Gazete Vatan Logo

Şirk koşan, adam öldüren ve zina yapanın azabı katlanır ancak tevbe eden affedilir

Hocam hayırlı günler, size bir sorum olacaktı. Cevaplarsanız sevinirim.... Furkan suresi 70. âyet kimler hakkındadır? Bazı kaynaklarda sadece kâfirler için olduğu yazılıyor. Bu âyet mü’minleri mi kapsıyor? Aynı surenin 68. âyetinde yazılan günahları işleyen bir mü’minin tevbesi kabul olur mu? 70. âyette geçen iman eden lafzından ne anlamalıyız? Kâfirin iman etmesini mi yoksa mü’minin iman etmesi mi? Mü’minin iman etmesinden kasıt nedir? Ç.S.

CEVAP: Kur’ân, tüm insanlara dünya ve âhiret mutluluğunu sağlayacak güzel ahlak kuralları getirir. Kur’ân’da bazı âyetlerin iniş sebebi varsa da bütün âyetler için iniş sebebi aramak boş çabadır. Zaten iniş sebebi anlatılan olayların da kesinliği yoktur. Zira aynı olay çeşitli zamanlarda inen âyet ve surelerin sebebi olarak da anlatılmıştır.

Furkan Suresi’nin 70. Âyetini, belli bir olaya veya kişilere indirgemek anlamsızdır. Bu âyet yalnız başına değil, âyetler grubu ile anlam kazanır.

Furkan Suresinin 63-74’ncü âyetlerinde mü’minlerin vasıfları, güzel huyları anlatılıyor. Rahman’ın kulları, yeryüzünde böbürlenerek değil, vakar ve tevâzu ile yürürler; kötü huylu, inkârcı insanlar kendilerine münasebetsiz şeyler söyledikleri zaman onlarla bir olmaz, sadece: “Selâm” deyip geçerler. Gecelerini Rablerine ibâdetle geçirir, kendilerini cehennem azâbından korumasını O’ndan niyaz ederler. Hareketleri ölçülü, harcamaları dengelidir. İsraf ve cimrilikten sakınır, ölçülü harcarlar. Allah’tan başkasına tapmazlar, cana kıymazlar, zinâ etmezler.

Haberin Devamı

Burada Allah’a ortak koşma, adam öldürme ve zinâ etme gibi üç büyük günah zikredilince hemen, araya bu suçların ağırlığını belirten iki parantez cümlesi girmektedir: 68-71 nci âyetlerde şirk koşan, adam öldüren, zinâ eden kimselerin kat kat azâba çarpılacakları ve sürekli zillet içinde kalacakları, ancak çok bağışlayan, merhametli Allah’ın, günahtan dönen, inanıp iyi işler yapanların kötülüklerini iyiliklere çevireceği belirtiliyor.

Burada dikkat edilmesi gereken bir incelik vardır: 68-69’ncu âyetlerde üç büyük günahı yapan kimseye, azâbın katlanacağı belirtilmişti. 70-71’nci âyetlerde de tevbe edip inanan ve uslanan kimselerin affedilecekleri, Allah katında makbul olacakları, yine iki kez vurgulanmaktadır. Âyetler arasında, her bakımdan mükemmel bir simetri ve uyum vardır!

Haberin Devamı

Sonra mü’minlerin güzel huyları anlatılıyor:

Onlar iftirâ, yalan sözlerin konuşulduğu yerde durmazlar, öyle işlere katılmazlar, boş laflar konuşanların yanından ağırbaşlılıkla geçerler. Allah’ın âyetlerini duyunca onlara karşı ilgi ve saygı gösterirler. Rablerinden, kendilerine temiz, salih eşler ve çocuklar vermesini, kendilerini günahlardan korunanlara önder yapmasını dilerler.

75-76’ncı âyetlerde bu nitelikleri taşıyan kimselere, sabırlarından dolayı içinde melekler tarafından tahiyye ve selâm ile (sağlık ve esenlik dilekleriyle) karşılanacakları, yüksek konutlarla ödüllendirilecekleri, oturmağa değer o güzel yerlerde sürekli kalacakları belirtiliyor.

77’nci âyette de ibâdet ve duâsı olmayan insanın, Allah indinde değeri olmadığı, bu gerçeği yalanlayanlara azâbın gerekli olacağı vurgulanıyor.

Haberin Devamı

Günahların, iyiliklere çevrilmesi iki anlama gelir: Daha önce günah yapan kimseler, dönüp sevap işlemeğe başlarlar. Kötü olan halleri ve işleri iyiye döner. Halleri düzelir. Eskiden kötü iken iyi insan oluverirler. Yahut Allah, tevbe edenlerin, eskiden işledikleri günahları sevaba döndürür, iyi iş yapmışlar gibi onlara sevâp verir.

68-71’nci âyetler, İslâm’ın en belirgin dâvet üslûplarından birini sergiliyor. Câhiliyye toplumu, Allah’tan başkasına yalvardıkları gibi adam öldürme, zinâ gibi işleri de yapardı. Kur’ân-ı Kerîm, bu işlerin, büyük cezâyı gerektiren ağır günahlardan olduğunu vurguladıktan sonra bu işleri yapmaktan vazgeçerek inanan ve iyi işler yapmağa başlayan kimselerin affedileceğini; Allah’ın, bunların kötülüklerini iyiliklere çevireceğini bildirmekle bu günahları işlemiş olan insanları umutsuzluktan kurtarıp İslâm’a yöneltiyor. Bunlardan vazgeçip güzel işler yapanların Allah’ın affına ereceğini belirtiyor.

Haberin Devamı

Bütün bunlar umutsuz insanlara umut sunmakta, onları karamsarlıktan, günahta ısrardan kurtarmaktadır. Kur’ân-ı Kerîm’in her yerinde insanlara bu umut aşılanmaktadır. Bütün bunların amacı, insanlara zorluk değil, kolaylık, umut sunarak onları günahta ısrardan kurtarıp Allah’a yöneltmektir. Allah, kendisine yönelen kulunu büyük lütfuyla affeder: “De ki: Ey nefislerine karşı aşırı giden kullarım, Allah’ın rahmetinden umut kesmeyin, Allah bütün günahları bağışlar. Çünkü O, çok bağışlayan, çok esirgeyendir!” (Zümer: 53) buyurmuştur. İşte büyük Mevlânâ da insanları günahta ısrardan kurtarmak ve Allah’ın sonsuz rahmetini sunmak için onları Hakk’a yöneltiyor:

Gel gel, ne olursan ol, gel!

Kâfir de, mecûsî de, putatapar da olsan gel!

Bizim bu dergâhımız umutsuzluk dergâhı değildir, Yüz kez tevbeyi bozmuş olsan da gel!

Siz sorun Prof. Dr. Süleyman Ateş cevaplasın...

ramazansorulari@gazetevatan.com