Gazete Vatan Logo

Tuncel'den Mevlana'lı, Dostoyevski'li savunma!

Dink davası’nda Erhan Tuncel son savunmasını yaptı...

Tuncel, kendisini "ağırlaştırılmış tutuklu" diye tanıttı. Tuncel’in avukatı Erdoğan Soruklu, müvekkilenin "ısmarlama bir fail" olduğunu belirterek, "Olay bir Ergenekon olayıdır" dedi.

Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink’in öldürülmesine ilişkin davanın 25. duruşması devam ediyor. İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki duruşmaya tutuklu sanıklar Erhan Tuncel ile Yasin Hayal getirildi. Tutuksuz sanık Ersin Yolcu da duruşmaya katıldı.

TUNCEL’İN AVUKATI: OLAY BİR ERGENEKON OLAYIDIR

Kadriye Ceylan’ın müdahillik talebinin reddedildiği duruşmada, sanık avukatları savunma yapmaya başladı. Sanıklardan Erhan Tuncel’in avukatı Erdoğan Soruklu, müvekkili Tuncel’in "ısmarlama bir fail" olduğunu savundu. Soruklu, "Büyük Birlik Partisi (BBP) bağlantısı da ısmarlama bir bağlantıdır. Olay bir Ergenekon olayıdır. Ama bu sanıkların bir örgüt oluşturduğu fikri boş bir iddiadır. Müvekkilimin mensubu olduğu tek örgüt, Trabzon Emniyet Müdürlüğü’dür. Orada yardımcı istihbarat elemanı olarak çalışıyordu. Yasin Hayal ve Erhan Tuncel aynı noktada durmamaktadırlar. Yasin Hayal başka bir ilişkiler ağını temsil etmektedir" dedi.

ERHAN TUNCEL KENDİNİ "AĞIRLAŞTIRILMIŞ TUTUKLU" DİYE TANITTI

Daha sonra son savunmasını yapan sanık Erhan Tuncel, savunmasına kendisini "ağırlaştırılmış tutuklu" diye tanıtarak başladı. Daha sonra "Tüm inançlar yanlıştır" diye başlayan bir şiir ve Yazar Buket Aşçı’nın bir köşe yazısını da okuyan Tuncel, savunmasına Dostoyevski’nin "Bazen susarsın. Yenilmiş sanırlar seni, eksik ve yaramaz. Unutma, susan bilir ki konuştuğu zaman kimse kaldıramaz" ve Mevlana’nın "Önce Lafa Bakarım Laf mı Diye Sonra Adama Bakarım Adam mı Diye" sözleriyle devam etti.

Daha sonra savunmasının "Bir derin devlet ve bir cinayet masalı" başlıklı bölümünü okuyan Tuncel, "Evvel zaman içinde kalbur zaman içinde…" diye başlayarak cinayet sürecini anlattı. Tuncel’in savunması devam ediyor.

DİNK SORUŞTURMASI’NDA TİB KAYITLARINA TEDBİR KARARI

Hrant Dink cinayetine ilişkin İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nca yürütülen soruşturma kapsamında, olay yerine yakın bölgedeki 20 baz istasyonuna ait kayıtlar ve 91 telefon numarasına ait kayıtların silinememesi için tedbir kararı alındı. Savcılığın talebi üzerine karar veren özel yetkili mahkeme, ‘olay tarihinden 5 ay öncesi olan 19 Ağustos 2006 ve olay tarihinden bir ay sonrası olan 19 Şubat 2007 tarihine kadarki tüm kayıtların delil olacak şekilde silinmeyip TİB Başkanlığı tarafından muhafaza altına alınması’ yönünde tedbir kararı verdi.

İstanbul Cumhuriyet Savcılığı’nın talebi üzerine İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi hakimi tarafından verilen kararda, ’Hrant Dink’in öldürülmesi ile ilgili Cumhuriyet Başsavcılığınca yapılan soruşturma nedeniyle, TİB’de bulunan telefon kayıtlarının suç tarihinden itibaren 5 yıl geçmesi nedeniyle delillerin kaybolmaması için, müşteki vekilleri tarafından tedbir kararı verilmesinin talep edildiği’ belirtildi.

Bunun üzerine Mahkeme, "Turkcell’e ait 11 baz istasyonundan, Vodafone’a ait 4 baz istasyonundan ve Avea’ya ait 5 baz istasyonundan 18 Ocak 2007 ve 19 Ocak 2007 tarihleri arasında yapılan görüşmelere ilişkin tüm kayıtlar ile 91 telefon numarasının olay tarihinden 5 ay öncesi olan 19 Ağustos 2006 ve olay tarihinden bir ay sonrası olan 19 Şubat 2007 tarihine kadarki tüm kayıtların delil olacak şekilde silinmeyip TİB Başkanlığı tarafından Cumhuriyet Savcılığı istendiğinde gönderilmek üzere muhafaza altına alınması" yönünde tedbir kararı verdi.
Karar, Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı’na (TİB) tebliğ edildi.

HRANT’IN ARKADAŞLARI: BİZ BİTTİ DEMEDEN BU DAVA BİTMEYECEK

HRANT Dink’in öldürülmesine ilişkin karar çıkması beklenen 25’inci duruşma öncesi Beşiktaş’ta toplanan Hrant’ın Arkadaşları isimli grup, ‘Bu dava böyle bitmeyecek’, ‘Hrant için adalet için’, ‘Öldür diyenler yargılansın’ sloganları ile adliyeye kadar yürüdü. Aralarında Hrant Dink’in eşi Rakel Dink ile CHP İstanbul İl Başkanı Oğuz Kaan Salıcı, HAS Parti İstanbul İl Başkanı Mehmet Bekaroğlu, Yazar Eşber Yağmurdereli, sanatçılar Suavi ve Ferhat Tunç’un da bulunduğu topluluk ‘5 yıl oldu. Hrant’ı öldürtenleri hükümet, meclis ve yargı tam 5 yıldır koruyor’, 'Bu dava böyle bitmez’ yazılı dövizler de taşıdı.

Hrant’ın Arkadaşları adına hazırlanan basın bildirisini okuyan Garo Paylan, "Biz Hrant için içeride neye göre karar vereceklerini biliyoruz. Bu karar devletin kararıdır. Emniyetiyle, jandarmasıyla, istihbaratıyla, yargısıyla, medyasıyla, hükümetiyle, muhalefetiyle 5 yıl önce Hrant’ı aramızdan almaya karar vermiş olanlar, şimdi adalet saraylarında bir karar daha verecekler. 2-3 tetikçinin işi diyecekler. Karanlık dünyalarında gizlenmeye çalışacaklar. Bunu nasıl başarabilirler? Biz onları tanıyoruz. Bilmedikleri bir şey var. Biz ’Bitti’ demeden bu dava bitmeyecek.

İki gün sonra arkadaşımızı aramızdan almalarının 5’inci yılı dolacak. Tam 5 yıldır yüzlerine haykırdığımız gibi sözümüzü yenileyeceğiz. Katilsiniz. Ve akıttığınız kanımız ancak adaletle susacak. İki gün sonra 19 Ocak’ta Taksim’den Hrant’a doğru yürüyeceğiz. Saklandığınız yerlerden bir bir bulup çıkarana kadar sokaklarda olacağız. Hrant için, Hrant için" diye konuştu.

Açıklamanın ardından grup dava bitene kadar sürecek adalet nöbetine başladı. Dava nedeniyle polisin adliye ve çevresinde geniş güvenlik önlemi aldığı dikkat çekti.
Basın açıklamasına katılanlar arasında bulunan yazar Eşber Yağmurdereli, "Bu kararın sadece buraya gelenler için değil bütün toplum için önemi var. Çünkü toplumda en çok ihtiyacı duyulan şey adalettir. Hrant’ın ölümünün beşinci yılında 25’inci duruşmada toplum vicdanı, adalete ulaşmada tereddütlüdür. Gerçeklerin ortaya çıkması noktasında şüpheler vardır. O bakımdan bu dosyanın kapağı bugün kapatılabilir. Ama ileride mutlaka, demokrasi güçleri mesafe kat ettikçe bu dosyanın kapağı yeniden açılacak ve toplum vicdanı yeniden tatmin edilecektir" dedi.
HAS Parti İstanbul İl Başkanı Mehmet Bekaroğlu da şunları söyledi:

"Eğer bugün karar çıkarsa ’Bu olayın arkasındaki güçleri örtmeye yönelik bir karar olacaktır’ diye düşünüyorum. Yargıtay’a gidecek, usul hataları var, hiçbir şey aydınlanmadan karar verilecek. Bu kararı kabul etmeyeceğiz. Yani vicdan bu kararı kabul etmeyecek. 5 yıldan beri sistematik bir şekilde bu katlin, bu olayın perde arkası saklanıyor. Herkes bunun farkında. Burada sadece Hrant’ın katillerini aramıyoruz. Yıllardan beri bu ülkede cinayet işleyenleri, karanlığa boğanları, faili meçhulleri bütün bunların aydınlatılmasına örnek bir davadır. Bir taraftan karanlıkların aydınlatıldığını iddia eden bir hükümet var. Öbür tarafta planlanması, işlenmesi daha sonra örtülmesi, saklanması kendi hükümeti döneminde, muktedir oldukları dönemde yaşanan bir olay var. Bu olay sistematik bir şekilde örtülüyor. Hrant’ın olayını aydınlatmadan bir hükümetin vesayet sistemini ortadan kaldıracağı da mümkün değil."

Haberin Devamı