Geçen hafta Orta Çağ’a gidip geldim

Haberin Devamı

İlginç bir geziydi.

Orta Çağ şehirlerinin taş surlarından, ağaçsız, bitkisiz dar sokaklarından sonra İstanbul’a dönmek insanda şaşırtıcı bir etki yaratıyor.

İtalya’nın Toscana bölgesindeki Siena kentinin kitap fuarında Türkiye, onur konuğu olarak ağırlanıyordu.

Açılışı benimle yapmak inceliğini gösterdiler. Paolo Cesaretti Mutluluk üzerine bir söyleşi yaptı, daha sonra bir İtalyan piyanist, başta filmin müziği olmak üzere bizim parçaları sundu izleyicilere.

Günlerimiz kültürle, kitapla, müzikle; lezzetli Toscana yemeklerini ve yıllanmış şaraplarını tatmakla geçti.

Bölgede yaptığımız gezide çok şaşırtıcı Orta Çağ kentleri gördük.

Floransa’da Michelangelo’nun David (Davut) heykelini ve o muhteşem katedrali görmek, müzik gruplarını dinlemek başlı başına bir ziyafetti zaten.

İtalya, dini amaçlar uğruna sanatın her dalında yücelmenin, incelmenin, şaheserler yaratmanın bir örneği.

Müzik deseniz burada, heykel, resim, mimari deseniz üstüne yok; edebiyat, şiir hakeza!

Okuma yazmanın bu kadar yaygın olmadığı bir inançlar çağında, büyük kitleleri dini resimlerle etkilemişler. Her kilise tavanı, her katedral, her müze, her köşe başı, dini hikâyeleri tasvir eden başyapıtlarla dolu.

Katedrallerde ilahi söylen sıradan insanların oluşturdukları koroya, profesyonel kurumlarda bile rastlamak zor.

Leonardo Da Vinci, Rafael, Giotto, Michelangelo gibi dâhilerin yapıtları, zaten doğası güzel olan bu ülkeyi bir sanat cennetine çevirmiş.

***


Bir de dil!

Öyle bir dile sahipler ki; ne söylerlerse söylesinler; dünyada hayranlık uyandırıyor.

Mesela Ferrari! Kulağa müzik gibi gelen bu otomobil markası Enzo Ferrari adlı adamın eseri.

Ferrari de demirci demek.

Acaba isim Enzo Ferrari yerine, Ezel Demirci olsaydı, dünyada aynı etkiyi yapar mıydı?

Ya da Giuseppe Verdi!

Verdi yeşil demek olduğuna göre, bestecinin adı Cüneyt Yeşil olsa, insanlar bunu telaffuz ederken bu kadar heyecanlanırlar mıydı?

Armani, Gucci, Dolce & Gabbana, Ferre, Versace, Fellini, Antonioni, De Sica gibi isimlerin yarattığı heyecan biraz da dil uyumundan gelmiyor mu? (Dikkat edilirse biraz diyorum, yoksa başarının tümünü dile yüklemek anlamsız.)

***


Ama ne garip!

Aynı ülkede futbol şiddetinde insanlar ölüyor, lumpenler birbirleriyle top için birbirine giriyor.

Nasıl oluyor da bu kadar muazzam bir kültür birikimi, insanları eğitmeye yetmiyor?

Her doğumda dünya kültürü sıfırlandığı ve en başa dönüldüğü için mi acaba?

Cevabı zor sorular bunlar.

DİĞER YENİ YAZILAR