Hukukta kravatın rolü ve iyi hâlden yırtmak..

Haberin Devamı

Mahkeme kararlarında hafifletici sebep olarak zırt pırt karşımıza çıkan “iyi hâl uygulaması..” mağduru bir kez daha mağdur etmek için icat edilmiştir.. İyi hâl tiyatrodaki “durum komedisi” denen etkinliğin adli sistemdeki karşılığıdır..

Yapılan eğitim değerlendirmelerine göre ahalice suça meyilliyiz.. Neden derseniz pek cahiliz..

Her iki üç yılda bir “eğitim reformu” yapan büyüklerimizin aklına nereden geldiyse, oturup tahsil durumumuzu hesaplamışlar..

Okula giden, gitmeyen, alınan diplomalar, kelle sayısı.. Hepsi birbirine katılıp ortalaması alınmış..

Bir de bakmışlar ki seksen sekiz yıllık cumhuriyet kullarımın eğitim ortalaması orta ikiden terk..

“Suça meyilli” olmamızın sebeb-i âlisi bu.. Dehşetli cahil olduğumuzdan iyiyi kötüyü, eğriyi doğruyu ayırt edemiyoruz..

Aklımıza estikçe suç işliyoruz..

***


Ceza mahkemeleri bunun için var işte.. İşlediğimiz suçun yanımıza kâr kalmaması için..

Lakin cezanın bir amacı da “suç işleyeni ıslah etmek” olduğundan, bir güzellik düşünmüşler..

Yaptığından pişman olan ve bunu mahkemede inandırıcı biçimde beyan edenlerin cezasından indirim yapma kolaylığını getirmişler..

Formülün adı da “iyi hâl..” diye tesmiye edilmiş..

Yeşilçam filmlerindeki duruşmalardan aşinayızdır:

“Yaz kızım.. Sanığın mahkemedeki iyi hâline bakılarak cezasının iki yıl altı ay indirilmesine..”

Oley be!

HESAP HATASI

Aynı şekilde infaz yasamızda da “iyi hâlden erken tahliye” olayı vardır.. O da aynı hızla “mağdurun” aleyhine işler..

Nasıl mı işler?

Orta ikiden terk memleketimizin ortak aklı, kafasına göre bir ceza ve infaz yasaları yapar..

Bunların içindeki “iyi hâl..” şartlarını tarif etmeyi, dört dörtlük tarif etmeyi ihmal ettiğinden, iki vakit geçmeden işin suyu çıkarılır..

Meseldir.. “Avcı ne kadar yol bilirse ayı da o kadar yol bilir..” derler..

Orta ikiden terk Türkiyemiz’in saf aydınlarının tedbirini, orta ikiden terk suç dünyası bozar..

Hem de öyle bir bozar ki olay durum komedisine döner..

Unutamadığım karikatürlerden biridir..

Karikatürün karesinde iddianamesini okuyan savcı katili gösterip “Bu vicdansız canavar yirmi altı kişiyi acımadan katletmiştir..” derken sanık şahadet parmağı havada lafa dalıyor:

“Bir dakika hakim bey.. Bir dakika.. İzah edeyim..”

Hukuk bir kere çığırından çıkmasın..

Karikatürcülere, mizah yazarlarına iş çıkar.. Bir başka karikatür..

Hakim, karşısına dikilmiş sanığı azarlıyor..

“Elli lira için adam öldürmeye utanmadın mı?”

Boynu bükük sanıktan cevap:

“Ne yapalım hakim bey? Elli oradan, yüz buradan.. Geçinip gidiyoruz..”

Bu da iki gün önceki gazetelerden karikatürden farksız bir adliye haberi:

“Sevgili katiline yirmi beş yıl..”

Bu haberin nesi karikatürmüş, demeyin.. Ayrıntısı geliyor..

Adam kendisinden ayrılan sevgilisini “Ya benim olursun ya kara toprağın..” deyip, öldürmeyi tasarlamış..

Kızı bıçakla hakladıktan sonra oturmuş, cesedini soğukkanlılıkla beş parçaya bölüp, farklı yerlere atmış.. Yamalanıp hakim önüne çıkarılmış..

Mahkeme bu hunharca cinayeti işleyene önce otuz bir sene vermiş..

Sonra duruşmalardaki “iyi hâlini” dikkate alarak bu cezayı yirmi beş yıla indirmiş..

***


İki senedir yatan katil on beş yıl sonra aramızda.. Azmederse “Yetenek Sizsiniz” yarışmasına bile katılır..

Canavarca cinayet işleyen biri için duruşmada “iyi hâl..” söz konusu olabilir mi?

Burası bizim ceza hukukumuzu ırgalamıyor..

Hukuk, mahkemede boynunu yalandan bile olsa bükmüş mü bir de kravat takmış mı ona bakıyor..

Cinayetten, hırsızlıktan, gasptan yargılanmadıysanız inanması zor gelir ama bizim mahkemelerin “iyi hâlden..” anladığı budur..

Mantığı bu kadar basittir..

ŞEKİL YAPMAK..

Bu işin geçmişini kurcalarsak görürüz..

“Kravat..” kılık kıyafet devrimini yapmış olan “Tek Parti” yöneticilerinin birinciye gelen takıntısıdır..

Batılılaşmayı, kendimize Avrupalılar gibi “şekil yapmak” olarak anladığımızdan aklımıza gelen tedbir budur..

Tabii bir de “Fötr şapka” devrimimiz var..

“Kravat” ile “Fötr şapka” aslen birbirinden ayrılmaz şeylerdir ama mahkemelerde işe yaramamıştır..

Mahkeme salonları kapalı mekân olduğundan, kapalı mekânlarda fötr şapka giymek görgüsüzlük sayıldığından “iyi hâlden” yararlanmayı hesaplayanlar “Şapka Devriminin..” nimetlerinden hukuksal anlamda fayda göremediler..

“Kravat” mahkemeye, dolayısı ile rejime saygı göstergesi olarak tek kaldı..

O yüzdendir ki hakim, karşısına getirilen sanığın önce kıyafetine bakar..

Sanık isterse önceden tasarlayarak yetmiş cinayet işlesin.. Eğer takım elbise giyip kravat takmışsa, hakimlerin karşısında Osmanlı Bankası Şube Müdürü gibi duruyorsa “İyi hâl..” imtihanından sınıfı geçer..

Eğer ki sanığın yakası bağrı açıksa, gömlek yakası “Düğün Orkestrası Solisti” gibi ceket yakasının üzerine yayılmışsa olay biter..

Mahkeme “İyi hâline..” tövbe inanmaz..

***


“İyi hâl..” denen şey yankesicilik, hırsızlık, dolandırıcılık gibi nispeten hafif suçlar için de geçerlidir..

Bu işin esnafı; kendisini orta ikinci sınıfa kadar getiren zekâsıyla “kravat” denen nesnenin bu davalarda işe yaramadığını çözmüş, onun yerine “çok çocuk” uygulamasına geçmiştir..

Hırsızlıktan yargılanan bir sabıkalı karar günü mahkemeye ailesini getirir.. Karısı önceden tembihli olduğundan komşulardan üç çocuk daha tedarik eder..

Böylece hırsızın mahkemede “Altı çocuk babası” olarak görünmesine katkıda bulunurlar..

Anaları cimciği bastıkça çocuklar arada bir “Babaaa!” diye ağlar.. Hakim de sanığa acır, bir yıl vereceğine cezasını sekiz aya indirir..

Anlattığım şeyler, orta ikiden terk aklımızın hukuk namına ürettikleridir..

Hani.. Olur ki.. Özellikle kadınlara yönelik cinayetlere verilen cezalara bakarak bir “İyi hâl..” tartışması başlatmak isteyen varsa işlerine yarasın, diye..

“Ortak akıl.. Ortak akıl.. Gel mabadıma takıl..”

DİĞER YENİ YAZILAR