Türkbükü’nde kazık yeme rehabilitasyonu..

Yunan adalarının orta halli lokantası ile rekabet edemeyecek kalitede bir mekânda yemek yiyeceksin.. Kişi başına, ithal orta sınıf arabası taksiti kadar hesap ödeyeceksin.. Yüzünde kıl oynamayacak.. Vardır bunun da bir hikmeti.. Kazığı atan değilse bile yiyen bilir..

Haberin Devamı

Bodrum’a sayılı gün hesabı ile gezmeye gelen yerli turistlerin davranış alışkanlıkları farklıdır..

Mütevazı gelire sahip olanlar soluğu çarşılarda alır.. Kendilerini kalabalıklara salar, bir aşağı bir yukarı gezinip dururlar..

Dükkânların önüne taşan mallara bakarlar.. Esnaf onların gözünün içine bakar.. Asla göz göze gelmezler.. Ucuz bir yemek, çay kahve yoksa ekstradan bir dondurma..

Bundan sonraki işleri avare avare gezinip, yanlarından gelip gelenin geçenin seyrine durmak..

Turist kızlar ne yapıyor? Oğlanlar peşlerinden nasıl seyirtiyor? Televoleler’in iddia ettiği çılgın hayat şu çıkmaz sokakta olabilir mi?

***

Bu yerli turist kategorisinin içine “özür dileyerek” koyduğumuz bir takım daha var.. Alem, Hafta Sonu, Şamdan gibi kültürel hayatımızı besleyen dergilerin “nüfusuna kayıtlı” bir camia..

Bunlar daha çok Türkbükü’ne takılır.. Çoğunun teknesi vardır ve bu tekneler Türkbükü koyunda demirlidir.. Demirlendikleri yerde günlerce kımıldamadan bekleyen bu teknelerin gezinti amaçlı değil “güneşlenme amaçlı” olduğu küpeştesine tüneyen bikinili kadınlardan anlaşılır..

SARI MI KARI MI?
Bu kadınların yüzde doksanı analarından esmer tenli, ve siyah tüylü doğup, sarışınlığa yatay geçiş yapmışlardır..

Mahalle kuaföründe başlayan sarışınlaşma serüveni, kocalarının kazançlarına paralel olarak gelişim gösterir.. Sarıyla yetinmezler..

Saçlarının arasına beyaz, gümüş renkler katarlar.. Kuaför esnafı sebeplenir..

Bu kadınlar saçlarını sarartmaya ne kadar meraklıysa, gerilerini, daha doğrusu derilerini karartmaya da o kadar meraklıdır..

Kendilerini sabahtan güneşe bırakıp, kuaför vaktine kadar (halk arasında buna kuşluk vakti de denir) kıpırdamadan yatarlar..

Sonra suya bir girip güneşten kızmış bedenlerini cazırdattıktan sonra kuaföre koşarlar.. Akşam yemeği için yapılan saçlar ertesi sabah yine denizde bozulur..

Bundan da kuaför esnafı sebeplenir..

***

Onlar pek Bodrum’a inmez.. Mabetleri Ship Ahoy’dur.. Kışın, yaz mevsimi düşünülerek yurt içi ve dışında yapılan alışverişler buralarda test edilir..

Aynı şekilde kışın yapılan estetik müdahalelerin sonuçları da burada değerlendirilir..

Böyle gece sohbetlerinin konuları aynıdır.. O sıralarda evden kaçan ünlü biri varsa bir eyyam o çekiştirilir..

Kadınlar, beyefendi diye bildikleri adamın o saatten sonra sapıtıp evden kaçmasını hayra yormazlar..

Kadınların birbirlerine hitaben yaptığı bu sitemli konuşmaları erkekler, birbirlerinin yüzüne mânâlı mânâlı sırıtarak dinlerler..

Bir sakatlık olmasın diye lafa pek karışmazlar.. Yani yan toplara çıkmazlar

GECE SOHBETİ..
Türkbükü’nün in mekânlarındaki gece sohbetlerinde sanattan, edebiyattan veya bunun gibi insanın başında kepek yapan sıkıcı konulardan pek konuşulmaz..

Daha çok ilgi çeken kıyafetlerin nereden, kaça alındığı konuşulur..

Fiyatlardan ve mağaza adreslerinden oluşan “kültürel alışveriş” malzemesi geceyi doldurur..

Eğer politika konuşulacaksa AKP’nin adı anılmadan (yerin kulağı var çünkü) radikal dincilere laf atılır.. Türbanlıların son zamanda iyice azıttığından muhakkak söz edilir..

Çözümleri olmadığından yeniden başa dönerler.. Giyim kuşam veya estetik cerrahi konularındaki bilgilerini birbirlerine aktarırlar..

Bunlar, Türkbükü’nün el yakan mekânlarında yemeklerini yerken, karınlarını daha önceden doyurmuş olan orta sınıf erbabı da piyasa yapmaya çıkar..

Kumsalda gezinirken gözlerini iskeleler üzerinde kurulu mekânlara dikip “o gece hangi ünlü isimlerin Türkbükü sahilini şereflendirdiklerini” anlamaya çalışırlar..

Bunlardan kurtuluş çaresi bulunmamıştır.. Orta sınıfın bu hallerinden çekirdek, mısır, dondurma satan seyyar satıcı taifesi sebeplenir..

***

Türkbükü’nün in mekânlarında yemeğe oturmak, hele misafirleri de peşine takarak, her babayiğidin harcı değildir..

Yunan adalarında taş çatlasa adam başı otuz euro’ya çıkacağınız bir yemek için buralarda ne ödeyeceğiniz belli olamaz..

Bazı mekânlar “müşteri başına” hesap çıkarırken “ithal araba taksitini” baz almıştır..

REPO DAHA İYİ..
Hani “Sıfır faizli kredi ve ayda 205 liradan başlayan taksitlerle” satılan otomobiller var ya! Onlardan söz ediyorum..

Orta direk dediğimiz sivil ve başıbozukların bu arabaların taksitini ödemeye gücü yeter belki..

Ancak Türkbükü’nün şanına uygun bir mekânda kadeh tokuşturmanın altından kalkamayabilir..

Yanlış anlaşılmasın..

Bu in mekânların fiyatlarından, oralara kazara yolu düşmüş olanlar kadar “tuzu kuru” takımı da şikâyetçidir..

Nitekim gece yemeklerinin sabahlarında erkekler aralarında mutlaka bu “sorunsalı” tartışırlar.. Yine de böyle yerlere gitmekten vazgeçmezler..

Çünkü buralarda görünmek “baş belası” bir statü meselesidir.. Görünmemek, görünmeyenin arkasından asılsız “ticari dedikodular” çıkmasına yol açabilir..

***

Artııı.. Bütün kış, bu günleri düşünerek alışveriş yapan eşler mutsuz olur.. Daha doğrusu “sıkılmaya” başlarlar..

“Ne var burada? Deniz deniz deniz..” diye söylenmeye başlarlar ve kıyafetlerini göstermek için İstanbul’a dönme triplerine girerler..

O yüzden bu in mekânlarda kazıklanmanın “ekolojik huzuru” koruma açısından da yararı vardır.. Bir tür rehabilitasyondur..

Bundan da şık mekân sahipleri sebeplenir..

Sıra geldi Bodrum’un ünlü Küba Barı’na.. Kimler gider, neden gider? Ne yer, ne içer? Onu da yarın anlatayım..

DİĞER YENİ YAZILAR