Bir kaç isim, bir kaç resim!

Hani "menfaat-bol" oynayanlar kullanır ya; "Giden ağam, gelen paşam!.." Futbol federasyonu seçiminde "gelen" elbette "PAŞAM" di... Çünkü önüne konan "taşları" birbir kaldırmış, başkanlık yolunu açmayı başarmıştı

Haberin Devamı

Hani "menfaat-bol" oynayanlar kullanır ya; "Giden ağam, gelen paşam!.." Futbol federasyonu seçiminde "gelen" elbette "PAŞAM" di... Çünkü önüne konan "taşları" birbir kaldırmış, başkanlık yolunu açmayı başarmıştı.

Ama ellerini vicdanlan üzerine koyanlar için "giden" de "ağam" değil "PAŞAM" di.. Hem de öyle "paşa..paşa.." gibisinden değil, "paşa gibi PAŞAM"dı.

Futbol federasyonu başkanlığını "çok erken" bırakan Levent Bıçakcı'yı yeni tanımıyorduk.. "Yakın bir dostluğumuz" olmasa da, geçmişin derinliklerine "kayalıklara tutunan çam" gibi kök salmış "tanışıklığımız da" hep "SAĞLAM duran bir insan" olarak görülmüştü.. Hiç bir zaman "sözü" bir yana "poposu" diğer yana kayan "insan" olmamıştı! Yıllar öncesinden bünyesine katıldığı Futbol Federasyonu camiasında "iyi bir hukukçu" olduğunu göstermesinin dşında, ayaklan üzerinde de hep dik durmayı başarmıştı.. Kimbilir, ani bir operasyonla, hiç beklenmedik şekilde "Futbol Federasyonu Başkanhğı"na getirilmesinde de "hayat okulunda" aldığı "üstün not" rol oynamıştı. Ama açıkçası, giderken ortaya koyduğu "tavırla" böylesine "sağlam bir kişilik" olabileceğini beklemiyorduk... Eğer "seçime siyaset kanşü"
inancı doğruysa, seçimin sonucu konusunda pek emin olamayan "siyaset" çevresinden gelen "seçim ertelensin" teklifine Levent Bıcakcı'nın taa Fizan'dan duyulacak ses tonuyla "evet" diye bağırması gerekirdi.. Çünkü bu "erteleme karan" onun "başkanlık döneminin uzatılması" anlamını taşıyordu.. O içine girilen "kaos" belki dönem sonuna kadar "başkanlığını da" sağlardı.
Ama şu lanet olunası "menfaat dünyasında" kolay kolay rastlanamayacak bir "adamlık örneği" sergileyen Levent Bıçakçı bütün baskılara rağmen seçimi yapürdı.. "Seçim zamanında yapılacak" kararına attığı imza kendi başkanlığının bittiği anlamındaydı ama, o imzanın yanma açtığı paragrafa, ancak "adam gibi adam" olanların adlan yazılacaktı..

Ve bir de Doğan...
Peki o seçimlerde adı ve sözü çok geçenlerden "bazılarının isimleri" nereye yazılacaktı?.. Örneğin Hasan Doğan'ın adı nereye yazılmalıydı? Sözüyle-özü sanki "vals" yapan, futbolun içinde bu çok çabuk uzayan vatandaş, keşke seçim sonrası hiç konuşmasaydı... Seçim kampanyasını, Başbakarim "aile fotoğrafı" içinde göstererek başlatmasına rağmen, hiçbir listede yer almayacağını söylemesi, kelebek gibi ucan sözleri ile ağır kalan gövdesinin uyuşmazlığmdandı. Vals yaparken taraflardan biri "uyumsuz" olursa, işte böyle "dansözlüğün karışık bir versiyonu" ortaya çıkardı!.. Herşeye rağmen dahil olduğu liste kaybedince sessiz sedasız ortadan çekilse, hiç olmazsa içinde 1,5 yıl görev yaptığı federasyondaki "düzgün adam" görüntüsü ile hatırlanırdı.. Fakat böyle yapmadı. AKP'nin içinden Melih Gökçek'le, Trabzon Başkanı Nuri Albayrak'ı "seçimi Ulusoy'a kazandıran hainler" anlamında suçladı.. Yani bu "hainler!" Başbakanımızın "aile fotoğrafı" içinde görülen zat'ı, alilerinin bulunduğu listeye oy verselerdi, Ulusoy kazanamayacaktı.. Pekii kendisine sormazlar mı?.. O "fotoğraftan" sağladığı güçle "gözleri kapalı Ulusoy'a oy atacak" bazılarına baskı yapıp saf değiştirtmeseydi.. Başka bir örneği ile kendi firmasına iş yapan Malatyaspor Başkanı Hikmet Tannverdi, menfaat hesapları yapmayıp, her konuda çok güvendiği Haluk Ulusoy'a oy atsaydı ne olurdu?

Aslında Hasan Doğan'a susmak yakışırdı.. Hatta kendisine seçim kaybettirdiğine inandığı Gökçek ve Albayrak'a teşekkür etmesi gerekirdi.. Hiç olmazsa onlar "sözlerinin" yanında durarak, Başbakan'ın seçimde "tarafsız kaldığını" ispatlamışlardı.

Neyse.. İşte böyle; isimler çıkar, görülmeyen hayat rüzgârları onlan silip süpürür.. Ama bazıları da çerçeveletilmiş "fotoğraflar" gibi gönül duvarlarına asılır kalır.. Düşünün bakalım, seçimlerden geriye, düzgün tavırlarıyla gönül duvarlarına asılacak kaç resim kaldı...

Ya da aklınızda kaç isim kaldı...

Alo 57 Volkan
Geçenlerde Sınop'un Ayancık ilçesi doğumlu G Saray'lı Volkan'ın telefonuna şu mesaj duştu "Vilayetimiz bize yenilmeyi hazmedemeyeceğı için bir hakem çıkardı ortaya Ne anlatsak boş Ne olur sesimizi duyur abı AYANCIKSPOR'lu futbolcular"

Volkan araştırdı Gerçekten de Sinop 3. Lig'den düşünce, bir avuç nüfusu olan Ayancık, genç, çalışkan Belediye Başkanları Ayhan Ergun'un büyük desteği, Başkanları Taylan Ovet'ın çabalarıyla iyi bir takım kurmuş, hatta 2 de Gürcü futbolcu almışlardı Niyetleri illerinin düştüğü 3. Lig'e çıkmaktı.. Ama Sinop değil, Sinop bölgesinin görevlendirdiği hakemler onları "pırasa" gibi doğruyorlardı. Volkan "cennetin dünyadaki adresi" dediği Ayancık'ma yardım etmek isterdi ama elinden ne gelirdi ki.. Çaresiz bir şekilde Ayancık Belediye Başkanı'nın telefonuna şu mesajı geçti:

".. Kendi himmete (yardıma) muhtaç bir G.Saray'lı efe! Nerede kaldı Ayancığına himmet ede.." İmzasını da attı: "Ayancık'ın G.Saray'daki çaresizi Volkan Aslan..."

DİĞER YENİ YAZILAR