Gazete Vatan Logo

Sırtındaki yükü bırakmak: Affetmek

Dr. Babak Khriziad’ın, affetme bilinci ve tecrübelerinin insanların manevi yaşamlarıyla ne tür bir ilişki içinde olduğunu ele aldığı tez çalışmasında, affetmenin “kişiyi değil, süreci affetmeyi içerdiği” sonucuna ulaşılmıştır. Burada yaşantıların anlamlandırılması önem kazanmaktadır.

Sırtındaki yükü bırakmak: Affetmek

DİN PSİKOLOJİSİ BİLİMİ DİYOR Kİ! BABAK KHİRİZAD-E.DİLŞAD AKÇA

Affetmek kişinin sürdürmekte olduğu yaşamın farkındalığını, davranışlarıyla ve hisleriyle anlaması ve ifade etmesidir. Hayatta affetmek istedikleri olayları anlamlandırmak insanın zihninde yaşadığı kavgalara, karmaşaya son vermesine, Yaratıcısı ile ve çevresindeki insanlarla daha derin, daha tatmin edici ilişkiler kurmasına yardımcı olur. Affetmede hatayı tamamen unutma veya o olay hiç yaşanmamış gibi davranmak söz konusu değildir. Ancak, öfkeyi yönetmek ve cezalandırma duygusundan vazgeçmek esastır. Sonuçta olumsuz duyguların yerini olumlu duygular alır, kişide “daha olumlu gelişmelerin olacağı konusunda” bir ümit oluşur. Ancak affetme, sadece “affediyorum” sözünden ibaret değildir. Bireyin davranışlarına, hayat tarzına ve başkalarıyla olan ilişkilerine yansıyan bir yönü de olmalıdır. Şura suresi 40. ayette Yaradanımız şöyle buyurmaktadır: “Ama (unutma ki,) kötülüğü cezalandırma (teşebbüsü) de, bizatihi bir kötülük olabilir; o halde, kim affeder ve barış yaparsa mükafatı Allah katındadır, çünkü O, zalimleri sevmez..”

Haberin Devamı

Ayette affetmeyi Yaradan’ın ödüllendireceği ancak affın bir barış yani sahil amel de dediğimiz iyiliklerle fiile dökülmesi gerektiği belirtilmiştir.

Aşağıdaki satırlarda tövbe sürecinin önemli bir boyutu olan “kendini kabul ve keşkelerden arınmayı içeren bir yaşantı” yer almaktadır: ‘Annemin ölümünden hep kendimi suçladım. Biz 3 kardeşiz ve hepimizin evleri ayrı. Anneme haftada bir gün sırayla giderdik. Rahatsızlığının başlarında hiçbirimiz çok önemsememiştik. Ablam doktora götürdüğünde kanser teşhisi konulmuş ve ablamın yanında kalmıştı. Ben duyduğumda inanamadım, pek kabullenemedim hasta olmasını. Bir zaman sonra onu görmeye gittiğimde kendimi kötü hissettim ve yanıma aldım. Anneme ben bakıyordum. Ve her gün daha kötüye gidiyordu. En sonunda vefat etti. Annemin vefatından sonra kendimi çok suçladım, baştan beri ilgilenmediğim için, onu başka bir doktora götürmediğim için. Daha büyük bir hastaneye gitsek iyileşebilirdi belki; hayatımda da arkadaşlarımdan, çevremden kanseri atlatanları, diğer doktorlarla görüşüp iyileşenleri duydukça suçluluk duygum büyüdü. Artık kronikleşen bir mide ağrım vardı. Kendimi bir türlü affedemiyordum.’

Haberin Devamı

Kendisini sürekli suçlayan H. hanımla görüşmelerimizde kendini kabul çalışmaları yapıldı ve tövbe modeli uygulandı. O zaman yapılamayan davranışın kabulü ve şimdi yapılabileceklere odaklanma üzerine görüşmeler yapıldı. Görüşmeler sonucunda H. Hanım duygularını ‘sırtından bir yükün kalkması’ şeklinde ifade etti. Şimdi, annesi yanındayken geçirdikleri zamanı, olabilecek en iyi şekilde geçirdiklerini kabul ediyor.

“TRANSPERSONEL (BENÖTESİ) PSİKOLOJİDE AFFETMEK” başlıklı tezden hazırlanmıştır.