Gazete Vatan Logo

'Kadınım diye bu koltuğa oturmadım'

İlk kez VATAN'a konuştu

2009 yılından beri MHP’de önemli görevlerde bulunan, yeni dönemde de MHP Genel Başkan Yardımcılığını üstlenen Ruhsar Demirel, şöyle diyor: Kadın olduğum için değil, siyasetçi olduğum için bu görevdeyim. Bizim kadınlara ulaşma sorunumuz yok ama belki algıda farklı yansıma var, bu algıyı değiştiremezsek kendimi sorumlu tutarım. Başarısız olmak için kötü bir helva ustası olmam lazım...

Doktor Ruhsar Demirel, MHP’nin ilk kadın genel başkan yardımcısı oldu. Ancak basına önce “Başkanlık Divanı’nın ilk kadın üyesi” olarak yansıdı. Demirel, röportajın başında bunun altını çizerek, “Çok değerli iki arkadaşımıza haksızlık edilmesini istemem. Benden önce iki kadın Divan üyemiz oldu” açıklamasını yaptı. Uzun zamandır MHP’da aile, kadın ve engellilerle ilgili çalışmalar yapan, kartvizitine, görme engellilerin de kendisine ulaşabilmesi için Braille alfabesi kullanarak kabartma harfler bastıran Demirel, “Kadın olduğum için değil siyasetçi olduğum için buradayım” mesajı verdi. İlk kez VATAN’a konuşan Demirel, sorularımızı şöyle yanıtladı:

* MHP’nin ilk kadın genel başkan yardımcısı oldunuz. Güzel olduğu kadar sorumluluğu da ağır olan bir görev galiba?
Hissettiğimi tek kelimeyle özetleyebilirim: Sorumluluk. Ama çok güzel ve büyük bir sorumluluk.

* Kaç yıldır MHP’de aktif görevdesiniz?
2009’daki büyük kurultaydan bu yana hem MYK üyesi, hem de Aile Kadın ve Yan Kuruluşlar Başkan Yardımcılığı’nda Başkan Yardımcısı’yım. Ama şunu hemen belirtmem gerekir; partimizde Genel Başkan Yardımıcısı ilk kadınım ama Başkanlık Divanı’nda ilk kadın değilim. Sayın Sevin Ünlü ve Sayın Semahat Müftüoğlu hanımefendiler, Genel Sekreter Yardımcılığı görevini yapmış iki değerli siyasetçiydi ve haklarını teslim etmek, saygıyla anmak gerekiyor.

* Kart vizitinizde Braille alfabesi kullanan, yıllardır engelliler konusunda aktif çalışan bir siyasetçisiniz. İlk projeniz ne olacak?
İlk demek doğru olmaz. Çünkü önemlilik ve öncelikler o konuyla ilgili insana göre değişir. “Kadın konusunda şunu öne geçireceğiz” dersem, erkekler için de yapılması gerekenler var, çocuklar için öncelikler var, gençler, yaşlılar, engelliler için başka öncelikler var. Engelliler İletişim ve Koordinasyon Merkezi’nin başkanıyım. O kartvizitteki Braille alfabeli baskıları o nedenle yaptırdım. Engelli dediğimizde aslında bu ifade Türkiye’de bir çok kesimi kapsıyor. Kadın, erkek, çocukÖ Hatta kronik hastalar da engelli olarak geçiyor. Dezavantajlı grup olarak tanımlanıyor. Biz, her başlığın kendi içinde önemlilik ve öncelik dizisini yapıp ona göre çalışacağız.

* Kadını öne çıkararak diğerlerini ihmal niyetinde değilsiniz?
Hayır. Kadının belki toplumsal olarak bazı geri kaldığı şeyler vardır ama erkeklerin de var. Türkiye’de “erkekler ağlamaz” diye şarkı bile var, düşünün. Aynısı kadınlar için de geçerlidir. Çocukların, gençlerin sıkıntıları var. Gençlerimizin meslek edinmeleri için ne yapabiliriz, istihdamda yer alabilmeleri için ne yapılmalı, hayatı zenginleştirmek adına onlara ne sunabiliriz diye bakmak gerekiyor. Yaşlılara sosyal güvenlik anlamında hangi artılar katılabilir bunları değerlendirmek niyetindeyiz.
Biz bir köprüyüz

* Başkanlık Divanı’nda yeni bir vitrin görüyoruz. Özelliği ne olacak, ne değişecek?
Samimiyetle söylüyorum “vitrin” sözü bizim partimiz için geçerli değildir. Bizde vitrin olmaz. Kim nereye gerekiyorsa oraya getirilir. O da kendi üzerine düşeni yapmak zorundadır. Teşkilat dışı insan Divan’da da yoktur. Herkes, taş üzerine taş koyma telaşında. Yenilik dediğiniz zamansa, MHP için söylenecek tanım şudur: “Başkalaşmadan değişim”. Biz gelenekten geleceğe giden bir köprüyüz. Belki eskisine göre biraz daha görünür, biraz daha fazla sahada olunabilir ama bu daha önce olunmuyor anlamına gelmiyor. Ancak bu her şey aynı kalacak demek değildir. Şu söze katılmıyorum: Dünyada değişmeyen tek şey değişim.

* Neden?
Çünkü dünyada değişmeyen çok şey var. Değişmemesi gereken de çok şey var. Yoğurdun tarifi her zaman aynıdır. Bunu makineyle yapsanız da aynı ürüne ulaşmaya çalışıyorsunuz. “Vatan sevgisi” denilen şey değişmiyor. Anne kokusu değişmiyor. MHP bu “başkalaşmadan değişim” süreci içinde günceli takip eden, ama temel prensiplerinde her zaman aynı çizgide duran bir politik yapıdır.

* Yeni kurulacak bakanlıkta “kadın” ifadesinin yer almamasını nasıl değerlendiriyorsunuz?
“Aile ve sosyal politika” deniliyor ama içeriğinin ne olduğu açıkçası net değil. O konuyu inceliyoruz. Ne getiriyor, ne götürüyor zaman gösterecek. Kadın adı bire bir olmalı mı, olmamalı mı derseniz, aslında söylenebilecek çok şey ve Türkiye’nin de gerçekleri var. Bugün kadınsız aile yok gibi ama aile olmamış, tek yani yalnız yaşayan kadınlar var. Dolayısıyla her kadın mutlaka aile tarifi içinde değildir.

* “Kadın”ın adı olsaydı..
İyi olurdu. Ülkemiz 17. büyük ekonomi de olsa dünya da kadın skalasına baktığımızda çok gerilerdeyiz. Pozitif ayrımcılık diye bir söz var ama önce eşit çizgide buluşacaksınız ki pozitife geçebilesiniz. Biz daha o çizgide buluşamadık. Ben ve benim gibi insanlar istisnai durumlarız. Zaten bu nedenle Türkiye’de bizim gibi kadınlar ilgi çekiyor.

* TBMM’ye gelelim. Kadın sayısı oldukça fazla bu dönemde. İlk izleniminiz nedir?
Güzel. Çalışma arkadaşlarımızı tanıdık. TBMM farklı farklı siyasi oluşumların bütünleşmesinden oluşuyor. Milli irade o şekide oluşuyor. Puzzle’ın birer parçasıyız hepimiz. Bu puzzle’ın birer küçük örneklemiyle de komisyon çalışmalarını yürüteceğiz. Hepimiz kendi siyasi duruşumuz içinde ama ülke gerçeklerinin ortak paydasında çalışma yapacağız.

* 80 öncesi “Asenalar” vardı, kadınlar daha sert kadınlar duruyordu. Bugün ise farklı bir MHP’li kadın profili ortaya çıkmış gibi görünüyor...
Bunu doğru bulmadığımı söyleyeyim. MHP’de hep nitelikli hanımlar vardı ve 1980 öncesi de çok nitelikliydi. Hepsi üniversiteliydi ki Türkiye’nin o dönemine baktığınızda üniversiteli kadın sayısı çok azdır. O nitelikli hanımlardır ki genel sekreter yardımcısı olabildiler. Sertlik kısmı ise koşullara göredir. O günün siyasi koşulları insanları daha sıkıntılı bir süreçten geçirdiği için daha sert konuşmalar olmuştur belki. Bize vatan, millet, bayrak derseniz o konuda sert demeyeyim ama aynı düz çizgideyiz. Bazı kutsallarımız var ve onlardan feragat etmeyiz. Ama bugün artık siyasette farklı konular da var. Sosyal konuları konuşurken biraz daha naif duruyor olabiliriz ama dava, ülkeyle ilgili genel strateji gibi olmazsa olmazlarda hepimiz 80 öncesi ve sonrası aynı yerdeyiz.

* Her zaman MHP için, “Eşler oy verse MHP iktidar olurdu” denir. Seçim sürecinde kadınlara istediğiniz kadar ulaşabildiniz mi, yoksa kaset meselesi onları biraz daha uzaklaştırmış olabilir mi?
Oy verilip verilmediği konusunda araştırmaların sağlıklı olup olmadığını bilmiyorum. Çünkü vermiyorlar iddialı bir söz. Bunun somut kanıtı olmalı. Partimize oy veren, bizi TBMM’ye gönderen kadınları incitmek doğru değil. Çünkü bize oy veren çok kadın var. Olaya kadına değil insanlara ulaşmak diye bakmak lazım. Siyaset sadece seçim döneminde olan bir şey değil. Biz şimdiden bir dahaki seçime kadar ne yapabiliriz diye bakıyoruz. Kadına ulaşma konusunda MHP’nin bir sorunu olduğuna inanmıyorum. Aday listelerimize baktığınızda Türkiye’nin her sosyal kesiminden kadını orada görebilirsiniz . Siyasetimizde de bu bütünlük vardır. Belki algıda farklı bir yansıma olabilir. O yüzden mevcudu olduğu gibi yansıtabilmek adına şu an işgal ettiğim koltuğu sorumlu tutarım. Yarınlarda yine böyle algılanırsa, Aile ve Kadından sorumlu genel başkan yardımcısı olarak sorumluluğumu yerine getirememiş addederim kendimi.

* Algıları değiştireceğiz diyorsunuz yani?
İnşallah. Bir sürecin sonunda hala öyle algılanıyorsa, siz veya başka kesimler böyle diyorsa o zaman kendimi sorumlu tutarım.

* Türkiye’deki siyasi partilerin genelinde olduğu gibi MHP de kadınlar daha az öne çıkıyor galiba...
O algıyı yönetmek de bizlerin sorumluluğunda. Bizler buraya kadınız diye oturtulmuyoruz. MHP’de teşkilattan gelmeyen kadın yönetici bulamazsınız. Ne yapılmak istendiğini ve nerede durduğumuzu bilen insanlarız. İnsanlar, “bu nöbet değişimi” derler ama hayır efendim; bu bir bayrak yarışıdır.

Aldığınız yerden öteye götürmeniz gerekir. O nedenle yarın böyle bir durum hala varsa kendimi sorumlu tutarım. O bayrak yarışında yeterince performans gösterememişim derim. Herkes de teşkilatın kendisine verdiği bu kutsal görevi yerine getirmeli.

Çok makyaj yapmam klasik giyinirim

* Ruhsar Demirel kimdir?:
Eskişehir’de doğdum ve okudum. Annem hep, “bir kızım hakim bir kızım hekim olsun” derdi. Ablam hukuk fakültesi okuyunca bana da tıp fakültesi kaldı (gülüyor). Eskişehir’de tıp fakültesi olmadığı için Ankara’ya geldim.
Kiminle evli: İşadamı Şafak Demirel’le.

* Kaç çocuğu var:
Bir oğlum var. Adı Orhun, 16 yaşında.

* Yemek yapar mı?:
Elbette. Zeytinyağlılar, ayva tatlısı, reçeller. Oğlumun kurabiyelerini de hep ben yaparım.

* Makyaj yapar mı?:
Çok makyaj yapan biri değilim.

* Spor mu klasik mi?:
Galiba klasiğim ben. 16 yıl kamu personeli olarak çalıştım dolayısıyla onun getirdiği alışkanlıklarım elbette var.

* Son okuduğu kitap?:
Madam Curie’nin hayatını yeniden okudum.

Siyaset zarafet ister

* CHP’den de partinize yönelik ağır bir eleştiri geldi?
Siyasette bence “satma” kelimesi olmamalı. Siyaset zarafet de ister. Yorum yapmak istemiyorum.

* Meclis Başkanı’nın kadın olmasına nasıl bakarsınız?
Bana hiç aykırı gelmez. Aslında kadın veya erkek diye bakmamak lazım. Bazen böyle söylediğimde belki insanlar çelişki gibi görebilirler çünkü Kadın ve Aileden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı’yım. Kadın ve aileden sorumlu bir makamın başında olmam bu ülkenin sosyal gerekliliğinden ötürüdür. Ama ben Ruhsar Demirel olarak orada bir erkek oturuyor mu diye bakmam. Oturduğu makamın hakkını verip verememektir mesele. Yoksa kimin oturduğu cinsiyet anlamında önemli değildir.

MHP pozitif muhalefet yapar

* Türkiye’de siyaset ya da muhalefet tarzı değişmeli mi?
Bakın bir YGS yaşandı 1 milyon 700 bin çocuk mağdur. SBS’ye 2 milyon 100 bin çocuk girdi. Bu sınav kalktıysa niye hala giriyorlar? KPSS, TUSÖ Hepsi şaibeli. Siyaset biraz da rakibinizi dizayn edebilme meselesidir. O parti ne demiş bu parti ne yapmış bizi ilgilendirmez. Bu ülkenin artık ilimi, irfanı konuşması lazım. Biz binlerce şehidin olduğu bir siyasi oluşumun üzerinde oturuyoruz. Nerede oturduğumu bilmek durumundayım. Hala paket, kutu konuşmamalıyız. Türkiye 72 milyon ama 4 milyon gazete okunuyorsa burada ciddi bir problem var. Kozmetik harcamasına bakıyorsunuz eğitim harcamasının çok üstünde.

* Siyaset rakibi dizayn etmek demektir dediniz....
MHP pozitif muhalefet yapar. Örneğin TBMM’nin açılışına katılıp yemin ettik. Gereğini yaptık çünkü vatandaş bize bu sorumluluğu vermiş. Muhalefet millet adına hükümeti denetleme sorumluluğudur.

* Bir kadının sadece kadından sorumlu bakan olmasını veya TBMM’ye birinin eşi olarak girmesini açıkçası ben başarı olarak göremiyorum...
Kadın veya erkek olmayı sayıya koyduğunuz zaman istatistik olarak nereden baktığınıza bağlı. Mesela bir parti daha önce 6 kadın milletvekili varken bunu 12’ye çıkarmışsa bu yüzde 100 artıştır. Ancak neticede sayısal olarak artış sadece 6 kişidir. Sayı değil nitelik önemli. MHP’de mesele budur, yani etkin siyaset. Sosyal veya özel durumunuz, engeliniz önemli değildir. Her zaman için insanlara siyasetçi diye bakmışızdır. Biz kadına, engelliye veya başka özel durumları olanlara siyasetçi olarak bakarız. Biz mesela o iki Başkanlık Divanı üyesini(Meclis Başkanlık Divanı) kadın diye görmüyoruz. Beni de öyle görmüyorlar. Ben divandaki bir üyeyim. Adımın Ruhsar Demirel olması bana özeldir, cinsiyetim kadın ama ben oradaki herkes gibi biriyim. O nedenle etkiye bakmak lazım.

* Bu kadar erkek egemen bir partide sıkıntı çekmiyorsunuz o zaman...
Aksine büyük avantajları var. Mesela beraber çalıştığım insanların bir kısmı benim siyaseten de büyüklerim. Ama önceliği hep bana verirler. O nedenle kendimi çok şanslı sayıyorum.

Şafak Pavey’e desteğe hazırım

* Şafak Pavey TBMM’de pantolon giyemiyor. Bir iç tüzük değişikliği gündeme gelirse tavrınız ne olur?
Şafak Pavey’in öyküsünü çok iyi biliyorum. 13. Peron kitabı ilk çıktığında okudum. Belki bir hekim, belki bir anne duyarlılığıyla. Benim için çok tanıdığım birisi gibi. Henüz tanışmadık ama sohbetimiz mutlaka olacaktır. Bir başka ortak paydamız benim eşimin adı da Şafak (gülüyor). İç tüzükteki kılık kıyafet konusu ise çok hassas. Pantolon tabii ki bugünün kadınının yaşamında ayrılmaz bir parça. Mesela mitingde otobüslerin tepesine çıkıyorsunuz. Böyle bakınca hayatın bir çok alanında pantolon var ve olmalı. Henüz çok yeni vekilim. İç tüzüğü okuyorum, dersimi çalışıyorum.

* Pavey için özel bir düzenlemeye “evet” der misiniz?
Şafak Hanım özelinde elbette. Şafak Pavey’e veya diğer böylesi özel durumlu kişilere özgü bir konuysa neden olmasın? Mesela düştüm bacağımı kırdım diyelim ama Meclis çalışmaları devam ediyor. Ortada özel durum var olacaktır. Ama şunu söyleyeyim Şafak Hanım o ufkuyla engelli sayılmayacak biri. Dolayısıyla kendisine özel bir şeyse yapılacak olan, muhakkak herkes ona uygun bir tavır sergiler.

Bahçeli, güçlü bir genel başkan

* Genel başkan yardımcısı olacağınızı biliyor muydunuz?
Hayır.

* Oylamadan çıkınca ne hissetiniz ?
Mutluydum ama anında “Ne tür bir sorumluluğu tarif ediyor” diye düşünmeye başladım. Sonrasında tek düşüncem “başarabilir miyim?” oldu.

* Şimdiki hisleriniz?
MYK “yapabilirsin” diye bana oy verdiyse, Genel Başkanımız bu teveccühü gösterdiyse ve tüm Divan’daki arkadaşlarım, teşkilat “Üzerimize düşen ne varsa yaparız” diyorsa başaramamam için benim kötü bir helva ustası olmam lazım.

* Neden MHP?
Bir davaya bir ömür vakfetmiş insanların yol arkadaşı olmak için buradayım. Oğlumun adı Orhun dedim ya.

* MHP’ye Genel Başkan mı davet etti?
Hayır. MHP’de böyle davet beklemeye gerek yoktur. Burası herkese açık bir kapı ve zaten içindeydik. Doğal olarak gelişti. 2007’de de Eskişehir’den milletvekili adayı olmuştum.

* Devlet Bahçeli nasıl bir genel başkan?
Sorumluluğu paylaşan, yapılanı takdir eden ve çok güçlü bir genel başkan.

Haberin Devamı