İki yazar

İstanbul’da havaalanına geldim; bir de ne göreyim; karşımda Cengiz Aytmatov oturmuyor mu!

Haberin Devamı

İstanbul’da havaalanına geldim; bir de ne göreyim; karşımda Cengiz Aytmatov oturmuyor mu!

Yanında torunu Eldar. Elinden tutup gezdirdiği bebek Eldar, kocaman bir delikanlı olmuş.

Hasretle sarıldık. Bir saat kadar konuşabildik, sonra Brüksel uçağına binip gitti.

Konya’da bir toplantıya gelmiş, geri dönüyormuş.

Aytmatov yıllardan beri Kırgızistan’ın Brüksel’deki Büyükelçisi.

Yeni bir roman bitirmiş. Adı: “Dağlar Devrilirken”.

Ne güzel bir roman ismi.

Kırgızistan’da modernleşme ile geleneğin çatışmasını anlatıyormuş.

Rusça aslından Türkçeye çevrilmekte olduğunu söyledi. Umarım yakın zamanda okuyabiliriz.

Cengiz Aga ile Issık Göl Forumu’nda buluşmamızın üzerinden 21 yıl geçmiş.

Dile kolay; 21 koca yıl.

70’inci yaş gününü Beyti lokantasında birlikte kutlamıştık. Şimdi 79 yaşında.

“Aman” dedim, “Cengiz Aga, gelecek yıl buyur gel; 80’inci yaşını yine burada kutlayalım.”

“Oluptur!” dedi.

***

İkinci yazar Louis de Bernières.

Hani “Yüzbaşı Corelli’nin Mandolini” ve “Kanatsız Kuşlar” kitaplarının ilginç yazarı.

Değerli dostum Özdem Sanberk Londra’da sefirken Bernières ile tanışmış, hatta ona Türkiye araştırmalarında yardımcı olmuş.

Geçen akşam evinde bizi buluşturdu.

Bernières önceden Mutluluk kitabını okumuş ve Özdem Sanberk’e benimle buluşmak istediğini bildirmiş.

Böylece onu tanıma fırsatım oldu.

Çok ama çok ilginç bir kişi.

Adından dolayı St. Barthélemy katliamı sonucunda İngiltere’ye kaçan Fransız Huguenot’lardan olduğunu tahmin etmiştim.

Tahminim doğru çıktı.

Biraz Türkiye’den, Çanakkale Savaşı’ndan ve biraz Yunanistan’dan, Kefalonya’dan konuştuk. Baktım ki bu bölgeler üzerine inanılmaz bir bilgisi var.

Bu bilgi zaten Kanatsız Kuşlar kitabında iyice kendini gösteriyor. Ben Çanakkale Savaşı’nı böyle anlatan yazar görmedim desem yeridir.

Biliyorsunuz “Yüzbaşı Corelli’nin Mandolini” kitabı öylesine tutuldu ki Kefalonya Adası’nda turizm patlaması yaşandı. Birçok dünya zengini bu roman üzerine gidip orada ev aldı.

Hollywood da roman üzerine Nicholas Cage ile Penelope Cruz’un oynadığı bir film yaptı.

Ama yazar filmi beğenmediğini söylüyor.

Bir ara söz Garcia Lorca’ya ve onun Ignacio Sanches Mejias’a Ağıt adlı şiirine geldi; bunun üzerine Özdem Sanberk kütüphanesinden koskoca bir Lorca cildi getirip Bernières’e verdi.

“Şimdi kitaptan takip et!” dedi ve başladı şiirin İspanyolca aslını okumaya.

Hiç hata yapmadan dakikalarca okudu.

Lorca’yı İspanyolca aslından ezberleyen bir büyükelçi düşünebiliyor musunuz?

Özdem Sanberk o iddiasız, sakin ve sevecen görünüşünün altında müthiş bir insan.

Bernières hayret etti, ben gurur duydum.

Sumru Hanım’ın güzel yemekleriyle taçlanan gecenin sonuna doğru Bernières’e gelecek yaz Türkiye’ye gelip gelmeyeceğini sordum.

“Yazın turnem var!” demesin mi!
“Ne turnesi?” dedim.
“Ben” dedi, “aynı zamanda müzisyenim. Bir grubum var, İngiltere’de turne yapıp konserler veriyoruz.”

Ağzım açık kaldı.

Yazıyı bitirmeden, meraklılarına bu yetenekli romancının son kitabının adını vereyim.

Gelecek yıl yayınlanacak olan roman “Partizan’ın Kızı” adını taşıyor ve Londra’da yaşayan bir Sırp kızın anlatılarına dayanıyor.

DİĞER YENİ YAZILAR