Gazete Vatan Logo

TSK hedef seçildi çünkü...

O komutan yine sert konuştu

Eski Deniz Harp Okulu Komutanı emekli Tuğamiral Türker Ertürk, "Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK), Atatürk ile birlikte Cumhuriyet’i kurucu unsur, Kurtuluş Savaşı ve sonrasındaki Türk devrimlerinin
arkasındaki güçtür" dedi.

Zonguldak’ın Ereğli ilçesi Rotary Kulübünce, Alemdar Müze Gemisi’nin oluşturulmasına katkılarından dolayı Türker’e Site Kulüp’te düzenlenen törenle
plaket verildi.

Ertürk, burada yaptığı konuşmada, TSK’nın içerisinde yeterince
algılanamayan saldırıların halen sürdüğünü iddia etti.

Saldırıların amacının, TSK’nın halkın gönlünde kurduğu inanırlık,
güvenirlik ve itibarını yok etmek ya da kabul edilebilir şekilde aşağıya çekmek
olduğunu savunan Ertürk, şöyle konuştu:

"TSK, Atatürk ile birlikte Cumhuriyet’i kurucu unsur, Kurtuluş Savaşı ve
sonrasındaki Türk devrimlerinin arkasındaki güçtür. Bu nedenle kuruluş
felsefesine sımsıkı bağlıdır. Çeşitli yöntemler kullanılmasına, bazı mevziler
elde edilmesine rağmen antiemperyalist yapısı, Türkiye Cumhuriyeti ve felsefesine
bağlılığı, kırmızı çizgilere sahibiyet konusundaki hassasiyeti, yer yer aşılmış
olsa bile kırmızı çizgiler nedeniyle Türk siyaseti üzerindeki kısmen etkinliği,
liyakatı esas alan subay yapısı ve mecburi askerlik sistemiyle sahip olduğu Türk
ulusuyla arasındaki organik bağ devam etmektedir. Bozulması için gayret
gösterilen bu yapı, Türkiye Cumhuriyeti’ni içine alan Büyük Ortadoğu Projesi için
de bu coğrafyada yapılması planlanan hedefler için de TSK bir engeldir, baş
ağrısıdır."

-DENİZ KUVETLERİNİN HEDEF SEÇİLMESİ-

TSK içinde Deniz Kuvvetlerinin bozulmasının birinci hedef seçildiğini
savunan Ertürk, şöyle devam etti:

"Gerek kuvvet yapısı, gerekse personel eğitimi olarak Deniz
Kuvvetlerinin geldiği en üst seviye, her türlü soruna ve olaya ulusal yaklaşım
gösteren ele avuca sığmaz subay kadrosu, dış odaklar tarafından birinci hedef
seçilmesinde etkendir. Yine göreceli olarak sayıca azlığı, Silahlı Kuvvetler
içinde Kara Kuvvetlerinin sayıca ve yönetimsel olarak dominant durumda bulunması,
her ülke silahlı kuvvetleri arasında olabilecek çekişmeler nedeniyle Deniz
Kuvvetleri üzerinde gelişecek ilk saldırıların, yeterince karşı reaksiyon
doğurmayacağı değerlendirmesi nedenleriyle Deniz Kuvvetleri bir numaralı hedef
olmuştur."

-İSTİFA GEREKÇESİ-

Deniz Harp Okulu Komutanlığı görevine başladığı 11 Ağustos 2008’de
kendisini bir savaşın içerisinde bulduğunu ifade eden Türker, şunları kaydetti:
"Karadeniz Bölge Komutanlığı görevinde bulunduğum iki yıl, bu savaşın
dışında ve dost bir ortamda kalmıştım. Artık hedef bölgede çalışıyordum. Yoğun
olarak onursuz insanların başvuru yöntemi olan imzasız, yalan ve karalama içeren
ihbar mektupları gönderiliyordu. Ne yazık ki içeriden de gizli bilgi dışarıya
sızdırılıyordu. Kuvvetli direncime rağmen komutanlarım bu imzasız mektuplara
işlem yapıyor, araştırılmasını istiyordu. Bu konuda araştırma yapıldığı
kulağınıza gelirse kuruma güveniniz kalır mı? Ama bunların amaçları, başta ben
olmak üzere öğrencilerimi dönüştürmek istiyorlardı. Hedeflerine
ulaşamadıklarından, saldırılarını daha da arttırıp, yoğunlaştırdılar. Saldırılar
dolayısıyla isabet almıştım. Kısmen sorumlu olduğum bu asimetrik psikolojik
savaşta, şu andaki durumum itibarıyla ’muzaffer’ olmamıştık. İşte bu nedenlerle
çok sevdiğim mesleğimden ayrılmaya karar verdim. Geride kalan silah arkadaşlarım
ve komutanlarıma şans diliyorum. Onların başarısı, ülkemizin başarısı
olacaktır."

Türker, şahsı ve mezunu olmaktan onur, gurur duyduğu Deniz Harp Okulu ve
öğrencilerine yönelik medya yoluyla yapılan karalama saldırılarına karşı hukuksal
mücadele başlattığını sözlerine ekledi.

Haberin Devamı