Kader Senfonisi

Haberin Devamı

Stavanger’de bugün 12 Eylül 1980’i hatırladım. Güney Fransa kıyılarındaydık. François Mitterrand henüz Henüz cumhurbaşkanı olmamıştı. Akdeniz Diyaloğu adlı bir toplantı düzenlemişler ve Akdeniz’e kıyısı olan ülkelerden aydınları, siyasetçileri, kültür adamlarını, filozofları burada buluşturmuşlardı.

Daha sora kültür ve milli eğitim bakanlığı yapacak olan Jack Lang, bu toplantının da bütün yükünü çekiyordu.

Türkiye’den Yaşar Kemal, Mümtaz Soysal, Çetin Altan, Aziz Nesin katılıyorlardı toplantıya, bir de kulunuz.

Marsilya Belediyesi’nin bahçesinde kemancı Ivry Gitlis’le birlikte küçük bir konser vermiştik.

Toplantılar boyunca Türkiye’den katılan herkesin boynu büküktü.

Bu darbeyle bir şeylerin kırıldığının, yerine konulamayacak değerleri yitirdiğimizin farkındaydık.

Bu iç burukluğu en çok Marsilya-Paris uçağında kendini gösterdi.

Uçak kalktıktan sonra bir araya toplanıp ne yapacağımızı konuştuk.

Aziz Nesin, Paris’te oğlunun yanında bir süre kalmak istiyordu.

Yaşar Kemal’le ben Stockholm’e gidecektik.

Herkeste, biraz bekleyip işlerin nasıl gelişeceğini görme ihtiyacı vardı.

Çünkü Beethoven’in Kader Senfonisi’ni de çalsalar, ihtilalci generallerin ne yapacağı belli olmazdı.

Yalnız Mümtaz Soysal Kıbrıs’ta görevli olduğunu, bu yüzden Türkiye’ye döneceğini, zaten bu işin beklemekle halledilemeyeceğini, bu darbenin en az on yılımızı alacağını söylüyordu.

Dediği gibi de oldu.

12 Eylül’ün etkileri on yıldan uzun sürdü.

Bugün hâlâ acısını çektiğimiz değerler yitimi, toplumun kamplaşması, tek düşman olarak gördükleri sola karşı dincileri destekleme yanlışı o dönemde başladı.

Aradan bunca yıl geçti

ve biz hâlâ 12 Eylül’ün yaralarını saramadık.

Gençlik politikadan uzaklaştırıldı, sendikalar dağıtıldı, kapatılan partiler bir türlü normal dengesine kavuşamadı.

Bütün bunlara karşılık “Beş bin kişi öldürülmüştü. Ordu el koymasaydı ne olacaktı?” denebilir. Makul bir sorudur bu.

Ama ordu geldikten sonra sadece sokak terörüyle uğraşmadı.

Kendi kafalarına göre toplumu yeniden yaratmaya çalıştılar.

İşte sonuç ortada.

Bir daha yaşamayalım böyle günleri.

DİĞER YENİ YAZILAR