“Alo! Danamız kaçtı” hattı hâlâ işliyor mu?

Haberin Devamı

Yetkilileri arife gününden itibaren uyarıyorum.. Dört beş sene önce “Alo! Danam kaçtı” diye bir yardım hattı açmıştınız.. İşe yaradı mı bilmem ama bu bayram için de hazırlıklı olmanızda yarar var.. Ahalinin gözü kanlandı..

Ne zaman “İyd-i Adhâ” zamanı gelse.. Yani Kurban Bayramı gelip çatsa beni insanlık namına bir gamlanma hâlleri alır..

Gözüm bıçaktan kaçan danaların yarış pistine çevirdiği otobana dalar gider..

Az seyretmedik o görüntüleri televizyondan.. Kurbanını kesip, sevaba girmek isteyen vatandaş elinden kaçırdığı dananın peşinden bıçağını sallaya sallaya koşuyor.. Mahalleli de peşinde..

Şuursuz hayvan da “Seni günaha sokmadan öte yakaya gidersem bana da dana demesinler..” diye kaçıyor..

Eli bıçaklı mümin ile ellerinde ipleriyle arkasından koşanları izleyen melek de olayın zaptını tutuyor..

***


Dananın firarı boş çaba..

Eninde sonunda yakalanacak.. Belki yakalandığı sırada, sahibini o kadar yorduğu için birkaç tekme de yiyecek.. İstemeye istemeye boynunu bıçağa uzatacak..

Ama istediği olmuştur..

Küfür kâfir peşinden koşulan, tekme sille yere yıkılan, asfaltta sürüklenerek kamyonete bindirilen o kurbanlık dananın “getireceği sevaptan” hayır bekleme..

Sahibinin icraatı “sevap hanesine” yazılmaz.. Cinayet mi? Belki.. Zaptını tutan melek bilir..

Her hâl-û-kârda dana kazanır, insanlık kaybeder..

POMPALI TAKİP

Üzerinden dört beş sene geçmiştir.. Yine böyle bir bayramda, televizyondan izlediğim bir “dana kovalamaca..” haberi gözümün önünden hiç gitmez..

Adamın kurbanlık danası ipini koparıp kaçmış.. Adam peşinden koşmuş ama yetişememiş..

O hışımla evine girmiş, elinde bir pompalı tüfekle dışarı çıkmış.. İçi domdom kurşunu değimiz türden vurduğu yeri dağıtan kurşunlarla dolu bir tüfek..

Aracına atlayıp boğanın peşine düşmüş..

Bundan sonrasını haberciler kamerayla tespit ettiklerinden “mişli geçmiş zaman kipi” kullanmıyoruz..

Otobana çıkmış dana kaçıyor.. Adam arabayla peşinden kovalıyor.. Haberciler de kendi araçlarıyla adamın peşinden seyirtiyor..

Ruh hâlini psikopata bağlamış olan dananın sahibi şeritten şeride girip çıkıyor.. Trafik allak bullak olmuş.. Kimbilir kaç kişinin hayatını tehlikeye atıyor..

Can derdindeki zavallı dana ne kadar kaçabilir ki? Nihayet arabalar ile bariyer arasında bir yerde sıkışmış gibi duruyor.. Dili bir karış dışarıda, nefes nefese..

Yetişen sahibi arabadan inmeden, camı açıp hayvanı mermi manyağı yapıyor..

Bir başına, bir döşüne, bir boynuna..

Boğa yediği beşinci, altıncı domdom kurşunundan sonra böğürerek yere çöküyor..

Son nefesini vermeden kendini o hâle sokan adama “Senin kazanacağın sevap bu muydu?” dercesine bakıyor.. Derken başı devriliyor..

Öfkesi yatışan adam, gazlayıp gidiyor.. Kurbanlık görevinden kaytarmak isteyen şuursuz boğanın leşi ise caddenin ortasında kalıyor..

Seyredenler de içlerinden “Burada kazanan kim oldu? Dana mı öfkeli sahibi mi?” sorusunu geçiriyor..

***


Her “İyd-i Adhâ” öncesi üzerime çöken hüznün sebebi belki de budur.. İnsanlığın kaybettiğini hep önceden görmenin hüznü..

Bu kadar yaş yaşadım.. Bu kadar bayram gördüm.. İnsanlığın kazandığına hiç şahit olmadım..

Tahmin için erken ama bana göre bu bayramın da galibi davar milleti ile danalar olacak gibi geliyor bana..

Kabul etmeye dilim varmasa da insan doğmuş biri olarak “hayvan milletinin karşısında bu kadar zorlanmak..” ağırıma gidiyor..

Bayram sonrasının gazete başlıklarını görür gibiyim..

“Bayramın ilk günü bin beş yüz yirmi sekiz amatör kasap hastanelik oldu..”

KAN TUTUYOR

Birileri eninde sonunda oturup, son iki Kurban Bayramı’nda verdiğimiz yaralıların hesabını çıkarıp önümüze koyacak..

Sadece koyun, kuzu keserken.. Dana kovalarken yaralananların sayısını.. Trafik telefatını işin içine katmıyorum bile..

Kurban keserken kendini yaralayanların sayısına bakıp hep birlikte “Anaaa!” çekeceğiz..

Benim hesabıma göre son iki yıl içinde kendi kanını dökenlerin sayısı; Kurtuluş Savaşı’nın Büyük Taarruz’unda verdiğimiz yaralıları sayıca geçti..

İnanmayan gazete haberlerine yansıyan yaralı dökümünü bir tarafa yazsın..

Genelkurmay’daki Harp Tarihi Dairesi’nin Büyük Taarruz kayıtlarındaki yaralılarla kıyaslasın..

Hayatlarında hiç kurban esmedikleri halde “Ne diye kasaba para vereyim?” deyip eline aldıkları bıçakla önce kendi kanını akıtanlara gelince..

Bu nasıl bir akıldır, nasıl bir psikolojidir bilemiyorum.. Bunun cevabı bende yok..

Benim bildiğim bu ahalide sonu gelmez bir kan dökme iştahı olduğudur..

O yüzden kurban bayramlarını dört gözle bekliyorlar.. Elerine bıçak alırken, kendi kanlarını dökmeye bile razılar..

Bir Müslim Baba konserine giderler..

Jiletle kollarını, göğüslerini çizik çizik ederler.. Kendi kanından bile keyif alan bu ahaliden firari danaya acıma beklenir mi?

Ayrıca bu “danaya girme” işinde de dinin ritüeline uymayan bir samimiyetsizlik hâli var.. Sevabın maliyetini düşürme iki yüzlülüğü..

Dinin emri belli.. Niyetlendinse koç keseceksin..

Niye mi koç? Erkek olduğu için..

***


Doğurabilecek koyunu kestiğinde hayvanın üremesine de halel getiriyorsun..

Koçun sürüdeki eksikliği belli olmaz.. Onun görevini başka bir koç üstlenir çünkü.. Dişiyi kestiğinde ondan gelebilecek kuzuları da kesmiş gibi olursun..

Boğa, dana, deve bu hesabın içinde yok.. Adak adamışsan belki.. Amma “İyd-i Adhâ” için bunlar uygun değil..

Onlar ne yapıyor?

Birkaç kişi birleşip dana satın alıyorlar.. “Danaya girmek” gibi bir deyim türettiler, giriyorlar da..

Belli ki kişi başına daha fazla et düşüyor, maliyet aşağı çekiliyor.. Hesap bu..

Samimiyet görmüyorum bunda.. Hatta canımı sıkıyor..

Gözünü kan bürümeyenlerin bayramı mübarek olsun, deyip bitireyim bari..

DİĞER YENİ YAZILAR