Yılbaşı tacizcileri

Bizim milletteki Noel Baba ve yılbaşı merakı şairin "Bir tay gördüm anasını emzirir, gel de bunun mânâsını ver şimdi.." dediği türden bir şey.. Bilenler çözemedi, aklı erenler aciz kaldı.. Sonunda bu merakın derdi beni gerdi..

Haberin Devamı

Hay başınıza yeni yıl kadar taş düşsün emi? Bir rahat vermediler.. Beş saniye değilse bile beş on dakikada bir cep telefonuma bir mesaj düşüyor..

"Yeni yılı bilmem nerede kutluyoruz.. Limitsiz içki, bilmem ne dansları.. Sabaha kadar çılgınca eğlence.. Bizi arayın.. Tel 0212.."

Türkiye'nin bin küsür adet seçme köşe yazarı var.. Her biri kışlık Kırkağaç kavunu gibi yerinde ağır.. Kokulu.. Vurduğu yerden ses getiren..

Bir tek benim telefon eğlence sektörünün elinde..

***

Hayır.. Sadece sazcısı, cazcısı arasa razıyım.. Ne olmuşsa bizim numara batakhanelere kadar düşmüş.. Kerhanecisi de arıyor meyhanecisi de..

Hepsinin derdi ortak.. İlla ki yeni yıla Selahattin Duman'ın hazirunu ile girecekler..

Bizim ahalinin bu yılbaşı azgınlığını da anlamış değilim.. Sen otur, bin küsür sene Rumi takvimle, hicri takvimle idare et..

"İdare et.." diyorum çünkü iki takvimin de yılbaşı gününün kestirimi miladiye uymaz..

Takvim çilesi..
Aralık ayında da yılbaşı kutlarsın, ağustos sıcağında da.. Ramazan ayını da bu takvimlere göre idrak ediyoruz işte.. O sebepten bizim ahalinin orucu mevsimler arasında macera dolaşıyor..

"Macera dolaşmak.." eskinin karakol terbiyesinden arta kalma bir şey.. Hırsız yakalanır ama hemen savcılığa temsil edilmez.. Karakoldan karakola sevk edilir..

Gönderildiği her karakolda bir iki gün nezarette yatar.. Geceleri uzun uzun karakol dayağı yer..

Bakın şimdi emniyetçiler zıplayacak.. "Türk polisi şiddet kullanmaz.." savunmasına geçecek.. Lüzumu yok.. Biz de biliyoruz Türk polisinin melek tabiatlı olduğunu..

Benim bahsettiğim Tokyo karakolları, dayakçılar da Japon polisler..

Her neyse.. Karakolda dayağını yiyen hırsız orada birikmiş "faili meçhul" hırsızlık dosyalarından bir ikisini kabul edip suçu üstlenmedikçe başka karakola sevk edilmez..

Bütün karakollarda payına düşen dayak yenir, dolaştırılan karakol sayısının iki üç katı hırsızlık suçlaması kabul edilir, hırsız ancak o zaman savcılığa teslim edilip tutuklanırdı..

İşte bu gezintinin adı yer altı alemlerinde "macera dolaşmak.." olarak geçerdi.. Tıpkı bizim eski hicri veya Rumi takvimlerde özel günlerin dolaştığı gibi..

***

Benim ahalideki yılbaşı merakını anlamıyorum demem bu sebepten.. Atatürkümüz yeni takvime geçmiş, şunun şurasında yüz sene bile olmamış..

Millet "yılbaşı derdine" miladi takvimi icat edenlerden beter düşmüş..

Haydi bu sapmayı da anlıyorum, diyelim.. Ya şu Noel Baba olayı?

Noel babacılar
Bir vakitler oturup Noel Baba yazısı yazmıştık.. Birileri buradan "Noel Baba'nın manevi şahsiyetine tecavüz var.." mânâsı çıkarmış..

Haydaa.. Bizim köşe e-mail yağmuruna tutuldu.. Hem nasıl mesaj bombardımanı.. Altında da değişik imzalar.. Aklımda kalmadığından elifi elifine yazamayacağım ama hepsi de "Noel Baba Dostları Derneği.." türünden başlıklar altında toplanmış..

Sadece altındaki il veya ilçelerin adı eksik..

Noel Baba bildiğim kadarı ile Hıristiyan inanışının bir azizi.. Bizim ahalinin ise yüzde doksan dokuz virgül küsuru Müslüman..

Eee! Nereden bakarsan bak bu kadar dernek kurabilmek şarta bağlı bir şey.. Yönetim kurullarına veya kurucu heyetine aza yazmaya kalksan, memleketteki Hıristiyan nüfusu yetmez..

Buna rağmen başarmışız.

***

Siyasi partileri kapatsalar.. "Bu memlekette kimin daha çok tabelası varsa iktidar onun.." deseler..

Hasan Usta tatlıcıları tek başına iktidara gelir.. "Noel Baba Dostları"nın kurdukları dernekler de tabela sayısına göre ana muhalefet partisi olur..

Şahsen Noel Babacılar benim gözümü yıldırttı.. Onlarla bir daha didişmemeye karar verdim..

Hasımları zorlu
Lakin Allah'ın sopası yok, denir.. Elin Hıristiyanı, yılbaşı dönemlerinde Noel Baba kılığına girip küçük sabileri kandıran, onlara hediye sözü veren temsili azizleri büyüteç altına aldı..

İlk karar da temsili Noel Babaların çocukları kucaklarına oturtamayacaklarına dair..

Buyursular bakalım.. Şimdi o e-mail'leri Hıristiyan dünyasına yollasınlar..

Bu arada bizim yılbaşı particileri de işin suyunu çıkarmış besbelli.. Hani sokaklarda yapılan açık hava partilerinden söz ediyorum..

En çok tercih edilen sokaklar da Nişantaşı'nda..

Bunlar e-mail marifeti ile beni taciz ededursun.. Nişantaşı sakinleri belediyecilerin başının etini yiyor.. "Sokağımızda açık hava partisi neyim istemeyiz.." deyip dilekçe üzerine dilekçe veriyorlar..

Sarıgül'ün yeniliğe meraklı çağdaş belediyesi bu sebepten iki cami arasında kalmış durumda..

Potansiyel seçmenlerini mi kollasın, yoksa açık hava partileri sırasında o sokakları açık hava helası olarak kullanan katılımcıları mı harcasın, kararsız..

***

Yine de araştıracağım..

Bizim ahalinin bu yılbaşı merakını ve Noel Baba'ya sadakatını bir şekilde çözüp, anlamam lazım..

Aklıma yine yetmişli yıllardaki o Erzurum- Kars rekabeti geliyor..

Kars'tan yola çıkan otobüsü Erzurumlu gençler çevirmiş, solcu avlayacaklar.. Otobüse dalan Dadaş bıyıkları sarkık birinden kuşkulanıp "İslam'ın şartı kaç?" diye soruyor.. "Beştir.." cevabını alınca da kafası karışıp dışarıdaki reise bağırıyor..

"İbrahim abey.. İslamın şartını sordum beş diyor ne yapayım.."

Dışardan gelen cevap tam da benim aradığım ipuçlarını taşımakta:

"Dokuz diyene kadar yapıştır tokadı.."

DİĞER YENİ YAZILAR