‘Dostlarımız hayal kırıklığına uğrattı’

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan, FETÖ’nün darbe girişimi ile ilgili bazı ülkelere sitem ederek, “Sizlerle 15 temmuz sürecinde yaşadığımız büyük bir hayal kırıklığını paylaşmak istiyorum. Dost bildiğimiz bazı ülkeler, bu açık darbe girişimini kınamakta dahi çekimser kalmışlardır. Türkiye’ye her fırsatta demokrasi karnesi veren kurum ve kuruluşlar, milletimizin kararlı mücadelesini görmezden gelmişlerdir. ‘Kim kazanırsa’ bekleyişi içinde yarım ağızlı kınamalar yapmış, hatta darbenin kurgu olduğunu söyleyecek kadar ileri gitmişlerdir. Bu akla ziyan yorumların ölümle burun buruna gelmiş bir milletin hissiyatında neler uyandırabileceğini vicdanlarınıza bırakıyorum” dedi.

TİKAD’dan 15 Temmuz paneli Türkiye İşkadınları Derneği (TİKAD) dün New York’ta 15 Temmuz darbe girişimi ile ilgili “Büyüyen Türkiye Gelişen Demokrasi” paneli düzenledi. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Betül Sayan Kaya, Başbakan Yardımcısı Veysi Kaynak’ın eşi Şule Kaynak, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun eşi Hülya Çavuşoğlu, TİKAD Başkanı Nilüfer Bulut, TİKAD Başkan Yardımcısı Meltem Demirören Oktay, Türkiye Futbol Fedarasyonu Başkanı Yıldırım Demirören’in de katıldığı yemekli toplantıda Amerikalı konuklara 15 Temmuz darbe girişimi sırasında yaşananlar anlatıldı. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan toplantıda yaptığı konuşmada 15 Temmuz gecesi ve sonrası yaşananları konuklara şöyle anlattı:

Yoldaki bozuk satıhlar... Güncel gelişmeleri bakarak Türkiye’de neler oluyor diye sorabilirsiniz. Türkiye’de yaşanan bir milletin demokrasi yolculuğudur. Öyle bir yolculuktur ki Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunun 100. yılında vesayetlerden arınmış her açıdan güçlü bir ülke olmaya hazırlanmaktadır. Yoldaki bozuk satıhlar zaman zaman bizleri sarssa da birileri bizi menzile varmamızı engellemek istese de motive olduğumuz temel mesele budur. 2023’te ekonomik ve demokratik kazanımlarıyla yaşadığımız coğrafyanın hakkını verecek bir noktaya varabilmektir.

15 Temmuz dönüm noktası... Türkiye’yi yakından takip eden dostlar demokrasimizi hedef alan darbeler tarihini çok iyi bilirler. Ne yazık ki çeşitli vesayet odakları her 10 yılda bir milletimizin iradesini yok sayan girişimlerde bulunmuştur. Her darbe ülkemizin enerjisinden çalmış milletimize yıllar kaybettirmiştir. Ta ki 15 Temmuz’a kadar. 15 Temmuz darbe girişimi demokrasi tarihimiz için bir dönüm noktasıdır. 55 yıl önce kendi seçtiği başbakanın idam edilmesine engel olamayan bir millet 15 Temmuz’da mücadelesini bizzat tankların yürümesini engel olarak vermiştir. Bu gelişmenin tesadüf olmadığına inanıyorum.

Tankları bayrakla durdurdular Türkiye 2002’den bu yana milli iradeye hakim olma felsefesi ile yönetiliyor. Bu iktidarın milletten başka hiçbir dayanağı olmamıştır. Bütün yatırımını da milli iradeyi güçlendirmeye yönelik yapmıştır. Yani demokrasiyi ilmek ilmek örmüştür. 15 Temmuz bu yatırımın ne kadar değerli olduğunu hepimize bizzat göstermiştir. Gencecik kadınlar hiçbir silahı olmadan sadece bayraklarını alarak donanımlı tankları durdurmak üzere sokağa çıkmıştır.

Akılla izah edemezsiniz... Burada biraz durup düşünmenizi istiyorum. Parlamentoyu bombalayacak Cumhurbaşkanına suikast düzenleyecek kadar gözü dönmüş hainlerin karşısına sadece bayrağımızı kuşanarak çıkıyorsunuz. Ölümü göze alıp hayatınızı ülkenize siper ediyorsunuz. Milletimizin bu tavrını tek başına rasyonel akılla izah etmek asla mümkün değildir.

İnançlı ve kararlıydık... 15 Temmuz gecesi biz de Cumhurbaşkanımızla birlikte tepemize bombalar yağdırmak üzere bekleşen F16 ların arasından geçerek Marmaris’ten İstanbul’a gittik. Yolculuğumuz boyunca gözlerimizden okunan tek şey yürüdüğümüz yolun değerine olan inancımız ve kararlılığımızdı. Her ne yaşayacaksak milletimizle birlikte yaşayacaktık. O gece tarihe bir demokrasi hareketi olarak geçeceğine inandığım demokrasi nöbetlerine karışarak İstanbul’a indik.

Milli irade mayası tuttu Bütün acılarımıza rağmen 15 Temmuz’a karşı en büyük tesellimiz milli irade mayasının bu ülkede ne kadar sağlam şekilde tuttuğunu görmek olmuştur. Bu ülkede vesayet odaklarına yaşama alanız asla kalmamıştır. Vesayet odakları çeşitli güç merkezleri ile yaptıkları hain ittifaklarla ülkemizi adeta darbeye hazırlamışlardır. Son 3 yılda Türkiye’de yaşadığımız olaylara baktığımızda bu konuda sistemli bir gayret olduğunu hepiniz görürsünüz. Gezi olayları 17-25 Aralık hadiseleri bunun adımlarıdır. 15 Temmuz darbe girişimi itibariyla olayları geriye doğru sardığınızda birilerinin de darbeyi meşru gösterecek süreci ilmek ilmek ördüğünü görürsünüz.

Herkes biliyor FETÖ yaptı... Şunu kesin olarak biliyor ki 15 Temmuz darbe girişimi 50 yıldır ülkemizi maddi ve manevi birikimini sömüren Fethullahcı terör örgütü tarafından gerçekleştirilmişti. Hiçbir kuşku yok. Örgüt mensuplarının itirafları bunu göstermektedir. Yargı, emniyet ve askeri kurumlardaki FETÖ yapılanması bunu açık biçimde ortaya koymaktadır. Tüm dünyaya kendini barışıl hareket tanıtan örgüt, pek çok ülkede eğitim kurumları, sivil toplum kuruluşları gibi masum görünümler altında teşkilatlanmıştır.

Şeffaflıktan uzak sinsi yapı Şeffaflıktan uzak bu sinsi yapı kendi ülkesinin gerçeklerini çarpıtarak uluslar arası kamuoyunu yanlış bilgilendiriyor. Tüm insanı değerleri hunharca kullanmaktarı. Verdiği zararın boyutları sınırlarımızı aşmıştır. Türkiye şimdi bunlara karşı büyük bir mücadele yürütmektedir. İlişki ağı son derece karmaşık bu yapının temizliği kolay olmayacaktır. Bu noktada hukuk dairesinde devletimizin titiz çalışmaları sürmektedir. Burada hepimizin en büyük arzusu bu sürecin en adil ve hızlı biçimde yürütülmesidir.

Hayal kırıklığına uğradık Sizlerle 15 temmuz sürecinde yaşadığımız büyük bir hayal kırıklığını paylaşmak istiyorum. 100’lerce insanımızı kaybettiğimiz bir olayda ne yazık ki bazı dostlarımız sessiz kalmışlardır. Böyle zamanlarda düşmanlarınızın ne yaptığından dostlarınızın ne yaptığı önem kazanır. Dost bildiğimiz bazı ülkeler bu açık darbe girişimini kınamak da dahi çekimser kalmışlardır. Türkiye’ye her fırsatta demokrasi karnesi veren kurum ve kuruluşlar milletimizin kararlı mücadelesini görmezden gelmişlerdir.

ABD’de olsaydı ne yapardınız? Kim kazanırsa bekleyişi içinde yarım ağızlı kınamalar yapmış ve hatta darbenin kurgu olduğunu söyleyecek kadar ileri gitmişlerdir. Lütfen bir empati yapın. Benzer bir hadise birleşik devletlerde yaşansa Broklyn köprüsü tanklarla kapatılsa ABD devleti ne yapardı? Ya da Capital binası bombalansaydı sorumluların tespiti için nasıl bir seferberlik başlatılırdı. Ankara ve İstanbul’da yaşananlar bunlardır. Önemli devlet kurumlarının bombalanması film sahnelerinden alınmış görüntüler değildi. Bombalamalar yağdırılması gerçeğin ta kendisidir.

Türkiye’ye davet... Türkiye zor günlerden geçerek parlak bir geleceğe doğru yol almaktadır. İnanıyorum ki milletimizin ve devletimizin kararlılığı ile bu zor zamanları atlatacak ve hedeflerimize ulaşacağız inşallah. Sizleri bizzat gelişmeleri Türkiye’de gelip görmeye davet ediyorum. 14 yıldır bir milletin kendine adadığı demokrasi yolculuğunu farklı kaynaklardan dinlemenizi isterim.

TİKAD’a teşekkür... Türkiye iş kadınları derneği TİKAD’a başkan ve üyelerine çok teşekkür ediyorum. Rumi’nin bir sözü ile konuşmamı bitirmek istiyorum. Mevlana hazretleri ‘aynı dili konuşanlar değil aynı duyguyu paylaşanlar anlaşabilir’ diyor. Bizler de herkes için demokrasi istediğimiz savaşların bittiği bir dünya umudunda birleşelim. Denizlerin, çocuk ölümlerini değil, insanlığın parlak geleceğini hatırlattığı bir ufuk olması dileğiyle buluşalım.

Bakan Kaya: Türk kadını destek oldu

Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Betül Sayan Kaya da Türk kadınının darbe girişiminde oynadığı önemli role dikkati çekerek, vatansever Türk kadınlarının ülkesine ve milletine sonuna kadar destek olduğunun altını çizdi. TİKAD Başkanı Nilüfer Bulut da darbe gecesi Türk milletinin demokrasi adına dünyaya kendini gösterdiğini ifade ederek, Türkiye’nin koyduğu hedeflerden taviz vermeden yoluna devam ettiğini vurguladı.