Viyana’nın binbir çehresi

Avusturya’nın başkenti Viyana, mimarisi, tarihi ve doğa güzellikleriyle yalnızca Avrupa’nın değil dünyanın da kültür merkezi olmayı başarabilmiş bir şehir...

Viyana’nın binbir çehresi

Bir seyahate çıkacağınız zaman gideceğiniz yeri, ilgi alanlarınız doğrultusunda, maksadınız belirler. Bulmak istediğiniz, izini sürdüğünüz bir hikâye, düşürür sizi yollara. İşte Viyana, tam da böyle bir şehir ve onu görmeniz için tahmininizden daha fazla gerekçeyi, hiç tereddüt etmeden önünüze serer. Peşin peşin söyleyeyim, böylesine çok alternatifin bulunduğu yerlerde, seçim yapabilmek; öncesinde yapılan programa sadık kalabilmek sizin için hiç de kolay olmayacak! Viyana, tarihi M.Ö. 400 yılında Keltlerle başlayan ve her dönem, Avrupa’nın, hatta dünyanın kültür merkezi olmayı başarabilmiş; bu nedenle de dönemin bilim insanlarından sanatçılarına kadar, tarihe adını yazdırmış, önemli pek çok şahsiyeti etrafında toplayan veya yenilerinin doğmasına olanak veren bir şehir. Kimler geçmemiş ki Viyana’nın sokaklarından: Franz Kafka, Ingeborg Bachmann, Rainer Maria Rilke, Stefan Zweig edebiyatın; Mozart, Beethoven, Schubert, Vivaldi müziğin; Albert Einstein, Sigmund Freud, Alfred Adler bilimin önünü açan dâhilerden yalnızca birkaçı. Elbette böylesine tarihsel bir birikimin yansımaları, günümüzde de fazlasıyla hissedilmekte. Modern sanatlar ve teknoloji göz önüne alındığında, Viyana hâlâ dünyanın önemli merkezlerinden biri.

Haberin Devamı

Viyana’nın binbir çehresi

Evliya Çelebi’nin etkilendiği resim St. Stephen Katedrali’nde

Viyana söz konusu olduğunda, elbette bir tek sembol yapıdan bahsedilmesi mümkün olamaz; ancak gittiğinizde görmeniz gereken; görmeden dönmemeniz gereken yerlerden biri St. Stephen Katedrali’dir. XII. yüzyılda, şehrin tam ortasına inşa edilen katedral ve yaklaşık 137 metrelik kulesi neredeyse bütün şehirden rahatlıkla görülebilse de 06.00 - 22.00 saatleri arasında içini de gezmenizi tavsiye ederim. Romanesk ve Gotik mimarinin çarpıcı detaylarına sahip katedralin rivayeti de hikâyesi de çoktur...

Katedralden ve katedraldeki cennetin tasvir edildiği resimden çok etkilenen Evliya Çelebi, bu resimle ilgili, insanın görünce ölüp de cennete gidesi gelir, diye yazar “Seyahatnâme”sine.

Haberin Devamı

Şehir adeta bir müze kent

Viyana’nın binbir çehresi

- Viyana’da “sanat” denilince akıllara müzik, tiyatro ve opera geliyor. Siz de bu sahne sanatlarından en az birini canlı izleme fırsatını sakın kaçırmayın.

- Viyana’da “kültür” denilince buranın bir müze kenti olduğunu hatırlatmak isterim. Konuları tarihten sanata, bilimden teknolojiye değişen, yüzden fazla müze arasında, eminim ilginizi çekecek onlarca müzeyi gezmek isteyeceksiniz.

- Viyana’da “mimari” denilince Barok, Gotik, Art Nouveau ve modern mimarinin en güzel örnekleri ve bunların harmanlanmasıyla ortaya çıkmış özgün Viyana mimarisine hayran kalmak için Viyana’da biraz yürümeniz bile yeterli.

- Viyana’da “dans-müzik” denilince 400 yıllık geçmişe sahip, baloların ayrı bir önemi bulunuyor. Özellikle seyahatinizi, bu balolardan birine denk gelecek şekilde ayarlamanızı tavsiye ederim.

- Viyana’da “boş zaman” denilince hemen herkesin aklına parklar gelir. Farklı tarzlarda düzenlenmiş, şehrin içinde bulunan pek çok park, vakit geçirmek, dinlenmek ve tabiatla başbaşa kalmaktan keyif alacağınız, en önemli yaşam alanları.

Haberin Devamı

Viyana’nın binbir çehresi

- Viyana’da “içecek” denilince kahvenin bir vazgeçilmez olduğunu ve önemli bir kültürel öğe olarak kabul gördüğünü belirtmeliyim. Hatta şehirdeki bu kahve kültürü, UNESCO tarafından “somut olmayan kültür mirası“ listesinde yer alıyor. Einspänner Coffee içerek eminim, bu kültüre siz de katkıda bulunmak isteyeceksiniz.

- Viyana’da “yemek” denilince schnitzelin icat edildiği topraklardasınız. Gerçi kimin icat ettiği konusunda Almanlarla bir türlü anlaşamasalar da schnitzeli çok lezzetli yaptıkları bir gerçek.

- Viyana’da “tatlı“ denilince akla gelen dünyaca ünlü sachertorte, milchrahmstrudel, apfelstrudel gibi lezzetleri muhakkak denemelisiniz.

DİĞER YENİ YAZILAR