19 Mayıs 1919’un gerçek anlamı

Haberin Devamı

Geçenlerde “Tarihçilerin Kutbu” saygıdeğer Profesör Halil İnalcık hocamız, beni bir yemekte ağırlamak nezaketini göstermiş ve birkaç saat boyunca bir fikir ve bilgi ziyafeti vermişti.

Tarihe, Profesör Gadamer gibi metinleri yorumlayarak (hermeneutic metoduyla) yaklaşmayı bilen hocamız, Osmanlı İmparatorluğu’nun yıkılışı ve Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşuyla ilgili çok önemli bir özetleme yaptı.

İmparatorluğun başının iyice derde girdiği ve batış tehlikesinin ortaya çıktığı dönemde, kurtuluş çareleri arayan üç ana grup ve üç ana fikirden söz etti.

Hocamıza göre o dönemde Sultan Vahidettin, İngilizler tarafından “Hilafete ihtiyacımız var. Sizin tacınızı ve tahtınızı güvence altına alacağız” sözleriyle ikna edilmiş ve tahtını kaybetmeyeceğine inandırılmıştı.

İkinci grup ve tez İttihat-Terakki kadrolarının öne sürdüğü hem padişahlık ve hilafet kurumunu koruyan hem de imparatorluğu oluşturan ve o dönemde “anasır” diye anılan bütün halkları bir arada tutmaya çalışan bir modele dayanıyordu. Yani imparatorluğun devamı yönünde çaba göstermek istiyorlardı.

Üçüncü görüş ise Mustafa Kemal ve arkadaşlarına aitti. Mustafa Kemal, imparatorluğu oluşturan değişik halkların birbiri ardına bağımsızlıklarını ilan ederek kendi “ulus-devlet”lerini kurduğu gerçeğinden hareketle, bizim de kendimize bir ulus-devlet oluşturmaktan başka bir çaremiz kalmadığı görüşündeydi.

Bugün geriye doğru baktığımız zaman en gerçekçi çözümü Mustafa Kemal’in bulduğu görülüyor.

Çünkü padişah kandırılıyordu,

İttihat-Terakki gerçeklerle bağdaşmayan hayallerle uğraşıyordu.

Mustafa Kemal ise duruma büyük bir gerçekçilikle bakabilmiş ve imparatorlukların yerini ulus-devletlerin aldığı bir ortamda, “zamanın ruhu”nu okuyabilmiş bir zekâydı.

19 Mayıs’ta Samsun’a çıkma ve Anadolu’ya geçerek direniş hareketlerini bir çatı altında toplama gayretinin altında yatan çözümleme buydu.

Ve dikkat edilirse bu büyük kurtuluş mücadelesine, Türklerle birlikte Çerkezler’in, Kürtler’in, Lazlar’ın, Aleviler’in, Sünniler’in katılmasına, ortak bir cephe oluşturlmasına çok dikkat etmişti.

***


Bugün “zamanın ruhu” farklı. Ulus-devlet kavramına bakış da değişti ama kelime olarak kökünü Yunan mitolojisinde tanrılarla insanlar arasında iletişim kuran Hermes’ten alan hermenotik yaklaşım, tarihi, yaşandığı dönemin zihniyeti, koşulları ve değer yargıları üzerinden yorumlamamızı gerekli kılıyor.

Halil hocamızın yaptığı değerli analiz de buna iyi bir örnek.

Bu düşünceler ışığında 19 Mayıs bayramınız kutlu olsun.

DİĞER YENİ YAZILAR