Hz. Ömer’in hoşgörüsü ve adaleti (3)

Haberin Devamı

Şu tek çuval unu gördün ya! Haydi yükle bana

Bu testi yağ doludur, el verir o yük de sana

Çuval Halife’de, yağ bende, çıktık anbardan

Kilitleyip geri döndük deminki yollardan.

Mesafe baktım uzun; yük yaman, Ömer yaralı

Dedim ki: Ben götüreydim? Verir misin çuvalı?

Hayır, yorulsa değil, ölse yardım etme sakın

Vebali kendine aittir İbni Hattab’ın.

Kadın ne söyledi Abbas, işitmedin mi demin?

Yarın huzur-ı ilahide (Tanrı huzurunda),

kimseler Ömer’in

Şerik-i haybeti olmaz, bugünlük olsa bile

Evet, hilafeti yüklenmiyeydi vaktiyle.

(Bugün biri derdine ortak olsa bile yarın Allah’ın huzurunda kimse Ömer’in suçuna ortak olmaz. Onun için vaktiyle Halifelik yükü altına girmemeliydi. Girdiyse gereğini yapmalıdır.)

Kenar-ı Dicle’de bir kurt aşırsa bir koyunu

Gelir de adl-i ilahi sorar Ömer’den onu.

(Dicle kenarında bir kurt bir koyunu aşırsa, Tanrı adaleti gelip Ömer’den onu sorar)

Bir ihtiyar karı bi-kes kalır, Ömer mesul

Yetimi, girye-i hüsran alır, Ömer mesul.

(Kimsesiz kalan ihtiyar kadının durumundan Ömer sorumludur. Yetimin üzüntüden ağlayışından Ömer sorumludur)

Bir aşiyan-ı sefalet bakılmayıp göçse

Ömer kalır yine altında, hiç değil kimse.

(Bakımsızlıktan yıkılan zavallı yuvanın altında kalacak olan da Ömer’den başkası değildir)

Zemine gadr ile bir damla kan dökünce biri

O damla, bir koca girdab olur boğar Ömer’i.

(Şayet haksız yere birisi birinin kanını yere akıtsa, o haksız dökülen kan koca bir anafor olup Ömer’i boğar)

Ömer duyulmada her kalbin inkisarından

Ömer koğulmada her matemin civarından.

(Her kalbin bedduasından Ömer sesi gelir, her matemin ve yasın yanından Ömer kovulur)

Ömer halife iken, başka kim çıkar mesul?

Ömer ne yapsın, ilahi, beşer zalum-ü cehul.

(Ömer halife iken başka sorumlu olur mu? Tanrım, Ömer ne yapsın insanlık zalim, kaprisli)

Ömer’den isteniyor beklenen Muhammed’den?

Ömer, Ömer! Nasıl aldın bu barı (yükü) sırtına sen?

(Muhammed’den beklenen, şimdi Ömer’den bekleniyor. Ey Ömer, sen nasıl bu yükü sırtlandın?)

Un çuvalının altında yorulan ve iki büklüm olan Ömer, “Uzak mı yol? Daha çok var mı?” diye sorar. Hz. Abbas çok az kaldığını söyler. Nihayet ihtiyar kadının çadırına gelirler. Ömer’in artık mecali kalmamıştır. Nefes nefese sırtındaki un çuvalını indirir. Kenara koyar. Ardından tenceredeki çakıl taşlarını atar, tencereye un ve yağ katar. İhtiyar kadın da yakmak için yaş diken getirir. Bu yaş dikenleri tutuşturmak için Ömer, beyaz sakalları ile yerleri süpürürcesine ateşi üflerken alnından terler akar, dumanlar içinde kalır.

DİĞER YENİ YAZILAR