"Gündüz müttefik gece düşman" eğitimi!

Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök'ün hafta başı Genelkurmay Karargâhı'nda bir tören vesilesiyle yaptığı konuşmada verdiği ipuçları "stratejik konsept" oluşturma açısından dünya çapında merak uyandıracak nitelikte

Haberin Devamı

Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök'ün hafta başı Genelkurmay Karargâhı'nda bir tören vesilesiyle yaptığı konuşmada verdiği ipuçları "stratejik konsept" oluşturma açısından dünya çapında merak uyandıracak nitelikte.

Orgeneral Özkök, Türk Silahlı Kuvvetlerindeki (TSK) "değişim"den neyi kastettiğini (çok özetle) şöyle ortaya koyuyor:

Biz bu değişimle; teknolojik gelişmenin ve tehdit ortamındaki farklılaşmanın askeri düşünce sistemi ve harp silah ve araçları üzerindeki etkisini sorguluyoruz. Bu bağlamda, bilgi üstünlüğünü nasıl sağlayacağımızı, silahlı kuvvetlerimizin harekât yeteneğini en ekonomik tarzda nasıl artırabileceğimizi, müştereklik kültürümüzü nasıl geliştirebileceğimizi ve günümüz koşullarında karar verme döngüsünün hızını daha nasıl artırabileceğimizi araştırıyoruz."

Statejik anlamda -bence- buradaki en önemli unsur, karar verme döngüsünün hızını artırma meselesi.

Modern ordular bunu önce iletişimi hızlandırarak sağlamak istedi, operasyonlar uydulardan izlendi karargâhlar emir verdi. ("Askeri uydu ve AWACS'lar neden asla kimseye yetmiyor"a cevap!)

Ne yapsanız yetmez, doyma noktası yok!

İş öyle bir noktaya geliyor ki, binlerce "Peki şimdi ne yapalım" sorusuna cevap yetişmiyor. Çünkü modern savaş şehirlerde, sivil halkın içinde, kimin dost kimin düşman olduğunun üniformalardan belli olmadığı ortamda yaşanıyor.

O zaman nedir?

En küçük birime kadar, hangi durumda ne yapacağı öğretilecek.

Bunu vücutlara yaptırmak klasik eğitimin temeliydi, "Yat" diyeceksin herkes refleksle yatacak.

El bombası talimi yaptıracaksın, asker "elimde patlar mı" diye korkmayacak.

Artık bunlar yetmiyor; düşünce sistematiğini tek bir müşterek frekansa ayarlayarak refleks haline getirmek gerekiyor.

Şehir ortamında en birincil hedef, güvenlik, tuzağa düşmemek.

Amerikan Ordusu'nun şu anda eğitimde en çok üzerinde durarak işlediği konu, "Dost gibi görünen adam sizi tuzağa sürüklüyor olmasın? Nasıl anlarsın!" eğitimi.

Herkesi Afganistan'a ve Irak'a götüremedikleri için (ve acemiler olup durduğundan) bu dersi "Playstation" da oynanan oyunların askeri uyarlamalarıyla yapıyorlar.

"Kime güveneceksin" oyununda dostu düşmanı ayırma egzersizleri var; kazanmak için ateş etmekten çok konuşmaları akılda tutmak ve "kim, ne zaman, ne dedi, sonra da ne yaptı" kontrolünü elden bırakmamak gerekiyor.

Bu "tecrübeyi" gerçek "sahada" Türk askeri kadar kanı ve canı karşılığı kazanıp en üst seviyeye getirmiş bir başka asker yok.

Güneydoğu'daki düşük yoğunluklu savaşta en önemli unsur buydu.

Bölgede komutanlardan dinlemiştik, "Vakit geceyarısı, şuradan şuraya intikal ediyoruz. Pusu kurmuşlar. Çatışma çıktı. Vurduk. Sabahın ilk ışıklarıyla birlikte kimlik tespiti için cesetlere bakıyoruz. Adamın yüzünü çevirdik. Baktık ki daha dün öğlen beraber yemek yediğimiz, her gün beraber gülüp şakalaştığımız bizim muhtar!"

"Gündüz müttefik gece düşman" ortamında karar verme yeteneği en gelişmiş ordunun, kendi sistemini daha da hızlandırmayı planladığını açıklaması stratejik anlamda çok esaslı bir iddiadır.

***

Diyeceksiniz ki bizim ordunun bu özelliğinin dünya farkında mı?

Belki şu bilgi biraz yardımcı olur:

Türk Silahlı Kuvvetleri 16 bin yabancı ülke personelini, çeşitli konularda, eğitti.

Şu anda yurt dışında 13 general/amiral, 578 subay, 253 astsubay, 22 işçi, 62 uzman er ve 674 er görev yapıyor.

Güneydoğu'da yapılan operasyonların videolarının benzerlerini sanal ortamda yaratarak eğitim yapabilmek için Amerikan Ordusu, Güney Kaliforniya Üniversitesi'ndeki, "Institute of Creative Technology (Yaratıcı Teknoloji Enstitüsü)" hesabına 45 milyon dolar yatırdı.

(meraklısına adres: www.ict.usc.edu).

İnsanın içinden "Bizde hazırı var" demek geliyor!

DİĞER YENİ YAZILAR