Gazete Vatan Logo
Magazin Zamanında çok seks yaptım

Zamanında çok seks yaptım

Serdar Ortaç, bazı kadınları 'sekse davetiye' çıkaran elbise giymekle suçladı

Gece aleminde 'sekse davetiye' denilen bir giysi türü var. Kadın önce bacaklarını yağlar, göğüs kısmına yaldızlar serpiştirir ve kalça kısmını tamamen ortaya çıkaran dar bir etek giyer. O etek o kadar dardır ki, tuvalete gittiğinde bile zor aşağı iner. Bu eteğin üstüne de poponun çatalını gösteren sırtı açık bir bluz giyer. İşte sekse davetiye budur. Hangi erkek, sevdiği kadının böyle giyinmesini ister.

Zamanında çok seks yaptım ama artık öyle değil

"Nefes" adlı 11’inci albümünü geçtiğimiz hafta çıkaran Serdar Ortaç, 38 yaşına girdiğini ve hayatında pek çok şeyin değiştiğini açıkladı. Ünlü şarkıcı, en büyük değişimi ise seks ve aşk konusunda yaşadığını söyledi: "Seksi uzay çağına taşımanın anlamı yok. Yaptın, bitti! Onu da yaşadım, zevkini aldım. Ben zamanında çok seks yaptım. Şimdi artık öyle değil. Çok canım istediğinde yapıyorum. Yani ben diyorum ki, önce işim, albüm ve başarım..."

n Geçmiş olsun. Gut hastalığı teşhisi konulmuş size, doğru mu?

- Kesin bir tanı yok. Bir süredir ayaklarım çok ağrıyordu. Geçenlerde yataktan kalktım, düştüm. Ayaklarım uyuşmuştu. Doktora gittim, "Gut olabilir" dediler ama kesin sonuç tahlillerden sonra ortaya çıkacak. Kronik yorgunluk da olabilir, bilmiyorum. İyi düşünmeye çalışıyorum. İnşallah kötü bir şey yoktur, inşallah beyinle ilgili bir şey değildir. Artık 38 yaşındayım, genç değilim. Ruhsal olarak yaş kendini belli etmese de fiziksel olarak belli etmeye başladı. Bunlar olacak. Allah çaresiz hastalık vermesin.

n İnşallah tahliller iyi çıkar. Şimdi güzel şeyler konuşalım... 11’inci albümünüz "Nefes" geçtiğimiz hafta çıktı. Şansı bol olsun diyelim. Çünkü müzik piyasasının durumu ortada...

- Bu insanlara nefes aldıracak bir albüm. Bana göre piyasadaki tıkanıklığı ve kilidi de açacak. Çok sağlam şarkılar var.

n Albüm kartonetinde "Nefes almasın içimde, uzak olmasın tenimden" diye bir not var. Açalım mı biraz bu notu?

- Bir kadın tıpkı bir kene gibi tenime yapışsın, benimle yaşasın ama ben onu hiç hissetmeyeyim diyorum. Yani birlikte olduğum kadın beni sıkmamalı, boğmamalı... Gittiğini, geldiğini hiç hissetmemeliyim. Ben böyle aşk seviyorum.

n Böyle aşk mı, ilişki mi olur?

- Hem de öyle güzel olur ki! Partnerini daraltmayacaksın. Ben bu albümde özlediğim aşkı anlattım biraz. Mesela iki haftadır kız arkadaşım olmaya aday biri var. Bana sürekli "Aşkım seni çok özledim" türünde mesajlar atıyordu. Ben de ona "Bak tatlım, ben böyle şeylere gelemiyorum. Böyle giderse ilişkimiz başlamadan bitecek. Lütfen rahatlayalım. Birbirimize bu kadar mesaj atmayalım" dedim. Çünkü daralıyorum. Her erkek daralır bu durum karşısında.

n Kaçan kovalanır durumu...

- Öyle... O mesaj atarsa olmaz ki. O bir kaçsa, ben kovalayacağım. Onun beni kovalamasıyla olmaz bu gönül işleri. Bu doğanın kanununa aykırı. Kızlarımız biraz saygıyı hak etmeli, duruşlarını bilmeli. Şu an genç kuşakta bir duruş yok. Ben bir kadına anneme saygı duyduğum gibi saygı duymalıyım ki, onunla evleneyim. Dolayısıyla genç kızların biraz duruş çalışması gerek. Mendilini düşüren kız duruşu gibi yani... "Bir kadın, bir genç kız nasıl durmalı?" diye düşünmeliler. Annelerine sorarak mı, babalarına sorarak mı bunu yaparlar bilmiyorum ama mutlaka yapmalılar. İşte o zaman sağlıklı ilişkileri olacaktır.

n Erkeklerin duruşunu da konuşalım Serdar Bey. Mendilini atan kızın peşinden giden erkeğin duruşu da yok artık.

- O da doğru...

n Ama siz son birkaç yıldır değiştiniz...

- Yani mendili atan kadının peşinden koşan adam gibi mi oldum? Evet, olgunlaştım, büyüdüm ve bu halimi çok seviyorum.

YENİ NESİL KIZLAR AŞIRI RAHAT VE DOYUMSUZ

n Bu olgunlaşmayla birlikte aşka bakışınız da değişmiş.

- Değişti tabii. Aşka çok takılmamak gerek. Biterse biter, başlarsa başlar. Evli olursun o başka. Yuvan için, çocukların için bir mücadele verirsin. Ama flört ederken ya da bir ilişki yaşarken bu kadar kendini paralamak, heba etmek anlamsız. Kızlar ne yazık ki, aşkı çok büyütüyor. Aşk oldu mu peşinden sürüklenip gidiyor. Ben o durumu hiç sevmiyorum. Televizyon ve diziler genç kızlarımızın aklını başından aldı. Her şeyi görüyor, izliyor, takip ediyor ve izlediklerini yapmak isteyince de iş çığırından çıkıyor. Aşırı rahat ve doyumsuz oluyorlar.

n Bu arada cansız mankenle çektirdiğiniz fotoğraflar pek bir erotik!

- Bu Nihat Odabaşı’nın fikridir. Çekim sırasında bana "Neysen, özel yaşamında nasılsan, o şekilde davran. Bu cansız mankeni bir kadın gibi hayal et, nasıl dokunuyorsan, ne şekilde davranıyorsan ona öyle davran" dedi, ben de o şekilde davrandım.

n Resimlerde elleriniz sürekli popo ve göğüslerde...

- O an içimden o gelmiş demek ki. Ama şefkatli kareler de var Sema’cığım. O kadar da maganda, maço değiliz yani. Aslında ben çok şefkatli bir erkeğimdir. Sevecen, ilgili, sahiplenen... Ama peşinden koştuğum kadına öyleyim. Bir gün mutlaka böyle bir kadın çıkacak karşıma, biliyorum. Üstüme düşmezlerse şahane olacak, ama olmuyor işte. Yoksa ben de evlenmek istiyorum.

n Mustafa Sandal yakında baba olacak mesela...

- Onu çok kıskandım. Geçen gün bir resim gördüm. Eşinin sırtına masaj yapıyordu. Çok güzel bir kareydi. Çok duygulandım. 1994 yılında Mustafa, "O Kız Beni Görmeli" şarkısını okuyordu, ben de "Karabiberim"i. Şimdi o baba oluyor. Onun adına inanılmaz mutlu oldum. Özeniyorum tabii ki baba olmaya ama endişelerim de var. Çocuğum olursa bu yolda yavaşlar mıyım diye düşünüyorum. Çünkü yapacak çok işim var. Bunun gibi 5-10 tane daha albüm çıkarmak istiyorum. Çocuğum olursa işi falan düşünmem.

n "Nefes" şarkınızda diyorsunuz ki, "Acını görüp, ona gülüşüne esir olayım..." Anlaşılan siz güçlü kadın arzuluyorsunuz...

- Aynen öyle. Kadın dediğin dimdik, güçlü olmalı. Kadın dediğin acısına gülüp, onunla dalga geçebilmeli, adamdan ayrıldığı için derbeder olmamalı. Benim karşıma hep öyle kadınlar çıktı. Ben biraz tuhaf bir adamım aslına bakarsanız. Şimdi bana "Üç tane arkadaşın mı mutlu olsun, yoksa kız arkadaşınız mı? Birini seçin" desen, arkadaşlarımın mutlu olmasını isterim. Çünkü arkadaşlarım mutlu olunca daha çok mutlu olurum...

n Hakikaten acayipsiniz...

- Öyleyim, zorum... Bir ilişkim olmayacaksa da olmasın. Kendimi açık artırmaya çıkarmadım.

n Bana aşkı tarif eder misiniz?

- Aşk, ürkeklerin, yalnız kalmaktan korkanların, biriyle bir şey paylaşmak isteyenlerin acil ihtiyacıdır. Kadın ya da adam paylaşıma muhtaç. Ayakta durabilmek, sırt sırta dayanarak yürümek istiyor. Neden? Çünkü hayatı tek başına kaldıramıyor. Benim dostlarım, ekibim var. Onlara aşığım. Tek başıma da ayakta duruyorum.

n Peki kadın ne ifade ediyor sizin için?

- Ruhi beslenme... O ruhi beslenmeyi de almayıvereyim, çünkü şarkı sözü yazarken onu da aradan çıkarıyorum. Geriye bir tek seks kalıyor. Seksi de uzay çağına taşımanın anlamı yok. Yaptın, bitti! Onu da yaşadım, zevkini aldım. Ben zamanında çok seks yaptım. Şimdi artık öyle değil. Çok canım istediğinde yapıyorum. Yani ben diyorum ki, önce işim, albüm, başarım... Birinin beni takdir etmesiyle, "Güzel bir iş yaptın" demesiyle besleniyorum. Seks için de ne düşünüyorum biliyor musunuz; çok sevdiğim, ’kadınım’ dediğim biriyle yapmak isterim, o kadar.

n İlginç...

- Bana, "Yaşlılığını, yalnızlığı düşün" diyorlar. Yalnız kalmam ben. Dostlarım var, kardeşimin çocuğu var. İleride evlat edinebilirim. Tabii ki bir hayat arkadaşım olsa, çocuğum olsa güzel olur ama olmuyorsa da olmaz. Zorlamam. Ben bu meslekte her türlü tatmini yaşıyorum. Bu da bana yetiyor. Aradığım aşkı, "Darmadağın" adlı şarkımda anlatıyorum. Onu okuyun, ne demek istediğimi anlarsınız. Bugüne kadar yaşadığım hiçbir aşk beni darmadağın etmemiştir. Biraz darmadağın olmak istiyorum sanırım.

HÜRRİYET

Haberin Devamı