çok tabii olduğunu, herkesin acılı olduğunu, bir hekim olarak, bu ülkenin Sağlık Bakanı olarak kendisinin de bu acıyı bütün meslektaşlarıyla paylaştığını söyledi. Bir gazetecinin ”Uzun yıllar hekimlik yaptınız, hiç sizin başınıza geldi mi sözlü ya da fiziksel şiddete siz uğradınız mı? ”şeklindeki sorusu üzerine Bakan Akdağ, şu yanıtı verdi, ”Elbette geldi çünkü bizim çalıştığımız şartlar şimdiki şartlara göre çok daha zordu. Ben doğrudan fiili bir şiddetle yani bir darbeyle benzeri bir şeyle karşılaşmadım ama sözlü şiddeti hiç karşılaşmamışsam en aşağı 20 kere karşılaşmışımdır.”

Haberin Devamı