Gazete Vatan Logo

Türkiye Çin'i geride bıraktı

SolidWorks, dünyanın ilk Türkçe 3D CAD yazılımı ile geleceğin Türk mühendislerini yetiştiriyor.

Makine sanayisi ve bilgisayar teknolojilerinin son sürat geliştiği günümüzde tasarım, işçilik, üretim ve hatta eğitim bile geleneksel sınırların dışına çıkarak yüzde 100 etkin bir hale geliyor. Bu verimliliği sağlayan girdi ise projelerin kağıt üzerindeki haliyle en son ürün arasındaki bağı mükemmel bir şekilde kuran mühendislik yazılımları. Dünyanın önde gelen 3D CAD yazılımcılarından SolidWorks, makineden medikale kadar birçok alanda sadece en ideal yazılımı sunmuyor, geleceğin Türk mühendislerini dünyanın ilk Türkçe mühendislik yazılımıyla eğitiyor.

SolidWoks, EMEA (Avrupa, Ortadoğu ve Afrika) bölgesinde Avrupa dışında sadece İstanbul’da bürosu bulunan, Türkiye piyasasına son derece önem veren bir şirket. Binlerce ürünün tasarlanmasına ve üretilmesinde rol oynayan SolidWorks’ün faaliyetlerini ve yürüttükleri projeleri şirketin Türkiye ve Yunanistan Bölge Satış Yöneticisi Murat Tüzüm ve EMEA Ülke Sorumlusu Marco Gazzetto ile konuştuk.

M.G: SolidWorks 3D CAD yazılımlarında uzmanlaşmış bir şirket. 1993 yılında 3-4 kişinin ortaklığıyla kuruldu. SolidWorks’ün kurulduğu yıllarda, karmaşık yazılımları kullanabilmek için bir o kadar karmaşık ve maliyetli donanımlar kullanmak gerekiyordu. Amacımız, bu işi basitleştirmekti. Tasarım tabanlı yazılım ve donanımların maliyeti 25-30 bin doları bulurken, bir bu miktarı 10 bin doların altına çekmeye çalışıyorduk. 1996 yılında ilk ürünümüzü piyasay sunduk ve bir sonraki yıl, Fransız Dassault Systemes tarafından SW’ün yüzde 100’ü satın alındı.

Dassault Systemes bugün içinde bulunduğumuz kalıp tasarımları yazılımı piyasasında en büyük şirket konumunda. 1997’de, henüz adı bile bilinmeyen, tek bir ürünü olan SW’ü 300 milyon dolar gibi çok büyük bir para ödeyerek satın aldılar.

Dassault Systemes’ın riskli görünen bir yatırım yapmaya ne teşvik etti?

M.G: SW’ün sunduğu diğer şirketlerin sahip olduğundan farklı, yenilikçi bir teknolojiydi ve Dassult Systemes’a yeni bir piyasaya girme imkanı verdi. Şu an ticari ve eğitimsel amaçlı SW yazılımlarını kullanan 1.8 milyon müşterimiz bulunuyor. Bu rakamın 2012 sonu veya 2013 başında, iki milyona ulaşmasını bekliyoruz.

Piyasada etkin olmanızı sağlayan ilk hamle ne oldu?

M.G: SW’ün sunduğu en büyük özellik, ürünlerinin kullanım kolaylığı. 23 yıldır bu piyasanın içindeyim ve sadece üç gün eğitim alarak işbaşı yapan teknisyenleri sadece kendi şirketimizde gördüm. Eğitim amaçlı yazılımlarımızı bir milyondan fazla kişinin kullandığını düşünürseniz, çok yüksek sayıda mühendis ve teknisyen, bizim sağladığımız eğitimi alarak bu piyasaya giriyor.

Bugün müşterilerinize sunduğunu ana ürünler nedir?

M.G: Kısaca söylemek gerekirse, bugün sunduğumuz en önemli şey ‘çözüm.’ 2000’li yıllarında öncesinde, simülasyon çözümleri sunmaya başladık. 2005-2006 döneminde veri mühendislik çözümü yazılımı EPDM solution’ı sunduk. Üç yıl önce ise projelerizin içeriğini tasarlayabileceğiniz ve ayrıntılı bir şekilde dökümünü alabileceğiniz 3Dvia Composer yazılımını geliştirdik. 2012’in sonuna kadar sunacağımız iki yeni ürünle yenilikler getirmeye devam edeceğiz.

Yeni ürünler hakkında kısa bir bilgi verebilir misiniz?

M.G: Birkaç hafta içinde plastik kalıpların üretilmesinde kullanılacak bir simülasyon yazılımı tanıtacağız. Bu yazılım, tasarlanacak kalıbın veya plastik parçanın en mükemmel geometriye sahip olması için kullanılacak. Ayrıca, plastik materyal kalıba enjekte edildiği zaman ürünün ne kadar üretilebilir olacağı gibi sonuçlar, dolayısıyla çözümler sunacak.

Plastik mühendisliğine odaklanmış olmanızın sebepleri nedir?

M.G: Uzay sanayisinden, makineye ve savunma sanayisine kadar binlerce müşterimiz var. Plastiğin her yerde olduğunu görmek için etrafınıza bakmanız yeterli. Doğal olarak piyadaki tüm şirketler plastik kullanımının optimize edilmesini talep ediyor. Plastiğin, üretilecek olan kalıba enjekte edildiği zaman ortaya ne çıktığını üretimden önce görebilmek, sanayi adına çok kritik bir faktör. Bir şirket 10-15 plastik parçadan oluşan bir donanım üretiyorsa ve montaj esnasında bu parçaların birkaçında sorun çıkarsa, hatayı telafi etmek çok büyük bir maliyet gerektiriyor. Bu yüzden üretimden önce parçaların üretim süresinden geometrilerinin kusursuzluğuna kadar birçok faktörü denetlemeniz gerek. Dahası, bu süreci milyonlarca plastik parça için yapmanız gerekiyor.

SolidWorks olarak, üretimdeki bu süreci ve maliteti azaltmak için çözümler sunduk. Bu hizmet, SolidWorks’ün genel karakteristiklerinden biri olduğu gibi başarısının en büyük sebeplerinden de biri. Bu yıl, 20’inci ürünümüzü sunuyor olacağız. Her yıl, piyasanın taleplerini karşılayacak yeni ürün ve fonksiyonlar sunmaya devam edeceğiz.

Türkiye’deki sanayi yazılımları piyasasını nasıl görüyorsunuz? Sizin bu piyasada edinmek istediğiniz yer neresi?

M.T: Türkiye, SolidWorks için çok büyük bir başarı hikayesi. Son beş yılda elde ettiğimiz büyüme oranı, aynı dönemde Çin’de yaşadığımız büyüme oranından yüksek. Bunun ana sebeplerinden biri, Türkiye’de imalat sanayisindeki şirketlerin büyük kısmının KOBİ olması. SolidWorks olarak KOBİ’lerin ihtiyacının karşılığını tam olarak sunuyoruz. CAD yazılımlarının geçmişine baktığımızda, bir 2D basit teknolojilerin, bir de 3D gelişmiş teknolojilerin var olduğunu görürüz. Bu iki teknoloji arasında çok büyük bir fark olduğunu gördük. 3D yazılımlar üst düzey mühendislik gerektirirken, 2D yazılımlar istenilen çözümü sağlayamıyordu. SolidWorks olarak, 3D yazılım mühendisliği ve 2D seviyesindeki düşük maliyeti bir araya getirdik. Kısaca küçük ve orta büyüklükteki işletmelerin ihtiyacı olan çözümü karşılarına koyduk. Türkiye, SolidWorks olarak en çok satış yaptığımız lisans açısından yedinci ülke konumunda.

Önemli bir not olarak düşmek istediğim bir bilgi, imalat sanayisinde son 10 yılda Batı’dan Doğu’ya yaşanan kaymanın, şirket rakamlarımızı da yansımış olması. Geçmişte daha çok Batı ülkelerinde lisans satışı yaparken, artık tasarım departmanları ve üretim birimleri Doğu ülkelerine kaymaya başladı. Türkiye, doğal bir köprü olması sayesinde, hem Batı’nın profesyonelliğinden, hem de Doğu’nun duygusallığını harmanlayarak üstün bir kalite elde edebiliyoruz. Bugün Batı’nın kalitesi ve Doğu’nun esnekliğinin buluştuğu yer Türkiye ve SolidWorks olarak her iki taraftan da iş alabiliyoruz.

EMEA (Avrupa, Ortadoğu ve Afrika) ülkelerini karşılaştırırsanız, Türkiye için nasıl bir yorum yapabilirsiniz?

M.G: Türkiye bu bölgede öncü ülke konumunda. Bu bölgedeki birçok ülkeye kıyasla İstanbul’da bir büromuz var ve bu Türkiye’nin bizim için ne kadar önemli olduğunu gösteren bir durum. Sahip olduğumuz iş hacmi ve yatırımlar, faaliyetlerimizi Türkiye’den idare etmeyi gerektiyor.

Türkiye’deki üniversite ve kurumlarla olan ilişkileriniz ne boyutta?

M.T: Türkiye’de makine sanayi ve medikal donanımların üretilmesinde oldukça kapsamlı bir alanımız var. Ayrıca, kalıp sektöründe yazılımlarımız çok yaygın olarak kullanılıyor. Ticari alanın dışında eğitim alanına da çok fazla eğiliyoruz. Türkiye’de 50’den fazla üniversitede SolidWorks yazılımları müfredata girmiş durumda. 80’in üzerinde üniversitede ise atölyelerde kullanılan lisanslı yazılımlarımız kullanılıyor. Ayrıca, 100’ün üzerinde meslek lisesinde lisanslı SW yazılımlarımız var. Böylece her gün binlerce lise öğrencisi yazılımlarımız sayesinde eğitim görüyor.

SolidWorks’ü ayrı kılan kritik faktörlerden biri, Türkiye’de Türkçe olarak sunulan tek 3D CAD yazılımını sunmamız. Bir lise öğrencisini önüne Türkçe yazılım koyabilmemiz, öğrencinin verimliliğini önemli ölçüde artırdığı gibi öğrenme süresini de kısaltıyor. Ürünümüzü sadece kullanım kolaylığı özelliğiyle sunmadık ve Türkçeleştirerek bu piyasaya verdiğimiz önemi ortaya koyduk.

SolidWorks’ün eğitim alanındaki katkısını en son olarak Yıldız Teknük Üniversitesi’nin yürüttüğü Ae2 Projesi’yle gördük. Üniversitelerle ilişkiniz ve kısa dönemdeki projeleriniz hakkında bilgi verebilir misiniz?

M.T: Bir açıdan bakıldığında, üniversitelere bizim için çok önemli çünkü yazılımlarımızın kullanıldığı, böylece potansiyel müşterilerimizin yetiştiği yerler. Diğer açıdan bakıldığında ise üniversiteler Ar-Ge projelerinin doğduğu ve Üniversite Sanayi İşbirliği de bu projelerin hayata geçtiği önemli kurumları temsil ediyor. Biz de bu sebeplerden üniversitelerin Ar-Ge projelerine destek vermek istiyoruz. YTÜ’nün bize dünyanın en hafif güneş enerjili arabalarından birini üretme projesiyle gelmesi bizi heyecanlandırdı. Aracın kalıbının SolidWorks yazılımı ile tasarlanacak olmasının yanı sıra, üretilecek aracın en pratik tasarımlı, en küçük ve hafif araç olarak en fazla mesafeyi kat etmesinin amaçlanması da ilgimizi çekti.

Ae2 Project’in yanı sıra, geçtiğimiz yıl İstanbul Teknik Üniversitesi’sin güneş teknesi projesine sponsor olduk. Ayrıca, uluslararası alanda robot olimpiyatları gibi yeni teknolojilerin denenmesi, üretilmesi ve imalat sanayisinde hayata geçirilmesinde yer alıyoruz. Bu projeler hem Türkiye’ye hem de dünyaya karşı sorumluluğumuz olduğu gibi ürünlerimizin de uç noktalarda kullanılmasını sağlıyor.

Otistik çocukların eğitimi için geliştirilmiş olan NAO Project adında oldukça başarılı bir robotun tasarımında SolidWorks kullanıldı. Bu proje ve medikal alandaki diğer girişimleriniz ne boyutta?

M.G: Dünyanın dört bir yanında binlerce üniversiteyle çalışmalarımız var. Geçtiğimiz ay Cezayir hükümetiyle yaptığımız anlaşmada, lise ve üniversitelere 55 bin 500 yazılım lisansı satmak için anlaştık. Bu da Cezayir’deki tüm okullarda SolidWorks eğitimi vermek demek. Eğitim piyasasına kendine özgü bir fayda eklediğimizi söyleyebilirim.

M.T: NAO, teknolojik tarafı SW tarafından geliştirilmiş bir proje. Bu projenin sosyal olarak da büyük bir anlamı var. Birincisi, dünya nüfusu hızla yaşlanıyor. Özellikle Avrupa’da bakıma muhtaç kişi sayısı artıyor. NAO, bu tür bir sosyal ihtiyaca karşılık veriyor. Bu robotun, uzmanlar tarafından beğenilen önemli bir özelliği var: Otizmli bir kişinin tedavisinde bir hareketi defalarca yapmak gerekebiliyor. İnsanlar aynı hareketi defalarca tekrarlayabilecek sabıra sahip değil ancak bir robot bu role bizim için geçebiliyor.

NAO projesinin yanı sıra, SW ile tasarlanan birçok suni uzuv mevcut. Örneğin, gerçek bir elin tüm fonksiyonlarını gösterebilen mekanik eller üretiliyor. Bu protezler beyin sinirlerine bağlı olarak çalışıyor. Maalesef henüz Türkiye’ye gelmiş değil. Üretim ve talep açısından bu piyasaların belli bir büyüklüğe ulaşmış olması gerekiyor. Ancak Ar-Ge alanında ülkemizde bu araştırmalar devam ediyor. Birçok medikal cihaz üreten şirketle çalışıyoruz ve suni uzuvlar ile yardımcı robotlar da geliştirilmekte olan projeler kapsamında.

Son birkaç ayda teknoloji dünyasında çok uç noktalarda bazı haberlere tanık olduk. Rusya’da insan beyninin nakledileceği robot vücutlarla, ABD Savunma Bakanlığı’nın özel Ar-Ge kurumu DARPA’da sayborg ordular kurulması gibi projeler. Sizde yakın gelecekte robot teknolojileri SW gibi gelişmiş yazılımların yardımıyla bu kadar ileri bir noktaya ulaşabilir mi?

M.G: Şahsen, 5-6 yıl içinde robot teknolojilerinde çok büyük ilerlemelere tanık olacağımıza inanıyorum. Son beş yılda yapılanların 10 katını önümüzdeki birkaç yılda görmemiz mümkün. Bu piyasada çok büyük bir talep var. Bu yüzden bahsedildiği türden projelerin gerçekleşebileceğine inanıyorum.

Uzay-havacılıktan otomotive, medikalden kalıp mühendisliğine kadar birçok alanda yazılım türkleri sunuyorsunuz. Türkiye’de en çok hangi yazılımlarınızın kullanılma potansiyeli bulunuyor?

M.T: Türkiye, makine sektöründe dünyanın önde gelen ülkelerinden biri. Biz de bu alandaki KOBİ’lerle güçlü bir ilişkiye sahibiz. Ayrıca medikal, yaşam bilimleri, kalıpçılık ve otomotiv sanayisinde yazılımlarımıza başvuruluyor.

Türkiye’deki yazılım piyasasında rekabetten bahsedebilir miyiz? Kendinizi ileride piyasada nasıl bir konumda görüyorsunuz?

M.T: Sektör artık çok olgunlaştı. Bu sebeple sunulan ürünler arasında çok fazla fark görmüyorsunuz. Bizim bakış açımızdan, farkı oluşturan, ürünün etrafındaki ekosistem. Yani; bir ürüne destek veren ekibin ne kadar güçlü olduğu, pazarda ürünü tanıyan ne kadar tüketici bulunduğu, ya da müşterilerimizin tedarik zincirinde yazılımların kullanımının ne kadar yaygın olduğu önemli. Sonuçta bir yazılım ne kadar yaygın kullanılırsa, entegresi de o kadar kolay oluyor. Sonuçta, 30 yılı aşkın bir tecrübesi olan piyasada ürünün teknik özelliklerinden çok, daha başka faktörler ön plana çıkıyor.

SolidWorks üniversitelerde yaygın olarak kullanılan bir yazılım olduğu gibi Türkiye piyasasında 10 yılı aşkın bir süredir yer alıyoruz. Oldukça güçlü bir ekosisteme sahibiz. Türkiye’de dört yetkili satıcımız ve bu satıcılarımızda çalışan 200 kişi var. Bu kişilerden bazıları satış yapıyor, bazıları teknik destek veriyor, bazıları yönetim ve operasyonla ilgili faaliyetlerle ilgileniyor. Böylece, bizi rekabette farklı kılan unsur, teknolojimiz etrafındaki ekosistem oluyor.

M.G: En önemli yatırımlarımızdan bir tanesi, ürünümüzü Türkçeleştirerek, yerelleştirmemiz oldu. SW, Türkçe sunulan en üst düzey ilk 3D mühendislik yazılımı. Son iki yılda tüm uygulamalarımızı, eğitim materyallerimizi Türkçeleştirmek için çok büyük bir çaba harcadık. Bu da Türkiye piyasasına ne kadar büyük önem verdiğimizi gösteriyor.

Türkiye’deki internet ve dijital tejknolojilerin kullanımı çok büyük bir hızla artıyor. Bu durumun size yansıması nedir?

M.G: Türkiye’de Facebook ve diğer birçok sosyal medya ağı ile blog sayfalarının, Avrupa ülkelerine oranla çok daha fazla kullanıcısı olduğunu gördüğümde şaşırmıştım. Bugün SolidWorks hakkında yazılar yayımlamış ve yayımlamakta olan çok sayıda blog var. Türkiye’deki internet kullanımının bize oldukça olumlu yansıdığını söyleyebilirim.

SW olarak gelişmekte olan ülkelere yaptığınız yatırımla, olgunlaşmış piyasalarda çalışmak arasında nasıl bir fark görüyorsunuz?

M.G: Görevim gereği Romanya, Bulgarista, Makedonya gibi Balkan ülkelerinin dahil olduğu coğrafyadan, İsrail ve Afrika ülkerinin bulunduğu coğrafyaya kadar birçok ülkeyi inceliyorum. Eğer Avrupa’ya bakarsanız, İtalya’nın Almanya’dan çok farklı olmadığını ve yazılım sektörünün İngiltere’den İslandinav ülkelerine kadar belli bir gelişmişlik seviyesine ulaştığını görürsünüz. Türkiye hakkında diyebileceğim şey,içinde bulunduğu bölgede en hızlı gelişem ülke olduğu. Balkan ülkeleri ilerlemek adına Avruğa ülkelerinden gelecek yardıma bağımlı. Türkiye gibi yatırımlar için gerekli finansal kaynaklara sahip değiller. Neredeyse tüm yardımı yüzde 100 Avrupa’dan almak zorundalar. 20 yıl önce yapılan özelleştirme ve bankalara daha bağımlı hale gelmeleri işleri daha da zorlaştırdı. 2008’deki ekonomik kriz işin tuzu biberi oldu. Ayrıca, eğitim ve mühendislik alanında da Balkan ülkelerine kıyasla türk üniversiteleri çok önde.

Türkiye kaç yılda yazılım alanında Avrupa’yı yakalayacaktır?

M.G: Sadece birkaç yıl yeterli olacak. Bugün Türkiye’deki işlem hacmimiz İtalya ile aynı. Para birimi nedeniyle mali tablolarda farklılık oluşsa da (Avrupa’da euro kullanıyoruz), işlem hacmi olarak rakamlar aynı.

M.T: Türkiye’de sıkıntısı yaşadığımız bir konu, kalifiye mühendis eksikliği. Eğitimli mühendisler var veya eğitimsiz elemanlar var ancak bunun arası yok. SolidWorks, nasıl üst düzey teknoloji ve düşük maliyeti bir araya getirerek sektörün her elemanı için ideal yazılımı üretiyorsa, nitelikli ara elaman boşluğunu doldurmak için sorumluluk projeleri düzenliyor. Bu projelerden en güncel olanı kapsamında, önümüzdeki altı ay içinde, beş farklı ilde, sekiz farklı eğitim sınıfında işsiz 84 mühendisi eğiterek işe yerleştireceğiz.

Bu projeyle hem ekosistemimizi güçlendireceğiz, hem sosyal sorumluluğumuzu yerine getireceğiz, hem de imalat sanayisinin nitelikli eleman açığını kapatmaya yardımcı olacağız. Projenin başarılı olması halinde, her yıl 250-300 kişiyi mühendislik dünyasına kazandırabiliriz. Şunu rahatlıkla söyleyebilirim ki, her yıl 500 kişinin eğitilmesini talep eden bir piyasa söz konusu. Her yıl Solidworks olarak iki bin yeni iş istasyonumuz hayata geçiyor ve bu da iki bin yeni eleman demek.

Haberin Devamı