CV yazmayı bilmeyen iş için umutlanmasın..

Haberin Devamı

Bizim eğitim sistemi “Telgraf nasıl yazılır?” noktasında kaldı, iş dünyasının gözünü ise “Harvard Üniversitesi” bile doldurmaz oldu.. Yerli üniversitelerden diplomalı yerli cins genç işsizlerimiz ise bu ortamdan kendilerine iş umuyor..

Yaz bitiyor.. Hele şu uzun bayram tatili de bir bitsin, tamamdır bütün yazlık hesaplar..

Özellikle de elinde diploması olup da işsizlikten evlerinde “bunalım takılan” binlerce üniversite mezunu gencimiz için son yayılma zamanları..

Kendileri için özgürlük alanı ilân ettikleri odalarına kapanıp, içeride çaldıkları müzikle evin reisini “sinir testinden” geçirmenin tadını üç beş gün daha çıkaracaklar..

Sonunda baba “Ulan kıçını kaldır da iş bak!” diye şarlayacak..

Aylak evladı iş hayatına yönlendirmenin birinciye gelen yolu böyle dürtmelerdir..

Gerisi “Kazık kadar adam oldun.. Hâlâ bir işin yok..” lafının verdiği motivasyonla gelir..

***


Üniversite diplomalı işsiz kızlar olayın kolayını bulmuş.. Master üzerine master yapıyorlar.. Her master programında ikişer sene kazanıyorlar..

İki yıl.. Ardından iki yıl daha.. Bir de dil kursu.. Beş yıl eder..

Neresinden baksan çeyrek asrın çeyreği..

Eh! Bu kadar zamanda eline geçen master diplomaları ile iş bulamazlarsa da evlenecek bir sersem bulurlar.. Üniversite eğitimi bunun içindir..

Özellikle bünyesine aldığı oğlan çocuklarına “Üniversiteli oldum, ben artık hayata doydum..” duygusu verdiğinden akıllarına gelen ilk icraat bir kız bulmaktır..

Fakülte kantinleri, kütüphaneleri, konferans salonları hatta açık alanları bu kızların ördüğü örümcek ağları ile dolu olduğundan oğlan eninde sonunda bu ağlardan birine düşer..

Master yapan veya master yapmaya hazırlanan kız kurtulmuş olur!

TERCÜME-İ HÂL

Ayrıca bizim kültürümüzde kız çocuğunu “Git ille de iş bul..” diye zorlamak yoktur..

Kız çocuğuna “Artık başının çaresine bak..” da denmez.. Tam tersine evde kalması, anasının dizinin dibinden ayrılmaması tercih edilir..

Dışarısı kızlar için tehlikelerle doludur.. Maazallah kendi başına kalırsa “hayat bayanı” bile olur.. En iyisi evde kalması, kısmetinin açılacağı günü beklemesidir..

Kız kısmının yedi yerde bahtı vardır.. Eninde sonunda biri kapıyı çalar..

Oğlan çocuğu için durum böyle değil..

Çevremde üniversite bitirmiş hatta master yapıp hayattan iki yıl çalmış oğlan çocuklarına bakıyorum.. Cümlesi işsiz.. Aileleri ile oturuyorlar..

Babalarının yarattığı “Somali’deki Açlara Yardım Fonu’’ sayesinde geçiniyorlar..

Bir yürüyüş yapayım, diyorum.. Taksim’e gidene kadar beş kişi tanıyıp yanıma gelmişse üçü evdeki işsiz oğlan için yardım istiyor..

O işsiz oğlanlarla karşılaştığımda “İş aramıyor musun?” diye soruyorum.. Hepsi de arıyor..

“Nasıl arıyorsun?” dediğinde cevapları belli.. “İnternet üzerinden..”

Başlıyorlar CV’lerini nerelere yolladıklarını saymaya..

Şimdi benim “düz vites okurlarımdan” kimileri bu CV nedir, bilmiyor olabilir..

İş hayatımızda yeni çıkan bir âdet.. İş başvurusu yapanların kendilerini potansiyel patronlarına tanıtmak için hazırladıkları tek sayfalık hâl beyanı..

İş isteme beyanına “Hâl Tercümem” diye başlık atmak “demode” olduğundan CV kısaltması kullanılıyor..

***


CV kısaltması “öz geçmiş” mânâsında.. Latince “Curriculum Vitae” sözcüklerinin baş harflerinden.. Batı dillerine böyle girmiş..

Biz de aslı Frenkçe sözcüklere meraklı bir milletiz..

Ticaret odalarına kayıtlı tüccarımızın, işletme sahiplerinin en az yarısı “Türkiye’nin Resmi Dilini İngilizceye çevirmek..” amacıyla gizli faaliyet gösteren bir şebekenin üyeleri gibi çalışır..

“Hakkını vererek” okuma yazma oranının yüzde altmışı bulmadığı ülkemizdeki iş yeri tabelalarının yüzde ellisi o yüzden İngilizcedir..

O yüzden de bir iş isteme formunun başına “Hâl Tercümesi” yerine “CV” yazmak doğrudur..

TEKNİK EKSİK

Anladığım kadarı ile bizim çocuklar bu CV’leri hazırlamayı bilmiyorlar..

İnternetten apartılmış, matbu mektup gibi kuru, birbirini tekrarlayan hazır metinler..

Biraz internet kurcalayan bir patron önüne gelen CV’nin internet yardımı ile hazırlandığını anlayıp, başvuranın ismini çizebilir..

O yüzden biraz ince ayar lazım bu CV’lere..

Mesela CV’nizde eğitiminizi anlatırken “Sütçü İmam Üniversitesi’nin filanca bölümünden mezun..” yazmayacaksınız..

Temsil “İşletme Fakültesi Mezunuyum..” demek yeter.. Bırakın okuyan düşünsün hangi üniversiteden diye.. Bu cümleyi yazdığınız andan itibaren Sabancı’dan Boğaziçi’ne bütün işletme diplomalarının hasmısınız..

Yabancı dil meselesi de mühim..

“Az İngilizce az Almanca biliyorum..” türünden bir takdim kökünden yanlıştır..

“Pilav üstü as kuru fasulye..” türünden esnaf lokantası mönüsündeki bir yemek takdimi gibi..

***


CV’deki “Az Almanca” bilgisi sizin gurbetçi bir aileden geldiğinizi düşündürür.. “Az İngilizce..” de liseyi taşrada okuduğunuzu ele verir..

İkisi de kendini Amerika veya Avrupa kültürüne dötünden eklemlenmiş sanan patronaj için eksi pointtir..

Onun yerine “Dile çok yeteneğim var.. İngilizce, Almanca Fransızcamı geliştirmek için üniversite dışında çeşitli kurslara gittim..” yazabilirsiniz..

Gördünüz mü..

Böylece yalan söylemeden üç dil beyanında bulunuyorsunuz..

CV’nizi okuyan İngilizcenizin sekiz on kelimeden, Fransızcanızın sadece “Oui” ve “Amour” sözcükleriyle, Almancanızın da “jawohl” sözcüğü ile sınırlı olduğunu ne bilsin?

Sıkıştığınızda “CV’de yazmıştım, geliştiriyorum dedik ya..” deyip sıyırırsınız..

Gördünüz mü farkı?

İşsiz gençlerimize “CV nasıl hazırlanır?” konusundaki tavsiyelerime devam edeceğim.. Gözünüz kulağınız bende olsun..

Aylak bayram günleriniz neş’eyle dolsun..

DİĞER YENİ YAZILAR