Yedi kocalı Hürmüz!

Hani var ya... Dilin kemiği olmadığı için o yana da bu yana da döner. Demek ki "mantık" dediğimiz "beyin olayının" kemiği de yokmuş ki, her sezon sonu olduğu gibi bu kez de "o yana bu yana" dönmeye başladı

Haberin Devamı

Hani var ya... Dilin kemiği olmadığı için o yana da bu yana da döner. Demek ki "mantık" dediğimiz "beyin olayının" kemiği de yokmuş ki, her sezon sonu olduğu gibi bu kez de "o yana bu yana" dönmeye başladı.

Örneğin; Cordoba, G.Saray'a maçı resmen satmıştı. Çok sevdiğim ve dürüst olduğuna inandığım (ekseriyet F.Bahçeli idi) yakın bir çevrede anlatıldı... Maç haftası Cordoba, vatandaşı G.Saray kalecisi Mondragon'la yemekte buluşmuş, "cezip bir çek" karşılığında anlaşmışlardı. Ama "karşı mantık" hemen karşı çıkıyordu: "Cordoba maçı satmışta ne yapmış? İki topa boş çıkmış, bir de gol olmayan penaltı yapmış. Kolombiyalı bu tür hataları ilk defa mı yaptı? Madem maçı sattı, Necati'nin sağ alt köşye giden topunu, müthiş bir refleksle neden çıkardı? Kalesine 3-5 metre mesafede teke tek kaldığı Hakan'ın ayağından topu müthiş bir ustalıkla niçin aldı?"

Ateşin ortasına düşen Malatya'nın saygı değer başkanı Hikmet Tanrıverdi. inanmış olacak ki rakipleri G.Antep'e 2 milyon dolar prim gönderildiği haberlerine esip gürlüyordu. İyi ama sevgili başkan şöyle de düşünemez miydi? Düşme sınırına inmiş hangi kulüpten "Ha" deyince 2 milyon dolar çıkardı? Zaten o para olsa bu duruma düşerler miydi? Antep primini mi yoksa kendini mi düşünecek?

Akıllara durgunluk
Öyle şeyler anlatılıyor ki, akıllara durgunluk verir. Şeytan yere ayak bassa, senaryoların böylesinde "lades" olurdu.

Mesela; Sivasspor Başkanı Mecnun Odyakmaz, F.Bahçe kongre üyesiydi. Sivas'tan güle oynaya aldığı 6 puanı düşün, F.Bahçe şampiyonluktan çoktan kopmuş olacaktı. Ama işin bir de öbür yanı var; Mecnun Odyakmaz'ı bilen biliyordu. Takımdan birisinin ihanet ettiğine inansa, oyardı,
oyar! Bu yaratılışta bir insan, sorumluluğunu sırtlandığı kulübünü satar mı?

Belge var mı?
Mantık bir o yana bir bu yana vurup tozu dumana katarken, spordan sorumlu Devlet Bakanı Mehmet Ali Şahin de "Elinde belge olan varsa çıksın ortaya" demez mi? Bu çıkış da biz Selim Eldis'i anımsattı. Yolsuzluktan yargılanan ünlü müteahhit suçladığı şahitlerden birisi "Elinde belge var mı?" deyince o meşhur sözü sallamıştı: "Rüşvetin belgesi mi olur p......?"

Sevgili bakanım, kapalı kapıların arkasında yapılan anlaşmaların belgesi mi olur? Futbolda ileri ülkeler bu işlerde "kanaati" geçerli görüyor, suçun işlendiğine kanaat oluşmuşsa cezalandırıyor, ya da suçsuz buluyorlardı. Bizde de böyle olsa, örneğin Cordoba'nın maç görüntüleri, Sergen'in son dakikalarda hücuma çıkan arkadaşlarına topu atmayıp, geri dönmesini gösteren fotoğraflar, Rizeli Ünal'ın Denizli'ye attığı golde Rizeli bir futbolcunun "eyvah" dercesine başını elleri arasına aldığını gösteren görüntüler araştırma komisyonunun önüne bırakılırdı. Kanaat ya oluşur, ya da oluşmazdı.

Hani Bakanım, "Belge, belge" diyor ya... Belgeler bulunsa, ortaya çıkartılsa ne olacak? Bu işin danıştayı, sayıştayı var. Hatta "düşeni çıkartalım" diye burnunu bilmediği işe sokan siyasetçisi bile var.

Futbolumuz sözüm ona "Özerk" ama "Yedi kocalı Hürmüz" gibi mübarek...

İşte bu yüzden de kemiği olmayan mantık, bir o yana bir bu yana dönecekti, böyle gelmiş, galiba böyle de gidecekti.

DİĞER YENİ YAZILAR