Bizim oğlan bina okur.. Veya biz öyle sanırız..

Haberin Devamı


Başlığın birinci satırına taşıdığım beylik tekerlemenin gerisini yani “Döner döner yine okur..” kısmını bilerek tahrif ettim.. Niyetim bozuk.. Şu mübarek pazar günü sizlere Steve Jobs üzerinden bir kıyaslama yaptırmak ve gününüzü zehir etmek..

Steve Jobs yolculuğuna önce Apple bilgisayarını yaratarak başladı..

Macintoch’u yarattı.. “Kişisel bilgisayarı” evlerimizden başlayarak hayatımıza soktu..

Yarattığı iPod sayesinde cebimizde binlerce şarkıyla dolaşır olduk..

Dünya müzik sektörü çöküntüye girerken iTunes’u kurdu.. İnternet üzerinde müzik satışıyla milyarlarca dolarlık sektörü resmen diriltti..

Önümüze koyduğu iPhone cep telefonu bir çığır açtı.. Müzik, fotoğraf, video, e-posta ve internet aygıtlarının ortak platformu oluverdi..

Gazetecilik, yayıncılık, kitapçılık iPad tablet bilgisayarının hayatımıza girmesiyle yeniden şekillenecek..

App Store ile bilgisayar içeriği yaratan bir endüstri ortaya çıktı.. iCloud bütün dijital cihazların sonsuza kadar senkronize olmasını sağladı..

Ve yüzyılı değiştiren adam bizim memlekette nedense yeterince konuşulmadı.. (Çok şaşırdım!!)

***


Geçtiğimiz yazın, en güzel günlerinden birinde ölüp gitti..

Ölümünden birkaç gün önce yani komaya girip de şuuru tamamen kapanmadan, biyografisini yazan Walter Isaakson’a “Tanrının var olma ihtimali yüzde elli..” demişti..

Var olmasını bütün kalbiyle istiyordu.. Çünkü diğer yüzde elli onu hiçliğe karışmaktan korkutuyordu..

“Kimbilir..” dedi yazara.. “Belki de bir düğmeye basılıyor.. Yok olup gidiyoruz..”

Yarattığı her türlü ürünü düğmeden, tuştan arındırmaya çalışmıştı.. Temelde bunlardan nefret etmesinin belki de bilinç altındaki sebebi buydu..

İnsanı sonsuzluğa yuvarlayan hayali bir düğmeyi yok etmeye çalışıyordu..

OBAMA’NIN NOTU

Ölümünden kısa bir süre önce eğitimi kendi yarattığı bilgisayarlara taşımayı kafasına takmıştı..

Amerika’daki beş bin yedi yüz üniversitenin en iyilerinin rektörleri ile defalarca görüşmüştü..

Dünyadaki bütün ders kitaplarını ve bilgi birikimini toplayacak bir eğitim platformu yaratmayı tasarlıyordu..

Tıpkı iTunes üzerinden müzik satmayı başardığı gibi..

Bugün dillendirdiğimiz, uykuları kaçıran “Global krizi” yıllar önce görmüştü ve tıkanmanın sebebini keşfetmişti..

Amerika’daki eğitim sistemindeki kalitesizlik..

Ölümünden altı ay evvel kendisi ile görüşmek isteyen Başkan Obama’ya bir ay kadar nazlanmıştı..

Karısı başta olmak üzere araya girenlere boyun eğdi, Obama ile buluştu..

Lafa kendisi başladı.. Bilinen küstahlığı ile neleri yanlış yaptıklarını bir çırpıda anlattı..

Ona “Seni yetersiz buluyorum.. İkinci döneminde seçilemeyebilirsin..” dedi..

Başladı yanlışlar saymaya..

“Komünist Çin’de fabrikam var.. Neden mi? Üç ayda kurdum.. Aynı fabrikayı bizim ülkemizde iki yılda kuramazsın..”

Bürokrasiye boğulmuştu Amerika ..

Çok fazla sivil toplum örgütü ve her kafadan çıkan ses vardı.. Kimse radikal kararlar alamıyordu..

Eğitim berbatlaşmıştı..

“Önce Amerika’dan kaçan fabrikaları geri getirmelisin..” dedi Obama’ya..

Bunu başarmak için de en az otuz bin Amerikalı mühendise ihtiyaç vardı..

***


Amerikan eğitim sistemi yeterince mühendis yetiştiremiyordu.. Mühendislik okuyan yabancı öğrencileri de kazanmak için bir şey yapmıyordu..

“Mühendislik okuyan yabancı öğrencilere vatandaşlık ver!” dedi..

Sonra da eğitim sisteminin nasıl iyi mühendis yetiştireceğine geçti..

Obama dinledi, dinlerken sinirlendi ama kendini tuttu.. Sonra bunları yapmaya Kongre ve muhalefetin izin vermeyeceğini geveledi..

Bir program çıkarabilmeleri için Amerika’nın en büyük şirketlerinin CEO’ları ile Başkan’ı buluşturdu.. Listeyi bizzat yaptı..

Obama’nın dinlediklerine tepkisini takip etti ve notunu verdi.. “Bundan bir şey olmaz!”

Türkçesi.. Amerika dünyanın motoru olduğuna göre.. Genel ekonomik kriz kaçınılmaz!

CEVABI BULUN..

Steve Jobs’un yerden yere vurduğu Amerikan eğitim sistemi içinde beş bin yedi yüz üniversite var..

İslâm Konferansı’na üye elli küsur ülkedeki üniversitelerin toplamı ise beş yüz üç.. Durumu önce sayısal olarak kıyaslayın..

İslâm dünyasındaki üniversitelerden hiç birinin “Gerçek ilk beş yüze” giremediğini de bir not olarak kenara yazın..

Amerika’da iyi üniversitelerde okuyan öğrencilerin ödev niyetine yaptığı tezlerle bizim İslâm Dünyası’nın akademisyenlerinin mesleki tezleri aynı düzeyde diyenlere de kızmayın..

Steve Jobs öldüğünde oğlu Reed on dokuz yaşındaydı ve kolej öğrencisiydi..

Babasının hastalığının vahametini ölümünden üç sene önce kavradı..

On beş yaşından itibaren yaz tatillerini Stanford Üniversitesi bünyesindeki bir onkoloji laboratuvarında geçirdi..

Kolon kanserine sebep olan hücrelerin genetik işaretleyicilerini bulmak için DNA üzerinden gen sekanslaması yapıyordu..

Kanserli tümörlerin DNA’larını sekanslamakta kullanılan santrifüj ve boya teknolojisini geliştirmeye çalışıyordu..

Aşağıdaki notu bizim “çocuklarını çok iyi okuttuklarını..” düşünen yerli cinsten zenginlerimiz için düşüyorum..

***


Reed Jobs bir dolar milyarderinin oğluydu..

Babasının mirasından payına yüz milyar dolara yakın bir servet ve para basan şirketlerin ortaklığı düşecekti..

Yine de aklı kızlarda, Bentley arabalarda, çılgın partilerde değil bilimdeydi..

Günlük lisaniyatımızda klişeleştirdiğimiz “Onlar niye öyle de bizimkiler niye böyle?” soru kalıbının cevapları Steve Jobs’un veya onun gibilerin biyografilerinde yatıyor..

Ve biz Steve Jobs’u konuşmuyor, tartışmıyoruz..

Çünkü bizim yoğun gündemimizde Aziz Yıldırım’ın hapisliği, Şike davası, Alex ile Emre yan yana oynar mı meselesi, Seda Sayan’ın son sevgilisi, bir de adını koymaz olaydık “Ferihamız..” var..

Hâlâ “Fatmagül’ün Suçu Ne?” sorusuna bir cevap bulamamışız..

Kalkıp Steve Jobs ile mi uğraşacağız?

DİĞER YENİ YAZILAR