Gözünün yağını yiyem Drogba abey, sev bizi!

Haberin Devamı

Futbolsever ahalimiz ile Afrika’dan çıkma dünya yıldızı Drogba arasındaki “tek taraflı” aşk ilişkisinin resmen başladığını cümle âleme müjdeliyorum..

İlişkinin tarifi yukarıda yok ama şuraya ekleştireyim ki Bay Drogba’nın da haberi olsun..

“Ya bizi sevecek ya da kara toprağı!”

Sadece sevmeyecek.. Sevgisine sadık da kalacak.. Türkiye tarafı olarak bizim böyle bir mecburiyetimiz yok..

İki gol, bir penaltı kaçırdı mı biz sevmekten vazgeçebiliriz ama o vazgeçemez.. Bu ilişkiyi hayatının sonuna kadar götürmek zorunda..

Madem ki bizi seçti..

Dönüşü olmayan bir yola girdi.. Bizi sevme işi denizin suyu gibidir.. Ne içilir ne geçilir..

***


“Yabancıya” karşı bünyede geliştirdiğimiz bu kompleks nasıl bir şeydir arkadaş yahu!

İlla ki bize bayılacaklar.. İlla ki bize hayran kalacaklar.. İlla ki hâllerimize bakıp büyülenecekler..

Bunu yazılı olmasa bile zırt pırt sözlü olarak ifade edecekler.. (Yazılı aşk beyanını, gazete haberi marifetiyle biz, kendi kendimize hâllediyoruz..)

Drogba, besbelli ki dersini iyi çalışmış..

İstanbul’da çıktığı ilk akşam yemeğinden sonra mütalaasını soran muhterem matbuat mensuplarına “İstanbul fantastik bir şehir..” demiş..

MANİFESTOMUZ

Zevkle kabul ettiğimiz bu ilk beğeni cümlesinde pek ayrıntı yok ama cümlenin önündeki ve ardındaki “boşlukları..” biz dolduruyoruz..

Top yıldızı Drogba’nın mealen şunları demek istediğini veya demek isteyebileceğini yahut çok zorlarsak diyeceğini anlıyoruz:

“Yeryüzünde İstanbul gibi her ayağı bir kıtada başka bir şehir yok.. Boğazınız emsalsiz güzellikte.. İnsanlarınız çok cana yakın.. Şehrin güzellikleri beni büyüledi..

Mutfağınız benzersiz.. Bıraksalar her gün etli dolma yerim.. Türk kızları çok güzelmiş.. Buraları görmeden keşke evlenmeseydim..”

Yetti mi? Yetmediyse devam ederim..

Tabii yine dil bilmez Drogba’nın ağzından..

“Cennet gibi bir yerde yaşıyorsunuz ama kendinizi tanıtmayı bilmiyorsunuz.. Misal, ben burayla gelmeden önce şehir içi trafikte deve kullanıldığını zannediyordum..”

Yukarıdaki cümleler, bizimle ilişkiye giren her yabancının, medya leşkerleri önünde en az bir kere yüksek sesle dillendirmesi gereken bir manifestodur..

Her ne kadar Resmi Gazete’de yayınlanmamışsa da “yarı resmi” sayılır.. Bunları söyleyen her yabancı için, kendisine sormadan “vatandaşlık işlemi” başlatılır..

***


Bu manifestodaki satır başlarından biri eksik söylendi mi kendimizi aldatılmış hissederiz..

Tersini söyleyen biri çıkarsa bu kez de “İte yedir kebabı, it ne bilir sevabı..” kampanyası açarız..

Yabancılarla ilişkilerimizde patlak veren bu derin kompleksi açıklayabilmek her babayiğidin haddi değildir..

En babayiğit sosyal bilimci dahi âciz kalır..

Diyelim ki topluluk olarak başa çıkılamadı, bu sendromları gösteren cumhuriyet kulları teker teker psikiyatri kliniklerine sevkedildi..

Bu kez de psikiyatrlar âciz kalır..

BİR DE DİL BİLSE

Madem herkes âciz kalacak, konu Allah’a havale edilecek.. Biz tespitlerimizi yapıp, verileri gelecek kuşaklar için kayda geçirelim..

Drogba’nın geleceği gün, işi gücü bırakıp havaalanına koştuk.. Binlerce kişi toplaştık.. Adam yolcu çıkış kapısına bile gelmeden tezahürata başladık..

Amaç “dış ses marifetiyle” içerideki yabancıyı baskı altına almaktı..

Dışarı çıktığı zaman da Türkçe sloganlarla kendisini selamladık.. Bizimkiler uluslararası yabancı bir dilden bağıramıyordu..

Drogba da Türkçe bilmiyordu.. O yüzden çok bağırdık ki anlasın..

Drogba ilk maça yedek kulübesinde başladı.. Stadı dolduranlar o gün “Drogba seyircimize hayran kalsın..” diye fazladan mesai yaptı..

Herkes doksan dakika bir yerlerini yırttı..

On binlerce kişi, aynı anda, Drogba’nın üzerinde benzersiz bir etki yaratmak için yırtınır mı?

Bizimkiler bunun mümkün olabileceğini gösterdi.. O hafta kimsenin görmediği bir tribün gösterisi yaşandı..

***


Böyle bir şeyi önceden organize etmek imkânsızdır..

On binlerce insanın içinde sakladığı “yabancı kompleksini..” organize olarak dışa vuran bir gösteriyi, dünyanın en üstün akılları bile plânlayamaz..

Ancak bizim ahalideki “organik aklın..” kendiliğinden başaracağı bir şeydir bu..

Tribün gösterileriyle Drogba’yı aptallaştırdık mı emin değilim..

Drogba’nın bizim akıl düzeyimize dair fikir sahibi olduğuna ise yüzde yüz eminim..

Gerisini koyuver gitsin! Dellooo!

DİĞER YENİ YAZILAR