Gazete Vatan Logo

'Baykal'ı arar olduk'

STK'lardan CHP'li heyete soğuk duş

CHP Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu, "Yaratılan algının aksine, CHP barışın karşısında duramaz. Böyle bir şey olursa, biz kendimizi inkar etmiş oluruz. Öteden beri savunduğumuz, Kürt meselesinde çatışmanın bitmesi ve silahların bırakılmasıdır' dedi.

CHP Genel Başkanları Sezgin Tanrıkulu ve Gürsel Tekin, İstanbul'daki bir çok hemşehri derneği federasyonunu bünyesinde toplayan Anadolu Konfederasyonu'nun bir otelde düzenlediği kahvaltılı toplantıda, sivil toplum kuruluşlarının (STK) temsilcileriyle biraraya geldi.

Toplantıda söz alan STK temsilcileri, CHP'nin çözüm süreci karşı durduğu eleştirisinde bulundu.

Van Gölü Dernekler Federasyonu adına konuşan Yusuf Tuncil, CHP'nin çözüm sürecine destek vermesi gerektiğini belirtti. Siirt ve Batman Federasyonları adına söz alan Hikmet Sırma, 'Keşke Sezgin Tanrıkulu, her zaman Diyarbakır Baro Başkanı kalsaydı, orada söylediklerini savunsaydı. CHP hiç bir zaman birey endeksli olmadı. CHP muhalefat olmak için muhalefet yapıyor. Salı günkü grup toplantılarındaki sert üslup, halkta sıkıntılara neden oluyor' değerlendirmesinde bulundu.

Muhalefetin, icraatlarıyla iktidara alternatif olduğunu göstermesi gerektiğini ifade eden Adıyamanlılar Vakfı Başkanı Ömer Özkartal, barış sürecine katkı vermesi gereken ilk partinin CHP olması gerektiğini söyledi.

Doğu ve Güneydoğu Dernekleri Platformu Başkanı Abdulhakim Baş da, devletin 1938'a kadar Doğu ve Anadolu Bölgeleri'nde çok acılar çektirdiğini ifade ederek, 'O dönemde iktidarda sadece CHP vardı. CHP'nin bu politikası ile yüzleşmesi gerekiyor. Ancak bugünkü CHP bunun yerine geçmişe sahip çıkıyor. Kemal Kılıcdaroğlu CHP'nin başına geldiğinde umutlandık. CHP'de bazı değişiklikler olacağına inandık. Çözüm süreci Kürtler için büyük bir fırsattır. CHP'nin bu dönemde barış sürecini desteklemesi gerekirken, maalesef bu rolü AKP'ye kaptırdı. CHP ya sürece destek olacak, destek olmazsa alternatif bir yol geliştirmesi lazım. CHP'nin sürecin dışında kalmaması gerekir' diye konuştu.

Barışa Evet Silaha Hayır Platformu temsilcisi Maksut Konyar, STK'ların ülkelerin sorunlarına duyarsız kalmaması gerektiğini kaydetti. Çözüm süreciyle Türkiye'de ölümler yaşanmadığına dikkati çeken Konyan, 'CHP'deki değişmden çok umutlanmıştık. Anti demokratik uygulamalar maalesef canlar yakmaya devam ediyor. CHP'ye baktığımızda şu anki tablo çok kötü. Birgul Ayman, Emine Tarhan, Süheyl Batum'ın sözlerini dinlediğimizde hayretler içinde kalıyorum. CHP sosyal demokrat partiyim diyor ama bunun tam aksine ulusalcı politikalar uyguluyor. CHP, yazar Ahmet Altan kadar iktidara yön verici politikalar geliştiremedi. İktidar Partisi çözüm sürecinde büyük risk aldı. Türkiye'nin en büyük sorununa neşter vurdu' ifadelerini kullandı.

CHP'de üslup sıkıntısı bulunduğunu belirten Malatya Dernekler Temsilcisi Yılmaz Durmuş, CHP Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu'nun üslubunun eski Genel Başkan Deniz Baykal'ı arattığını, CHP'nin barış sürecine katkı yapması gertiğini söyledi.

-"CHP'nin eksikleri var"

STK temsilcilerinden sonra söz alan CHP Genel Başkan Yardımcısı Gürsel Tekin, CHP'ye yönelik eleştiriler karşısında dehşete düştüğünü belirterek, "Bizi eleştirirken doğrusu AKP'yi övmeniz beni çok şaşırtı' dedi.

Tekin, CHP'nin tüm eksiklerine rağmen, çözüm sürecinin karşısında olmadığını söyledi.

Türkiye'de ilk kez Kürt sorununu programına alan partinin CHP olduğunu ifade eden Tekin, şunları kaydetti:

'Eksiğimiz olabilir ama iktidar partisinin sayfasında Kürt kelimesi ile ilgili bir kelime bulamazsınız. Sürecin en sıkıntılı dönemde Sayın Genel Başkanımız, Başbakanı ziyaret etti. 'Ana muhalefet olarak katkı vermek isteriz' dedi. Başbakan o toplantıda 'Bu iş BDP ile olmaz. İnsanların dinine dil uzattı. Zerdüşt' dedi. Başbakanın kullandığı ağır laflara bir bakın. CHP'nin eksikleri var ama ceberrut bir iktidarla karşı karşıyayız. Barışı kim istemez? Barışın önündeki yasal engellerin kaldırılması için bütün kanun teklifleri vererek, tarladaki mayınları kaldıralım diyoruz. CHP olarak 8 tane farklı rapor hazırlamışız. Erdal İnönü DGM'de yargılandı. Altan Öymen Kürt raporu hazırlandığı için andıçlandı. En ağır bedelleri ödemiş bir partiyiz.'

Tekin, İstanbul'da yaşayan Kürtler'in AK Parti'yi desteklediğini ileri sürerek, 'AKP'nin varlık sebebi İstanbul'da Kürtler'dir. 100 seçmenin 90'ı AKP'ye oy veriyor. İstanbul Belediyesi'nde ne kadar Kürt'ün sürgün edildiğini biliyor musunuz? Beyoğlu'nda 5 bin Kürt sürgün edildi. Kimsenin sesi çıkmadı. Nurettin Sözen döneminde İstanbul Belediyesi'nde binlerce Kürt, Alevi çalışıyordu. Biz barışın önüne asla engel olmayız. Bütün seçimler öncesi Kürtler'in oylarını almak için şirinlikler yapılır. Ne engel var, KCK'da belediye başkanlarını bırakmıyorsunuz? Milletvekilleri tutuklu. Siyasi Partiler Yasasının değişmesi ve yüzde on barajının düşmesinin önündeki engel CHP'mi? Sürecin önündeki tek engel iktidar partisidir. Sürecin daha hızlı işlemesi için hangi kanunu getirsin, biz ona 'evet' diyeceğiz. Bugüne kadar 19 yasa teklifi vermişiz' ifadelerini kullandı.

-'Dersim arşivlerinin açılmasını istedik'

CHP Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu da, yaptıkları tüm olumlu çalışmalara rağmen arkadaşlarının negatif bir söyleminin seçmeni olumsuz etkilediğine dikkate çekerek, son 15- 20 yılda CHP'ye yönelik oluşan olumsuz havayı değiştirme noktasında büyük çaba harcadıklarını, ancak bunu değiştirmenin kolay olmadığını söyledi.

CHP'nin çözüm sürecine engel bir parti olmadığını kaydeden Tanrıkulu, sözlerini şöyle sürdürdü:

'Başbakan kendisine destek istiyor. Barış sürecine destek istemiyor.' Hiç bir şey söylemeyin. Bana güvenin' diyor. Bunun dışında bize bir şey söylemiyor. Aynı sorunun yaşandığı dünyadaki tüm ülkeleri gezdim. Türkiye gibi demokrasisi eksik işleyen başka bir ülke yok. Bilgi akışı hiç yok. Hükümetten biri bize bilgi verir. O olmadı devletten biri, MİT'ten biri bize bilgi verir ama bize bilgi akışı yok. Gazete demeçleri üzerinde politika üretmeye çalışıyoruz. Yaratılan algının aksine CHP barışın karşısında duramaz. Böyle bir şey olursa biz kendimizi inkar etmiş oluruz. Öteden beri savunduğumuz Kürt meselesinde çatışmanın bitmesi ve silahların bırakılmasıdır. Örgütlenme özgürlügü tam olsun. Kürtler kendi kimlikleri ile örgütlensin. Kendi siyasi partileri olsun. Bunun için seçim barajının yüzde 3'e indirilmesi noktasında yasa tasarısı verdik.'

Tanrıkulu, Oslo sürecinin bütün tutanaklarının okunduğu belirterek, sürecin Başbakan Erdoğan tarafından elde edilen seçim başarısından dolayı bozulduğunu iddiasında bulundu.

Diyarbakır Cezaevi'nin kanunla müze yapılmasını önerdikleri, ancak herhangi bir sonuç elde edemediklerini belirten Tanrıkulu, 'Geçen hafta önerge verdik. Dersim arşivlerinin açılmasını istedik. Bunun için yasa tasarısı verdik. Genelkurmay Başkanlığı ve Başbakanlıktaki belgeler yok. Devletin elindeki bütün belgelerin Mecliste toplanmısını istedik. Sonuçları ne ise Meclis gereğini yapsın dedik. Fakat atılan bir adım yok. Geçmişteki acıları ve travmaları hatırlatan şahısların tüm Türkiye'den kaldırılması için komisyon kurulması teklifi verdik. Bu değil midir cumhuriyetle yüzleşmek? Koruculuğun kaldırılmasını istedik. Kürt sorununun çözülmesi noktasında atılması gereken demokratikleşme adımları bunlar. Diyarbakır Barosu Başkanı iken Başbakana verdiğimiz hangi talep varsa, CHP'nin programına ve seçim bildirgesine girdi' ifadelerini kullandı.

Haberin Devamı