Gündem budur, içi sudur.. İçsen de içmesen de budur..

Haberin Devamı

Medyanın gündemi ile ahalinin gündemi nedense birbirini tutmuyor.. Medyaya göre adli referandum tartışması çok önemli.. Ahaliye göre Petek Dinçöz ile Can Tanrıyar boşandığında evlerinde yaşayan köpeklerin velayetini kimin alacağı önemli.. Benim fikrim mi? Arz ediyorum..

Cuma, haftanın son günü..

Bıyıklı türkücünün “Yârim giymiş beyaz aziye, Cuma namazından gelir..” diye ünlediği, cümle izan sahiplerinin aklını dumura uğrattığı gün..

Cuma namazına kadınlar gitmez.. Camilerde yer olmadığından değil, alınmadıklarından..

Demek ki Cuma’dan gelen yâr erkek.. Eeee? Türküyü söyleyen de bıyıklı erkek.. Karışık bir durum.. Dizisi yapılsa RTÜK’ün ilgi alanına girer..

Diyeceğim o değil..

Yazıyı kurgularken önce hafta sonu yani Cuma itibarıyla ülkenin gündeminde ne var ne yok, onları sıralayacaktım.. Sonra gündemdeki maddelerden birine tam dalacaktım..

İcabını yapayım..

***


Amerika’da Ermeni soykırımı oylaması, Yunan adalarının, emlakçıya devri..

Doğal olarak savcılar geldi savcılar gitti.. Askerler gözaltında, askerler salıverildi.. Ronaldinho Galatasaray’da.. (Bunu da bizim spor servisi salladı..)

Adli reform.. Seyrek bıyıklı asabi şahsiyet Yargıtay’dan Danıştay’a, bütün kurumlarda üyelikleri kendi seçmek istiyor, olmaz denilince de kızıyor..

Bu arada rejimle hükümet adamlarının arasına girdikleri için “Yakası Yırtılan Tüfekçi Bekir” konumuna düşen köşe yazarları var..

Seyrek bıyıklı asabi şahsiyet onlara da bir eyyam fırçasını atıp patronlarına “Bunların maaşını sen vermiyor musun?” diye sorup, yol gösteriyor..

ASIL GÜNDEM..

Bu arada Veda filminin galası için İzmir’e giden Zülfü Livaneli ustamdan sözlü mesaj alıyorum..

Kız kardeşimi görmüş, benim EÇEV hakkında yazı yazıp yazmadığımı sormuş.. Yazmadığımı öğrenince de “Dur ben ona bir gol atayım..” demiş..

Bildiğiniz gibi Zülfü Livaneli ile bir süredir mektuplaşıyoruz.. Sebebi cep telefonunun çok yazması.. Köşeden köşeye mektup daha ucuza mâl oluyor..

Zülfü Livaneli gol atmak için pozisyona girerken ben bu EÇEV denilen kodun açılımını yazayım.. Ege Çağdaş Eğitim Vakfı oluyor..

Kafayı eğitimle bozmuş bir grup orta yaş kuşağı kadın, fakir fukara bebelerine burs vereceğiz diye yörede terör estiriyorlar..

Ellerinde koçan, kimi yakalasalar kırk elli lira kesiyorlar..

Benden kurdukları gizli eğitim teşkilatı için yardım ve yataklık beklediklerinde şiddetle reddettim.. Ben herkesin aynı tip eğitimden geçmesine bayılanlardan değilim..

Bana göre bin çocuğa okuma yazma öğreteceğine, üç beş yetenekli çocuğun özel eğitimini sahiplen, onların yolunu aç daha iyi.. Öbürünü devlet zaten yapıyor..

***


Aha işte.. Önünde sıradan eğitimden geçmiş, çağdaş bir kız çocuğunun marifeti de var.. Okumuş, diplomasını almış.. Bir bankada işe girmiş..

Nerede mi? İzmir’de EÇEV’in gözü önünde..

Sonra aklına esmiş, bir gün falcıya gitmiş.. Kız çocuğudur “Kısmetim var mı?” diye meraklanması da normal..

Falcı kızın yüzüne bakıp anında teşhisi koymuş.. “Sende papaz büyüsü var..”

Papaz büyüsü deyip geçme.. İyisi yapıldı mı sadece senin değil, ailendeki bütün ergen kızların kısmeti bağlanır.. Bunları cumhuriyet mekteplerinde öğretmezler..

Gizli ilimlerdir ki erbabı bilir..

Çaresi büyünün karşı büyüyle çözülmesi.. Maliyeti tek seans altı bin lira..

ÇÖZ BAKALIM..

Eğitilmiş, zihni açılmış kızımız altı bin lirası olmadığından parayı çalıştığı bankadan gizlice almış..

Lakin büyüyü yapan it oğlusu nasıl kuvvetli yapmışsa artık, büyü çözülmüyor..

Eğitimli kızımızın da karnı şişiyor.. Falcı onun da teşhisini koymuş.. Meğer cin taifesi kızın karnında toplanmış.. Kimi tef çalıyor, kimi göbek atıyor.. Bildiğin çalgılı çengili düğün yapıyorlar..

Çağdaş eğitimden sebeplenme fırsatını yakaladığı için helva sarılacak büyüklükte üç diploması olan, bu sayede çalıştığı bankanın “portföy yöneticiliğine” getirilen hanım kızımız paraları çekip çekip falcının eline saymış..

Cin çıkarma işi bir yıl sürmüş..

Bankanın “cin maliyeti” ise bir yılda 705 bin lira..

Bari cinlerden kurtulsaydı.. Aslında falcı cinleri çıkarmasına çıkarmış ama o cinler bu kez falcının karnında toplanmışlar..

Fırsat düşkünü falçı, eğitimli kardelenimizi “Daha para getirmezsen cinleri karnımdan salarım..” deyip korkutarak, soyma düzenini sürdürmüş..

Sonuç, çağdaş eğitimcilerin moralini biraz bozacak ama kızımız tutuklandı.. Cin çıkarıcısı falcı da.. Cinleri sorarsanız tamamı serbest..

Bu da benim için yazılacak bir gündem maddesiydi.. Üstünü çizmiştim.. Lafı uzatmamın sebebi Zülfü Livaneli’nin taaa İzmir’den attığı pastır..

Medyanın tarif ettiği gündemde ne varsa tamamını köşe yazarlığından gelme seçme hakkımı kullanarak eledim.. Bir tanesi hariç..

Petek Dinçöz’ün boşanma haberi.. Bu haber hepimizi dilhûn etti..

***


Türkiyemiz, durduk yere aklımıza düşen bir adli referandumu belki kaldırabilir ama bu boşanmayı kaldıramaz..

Hele hele ortada mini minnacık dört köpek varsa..

Bıcır, Çıtır, Lale ve Lucy adlı mini minnacık dört kaniş cinsi it, iki yetişkin insan birbirleriyle geçinemiyorlar diye travma yaşayacaklar..

Petek Dinçöz, boşanmanın birinci şartı olarak bu dört köpeğin velayetini istiyor.. Kocası Can Tanrıyar ise susup, bizi meraktan çatlatıyor..

Bence memleketin bir numaralı gündem maddesi budur..

Bu mesele bir an önce çözülmeli, gerekirse “köpeklerin vesayeti kimde kalacak..” sorusunun cevabını bulmak için referanduma gidilmelidir..

Hukuk toplumları böyle yapıyorlar.. Ben hiç hukuk toplumunda yaşamadığımdan kendim bilmiyorum ama dedikodusunu duydum..

Onlarda şey olunca referandum şeyi yapılırmış.. Sanırsam tevatür değil.. Ateş olmayan yerden duman çıkmaz..

DİĞER YENİ YAZILAR