Para azgınlığının son numarası beyaz oto..

Haberin Devamı



Adını böyle koyduk, Feriha da koyabilirdik ama bu “beyaz renk otomobil hevesini” gözümüze sokanlara “sonradan görme” de diyebilirsiniz.. “Allah’ın şaşırttığı kullar da.. Konuya dair bulacağınız her türlü sıfatın

çıkacağı yer aynı..

“Beyaz” renk ile bizim ahalimizin ilişkisi biraz sapkıncadır.. Ancak bunda beyazın hiç kabahati yok..

Şairin dediği gibi “Bütün renkler aynı anda kirleniyordu, birinciliği beyaza verdiler..”

Beyaz evvel emir sembol renktir..

Edebiyatta hatta onun da atası olan dini metinlerde safiyeti, masumiyeti temsil eder..

Ressamların yarattığı tablolarda melekler çoğunlukla beyaz kıyafetlidir..

Mevtalarımızı beyaz kefene sarıp “Onu sana tertemiz yolluyoruz Allahım” niyetiyle toprağa veririz..

***


Beyaz temizliktir..

Temizlik ise seçkinlerin ayrıcalıklı hâlidir..

Bakın eski Hollywood filmlerine.. Gary Grant’ı, Dean Martin’i, Frank Sinatra’yı salon komedilerinde beyaz çoraplı görürsünüz..

Aynı refleks bize de sıçramıştı..

Ellili yıllarda, hatta altmışlı yılların sonuna kadar elimizden çıkan Yeşilçam işi ne kadar film varsa jönleri beyaz çoraplıdır..

Ayhan Işık da Göksel Arsoy da o filmlerde siyah smokin altına beyaz çorap giydiler.. Biz de onlara öykünüp kendimize beyaz çoraplar tedarik ettik.. Taaa ki..

İZ BIRAKIRSIN

“Taaa ki..” diyordum.. Nereden geldiği belli olmayan bir rüzgâr esti.. Birileri beyaz çoraba burun kıvırdı.. Önce zenginler, eğitimliler uyandı duruma..

Çorapta beyaz renk hızla terk edildi.. Anadolu’nun yiğitleri durumun farkında değildi..

Çünkü taşranın pek çok yerine İstanbul’un seyrettiği filmler üç dört yıl sonra gidiyordu.. O filmlerdeki jönler hâlâ beyaz çorap giyiyordu..

Çorapta beyaz, taşra erkeği asaletinin bir türlü vazgeçemediği bir renkti.. Tıpkı bugün kadından söz ederken “bayan” demenin kibarlık zannedilmesi gibi..

“Kıro” sözcüğü de kavram olarak beyaz renkli çorapla birlikte girmiştir hayatımıza.. Zaman içinde “beyaz çorap ile kıroluk” özdeşleşmiştir..

Beyaz çorap giyenlerle uluorta o kadar çok alay edildi ki kafası en kalın olanlar bile bunun bir aykırılık olduğunu öğrendiler, vazgeçtiler..

O günlerde o refleksi gösterenler nedense bugün aynı refleksi “bayan” sözcüğüne göstermiyor, ağızlarını şaplata şaplata kullanıyorlar..

Ancak görgüsüzlük sürekli saklanabilecek bir şey değildir.. Yüzünüzdeki ergenlik sivilcesi gibi, kıllı kıçınızdaki fistül gibi sürekli baş verir..

Yiyemeyecek kadar çok paran olması da fark etmez..

Yazın denize gider, günde beş kere bikini değiştirirsin.. Seyredenler şifreni çözer..

Tekne alıp en kalabalık koyda demirlersin, baş tarafa koyduğun mangaldan yayılan et kokusu seni yakalatır..

Denizin dibinde ev yaptırır, verandasını camla kapatırsın.. Gelip geçen “sera görünümlü” evde nasıl bir hıyarın yaşadığını merak eder.. Diyeceğim o ki olayın kaçışı yoktur..

***


İki üç ay öncesiydi.. İstanbul’da “Bu yıl beyaz otomobil modası var..” şeklinde bir tevatür yayıldı..

Kendi payıma bunun tutacak bir moda olduğuna katiyen inanmadım.. Neden mi?

Çünkü çevremde kim varsa, özellikle de nisa taifesinden “beyaz otomobil” gördüler mi önce bir “Iıııyyy!” çekiyor sonra “Ambulans gibi..” yakıştırmasını yapıyordu..

Eh! Kadın kısmını bu kadar irite eden bir seçimi aklı eren hiçbir erkek yapmaz gibi geldi bana..

Fiyakalı araba almakta maksat kadın kısmının aklını uçurmak değil miydi? O zaman beyaz oto ile bunu yapmanın bir mânâsı yoktu..

Hele yakın geçmişimizde yiğit kısmını hedef alan bir “Beyaz çorap laneti” varsa..

GÜN ARSIZIN

Benim, baba parasını nasıl harcayacağını bilemeyen yiğitlerimizden böyle bir feraset beklemem “değirmende yoğurt öğütmek” gibi boş işmiş..

O lafların üzerinden daha bir ay geçmeden İstanbul’un “piyasa hizmeti” veren yollarını beyaz renkli otomobiller kapladı..

Altına Mercedes’in, BMW’nin, Audi’nin; daha aklınıza gelebilecek ne kadar prestijli marka, statü tarif eden otomobil varsa; onlardan beyaz renklisini çeken kendini Nişantaşı’na, İstinye’ye, Bebek’e atıyor..

Land Rover’ından, Cherokee’sine; Toyota’sından Chevrolet’sine kadar bütün cip azmanları da beyaza bürünmüş..

Sadece Hummer ciplerin beyazı üretilmediğinden onların sahipleri mağdur.. Tabii beyazını uyduramayan Ferrari ve Porsche sahipleri de..

Yanlarından beyaz renkli bir Hyundai geçse ezik ezik bakıyorlar..

Gün beyazın, beyaz arsızın halleri..

Sonradan görmelik, para azgınlığı beyaz çiçekler açıyor..

Ya beyaz çorap giydi diye benim yiğitlerimi yerden yere vuran kız kısmına ne demeli?

Ambulans kıvamındaki arabalarla piyasa yapan oğlanların gözlerinin içine bakıyorlar.. Beyaz arabalı birini bulurlarsa say ki gelinlik giymiş gibi olacaklar..

Kendisini beyazın cazibesine kaptıranlardan her birinin birer ikişer arabası daha var.. Siyah Mercedes’im zaten vardı bir de beyaz Audi’m olsun!

Maliyeciler hesap mı soracak?

***


İşe bakın ki trafikte beyaz renk azgınlığı tam da “kriz” lafının bolca kullanıldığı günlere denk geldi..

İkisi hükümet, birisi bürokrasi adamı.. Üç kişi bir ağzını açtı.. Dolar ile Euro zıvanadan çıktı..

Parasını çeken mi bankadan bankaya aşırtan mı altına yatıran mı ararsın?

Macide teyzemin Almancı oğlundan hediye, yastık altında bir adet “Yüzlük Euro” banknotu var.. O bile gelip gelip “Altına mı dönsem acaba?” diye soruyor..

Bu arada her türlü lüks otonun beyaz renklisi, peynir gibi satılıyor.. Daha ağır arabanın beyazı için zengin bebeleri sırada..

Seyrek bıyıklı asabi şahsiyet de bu duruma baktıktan sonra “Krizden korkmayın.. Yiyin paranızı..” dedi..

Kayıtlara göre kredi kartından borca batanların oranı yüzde elli altıyı bulmuş..

O yüzden ben bu “Paranızı harcayın” tavsiyesini “Borç bini aşınca her gün tavuk ye..” diye anlıyorum..

Bir gözüm de beyaz arabalarda..

DİĞER YENİ YAZILAR