Hazır ol vaktine Levent!

Verdiğin son danışmanlık hizmeti sonunda "Hakiki kış arabası.." edindik, milleti kendimize güldürdük.. Artık sıra bana geldi.. İcraatı ben yapacağım.. Millet senin haline gülecek..

Haberin Devamı

Şu karın kalkmasını bekliyorum.. Hayırlısı ile bir kalksın.. Önce gazeteye koşup "sanat danışmanım" Levent'i bulacağım..

Sonra elimi bir güzel kana bulayacağım..

Öldürsem yetmez herhalde.. İnfazı yapmadan önce eline bir de Selim İleri romanı vereceğim.. Başında durup sonuna kadar okutacağım.. Ondan sonra işini bitireceğim..

(İşkenceye karşıyım.. Kendime yapılması halinde..)

***

Artık üç beş yıl yatar çıkarım..

Bu memlekette Papa'yı vursan bile sistem seni salmak için elinden geleni yapıyor.. Kımıl zararlısından farkı olmayan bir "sanat danışmanı" için kimse ağıt yakmaz herhalde..

Bu Levent kanıma nasıl mı girdi?

Millet "Mortgage (okunuşu morgıç) geliyor.. Aman para harcamayalım, kendimize ev alalım.." derdindeyken biz Cherooke (bu da çeroke diye okunuyor) cip peşinde dolaşıyorduk..

Akıllar danışmanımdan çıkma..

Tam kış arabası
Geçen yaz ortasında bir çıkma Çeroke almışım.. (Arabayı da sanat danışmanım Levent buldu..) Tamirinden yılmış satmaya karar vermişim..

Benim danışman "İyi olur abi, sat kurtul.." diyeceğine arabaya kışlık türkü seçiyor..

"Bu arabayı asıl karda göreceksin.."

"Kış arabası olduğundan yazın biraz tatsız.."

"Senin yokuş var ya! Bu araba karda bile keçi gibi tırmanır.."

Bende de sazanlık var..

Daha doğrusu bizim ailede "sazanlık geni" kuvvetli.. Bu gen sadece bizim ailenin erkeklerinde görülüyor.. Bizden birini pazar yerine domates almak üzere salın..

Bütün esnaf doğru mal satsın.. Denemek için iki kilo çürük domates bulup tezgâhlardan ikisine paylaştırın..

Elimizle koymuş gibi o çürük domatesleri buluruz.. Üstelik pazarlık eder, domatesin kilosu bir liraysa biz bir buçuk liraya alıp eve getiririz..

***

Danışmanım Levent, benim "kaportasına çaktığımın" cipini kış arabası diye tarif etti ya!

Sanki Alaska'da petrol rafinerisinde iş bulmuşum da bana da böyle bir araba lazımmış gibi "kış arabası" lafına dört elle sarıldım.. Satmadım külüstürü..

Tuvaline fırça olduğumun Kenan Paşa'nın dediği gibi arabayı "asmadık" üstünüze afiyet fazladan beslemeye başladık.. Kışa kadar masrafıyla getirdik..

Beklenen kar..
Nihayet medya hep bir ağızdan "Sibirya kışı geliyor" müjdesini verdi.. Konu komşu arabaları bizim bayırdan alıp, ana caddelere taşıdı.. Ben kılımı oynatmıyorum..

Levent "Bu araba kış arabası" demiş, ona güveniyorum..

İçimde öyle bir his var ki dört metre kar yağsa sanki benim cip "Dumlupınar tahtelbahiri.." gibi kar altından gidecek..

Yine de kar başlamadan bir gün önce içime bir his geldi.. Bizim yokuş boş olmasına boş ama evin önünde bir araba var.. Benim cipi park ederken baktım iki araç arasında bir metre mesafe var..

Belki kar üzerinde biraz patinaj yapar da kıçını kaydırır, fikriyle arabayı yerinden oynattım.. Komşu araba ile arasına iki metre mesafe koydum..

Artık içim rahat.. Karı bekliyorum.. Yağsın bakalım.. Elinden geleni ardına koymasın tabiat..Metrekareye iki metreden az kar düşerse tövbe kabul edesim gelmiyor..

***

Kar yağmaya başladı.. Pencereden bakıp bakıp şöyle iyice tutmasını bekliyorum.. Bineyim cipime, tank gibi süreyim beklentisindeyim..

İki gün evden çıkmadık..

Sonunda kar bir buçuk karış tutmuş, benim gazeteye gidesim geldi.. İsim vermeyeyim, bazı arkadaşlar telefonla arayıp tahrik ediyor.. Tavlacı kimliğim üzerine şakalar yapıp korkudan eve kapandığımı imâ ediyordu..

İlk kar seferi..
Ufak tefek pürüzler oldu tabii.. Halis arabanın önünde kar kümesi olduğunu müjdeledi.. Durumdan vazife çıkarıp "o karları küremesi" talimatı verdim..

Küreği alıp gitti.. Yedi sekiz dakika sonra geldi.. "Tamamdır abey.." dedi.. "Arabanın önü açık.."

Çıktık.. Yokuştan güçlükle inip çıkmaya çalışan komşuların gözü önünde fiyakayla arabaya bindik.. Millet yokuş tırmanmayı kesmiş, benim o arabayı nasıl çıkaracağıma bakıyor..

Motor çalıştı.. Vitese takıldı.. Gaza basıldı.. Benim hakiki kış arabası olduğu yerde patinaja başladı.. Baktım arabanın kıçı hafiften kaymakta..

Durdum.. En zorlu vitese geçirdim.. Yeniden yüklendim.. Arabanın tekerleri dönüyor lakin ileri gitmeye niyeti yok.. Ona kalsa kendi etrafında semazen gibi dönüp duracak..

LK KAR SEFERİ..
Daha doğrusu araya iki metre mesafe bıraktığım komşunun arabası olmasa..

Yarım turunu tamamladı.. Gitti kıçını komşunun arabasının kapısına vurdu.. "Taaak.." diye çıkardığı sesi duydum.. Direksiyonun başında öyle kalakaldım..

Küfür edeceğim de bir türlü edemiyorum.. Levent'ten mi başlasam yoksa cipi tasarlayan mühendislerden mi? Kararsız kaldım..

Ölüm sessizliği
Arabanın içindeki sessizliği Halis'in müjdesi bozdu:

"Öbür arabaya vurduk abey.."

İyi.. Sanki o kadarını anlayacak idrak bizde yok.. Zaten sinirim tepemde..

Yokuşun ortasında beni seyreden komşu kadın da gözünü arabaya dikmiş, sanki Amerikan filmlerindeki gibi patlayıp havaya uçmamızı bekliyor..

Az ilerisinde genç bir kız var.. Kıkır kıkır gülüyor.. Ne bilsin o genç kız beni Levent'in gaza getirdiğini.. Hangi akla hizmeten arabayı kar batağında sürmeye çalıştığımı anlamadığından gülüyor işte..

LK KAR SEFERİ..
Arabadan çıktık çıkmasına da çıkışımız binişimiz kadar fiyakalı olmadı.. Biraz madara olmuşluk, biraz eziklik yapışmış üzerimize..

Kapıyı kilitlemedim bile.. (Çalabilecek hırsıza o arabayı şimdiden helâl ediyorum..) Ben önde Halis arkada, bata çıka yokuşu tırmandık..

Yayan mayan.. Gideceğim gazeteye..

O Levent'i orada bulacağım inşallah.. Allah kuvvet verirse, danışmanlık hizmetine kendi bildiğim gibi son vereceğim.. Ondan sonra gelsin mapusane türküleri..

Yarın: Karla mücadelede başarılı belediyecilere de bir iki laf sokuşturacağım.. Buzlanmaya karşı hazırlıklı olsunlar..

DİĞER YENİ YAZILAR