Pazar gününün erkek kısmındaki yan etkisi..

Haberin Devamı

Erkek kısmı için “futbol sayesinde” şölen havasında geçmesi gereken Pazar günleri, karşı cinsin haftada bir tutan krizleri nedeniyle karın ağrısına dönüşüyor.. Yazarınız da size bu krizden kurtulmanın ve mutlu sonun yollarını gösteriyor..

Şair kıvama geldiğinde “Bugün Pazar.. Derdim azar..” demiş..

Derdi muhakkak aşka dairdir ama içimde “Pazarların, evli erkeklerin zor günü olduğunu bildiğinden böyle yazdığına dair” bir his var..

Erkeğin maç günüdür.. Kadının da muhalefet günü..

Evlilikten beklediğini bulamayan ne kadar kadın varsa, bunu periyodik olarak Pazar günleri, futbol üzerinden ifade eder..

O gün kadının gezmek isteyeceği tutar.. Erkek, diplomatik olmayı beceremediği için “Gezip de ne yapacaksın?” cümlesiyle olayı felsefi boyutlarda tartışmaya açar ama kadın yemez..

Erkek kısmının felsefi derinliğinin futbolun on sekiz basit kuralı ile sınırlı olduğunu bildiğinden lafı yeniden ayak topuna getirir..

Ondan sonrasını gözünüzün önünde siz canlandırın..

***


Aha işte evli erkeklere “gezmesi gelen” avratlarını avutmak için fırsat..

Pazar sabahı makûl bir saatte çıkarın evden, Atlı Köşk’e götürün..

Oradaki Sakıp Sabancı Müzesi’nin üst katında benzersiz bir “hat koleksiyonu” var..

Hat sanatının çok nadide eserlerini görsün.. Kimilerinin “Osmanlı’nın soyut resmi” dediği o harika levhalara, bir eyyam levhalara boş boş baktırdıktan sonra aşağıdaki katlara indirin..

İki gündür yazıyoruz..

Orada da Venedik Sergisi var.. Venedik denilen nam şehir devleti bizim için hayatidir.. Cumhuriyet hariç, son dört yüz yılımızda birinciye gelir..

VENEDİK HALISI

Nereden mi belli?

Buyurun size Beyoğlu semti.. “Pera” diye de temsil edilir lakin bize Türkçesi uyar..

Semte ismini veren o “Beyoğlu” bir Venedik soylusunun gayrimeşru çocuğu..

Baba Andrea Gritti.. Venedik’in 1500’lü yılların başındaki İstanbul Balyoz’u, yani elçisi..

Sen gel buraya.. Bir Rum kadınla işi pişirip üç çocuk doğurt.. Sonra Venedik’e dönüp de site devletinin başı olunca o çocuklar sana dert olsun..

“Piç..” desinler..

Bu “piç” lafını kaldıramayan oğlanlardan Alvise Gritti toplamış barhanasını, dengini..

Gelmiş İstanbul’a yerleşmiş.. Konağını da şimdi “Beyoğlu” dediğimiz semte yapmış..

Artık nasıl bir konak yapmışsa.. Belki de saray.. Dillere düşmüş.. Kanuni Sultan Süleyman bile gelip konağı görmüş, hatta siyaset üzerine görüş alış verişi yapmış derler..

Bu da Osmanlı’da bir ilk..

“Beyoğlu Konağı”ndan yola çıkılıp, kısaltması bize “Beyoğlu” olarak semt adı kalmış..

Bu semte dair bir iki rivayet var ama en inanılanı budur..

Osmanlı ile Venedik birbirlerini karşılıklı etkilemiş.. Bizim “tezhip” yani kitap süsleme sanatını onlar benimsemiş..

Atlı Köşk’teki sergide örnekleri var.. Venedik işi tezhipli kitapları görebilirsiniz..

Bizim halılar da orada pek makbûl olmuş zamanında.. Venedik’in soylu aileleri, zenginliklerini göstermek için bu halıları ünlü ressamlara yaptırdıkları aile tablolarında kullanmışlar..

Aileler ya yere serili veya bir masa üzerinde örtü gibi kullanılan halılar etrafında ressamlara poz vermişler..

Sergide bu tabloların röprodüksiyonları (tıpkı kopyaları) var.. Tabloların kimileri de orijinal..

***


Bugün hâlâ Venedik’te bizim Uşak, Bünyan gibi halılarımız, onları tablolarında kullanan ressamların adıyla kategorize ediliyor..

“Holbein halısı..”

“Bellini halısı..”

“Lotto ve Crivelli halıları..”

Bunları eli sonradan para görüp de asalet derdine düşen potansiyel zenginlerimiz için yazıyorum..

Gidip Venedik’ten aldığınız halıyla “Bu bir Crivelli” diye övünmeye kalkışırsınız..

İşten anlayana denk geldiğinizde “Heee .. Bildiğimiz Bünyan..” deyip sizi madara eder.. Bünyeniz hazırlıklı olsun..

ÇEKİNGENLİK..

Sergiye hafta içi üç yüze yakın ziyaretçi geliyormuş.. Hafta sonları ise iki bin kişiyi buluyor..

Ahalimizin sergi olayına soğuk bakmasının bir sebebi de sosyal çekingenlik..

Kimi fiyatları çok yüksek zannediyor.. Adı Sakıp Sabancı Müzesi ya! Sadece TÜSİAD üyeleri girebilir sanıyor..

Evdeki yardımcım Ülkü bile “Biletler yüz liradır..” deyip eksperlik yaptı..

Biletlerin on lira olduğunu öğrenince de hem şaştı hem de gitmemiş olduğuna hayıflandı..

Nitekim sergiyi gezerken çok sayıda ev kadını gördüm.. Kimi de türbanlı.. Gelmişler, geziyorlar.. Nesnelere merakla bakıyorlar..

Bu gruplardan birinin başlarındaki rehber hanım beni biraz gerdi..

Ya ev hanımlarından oluşan yerli cins turist grubunu küçümsedi yahut kendisi de rehbere muhtaç..

Toplamış kadınları “Cesare Vecellio” ailesinin tablosunun başına.. Sesini çatlatarak “Şimdi size bir Rönesans ailesini göstereceğim..” diyor..

Oldu olacak bir de “Reform Ailesi” göster.. Böyle tarif mi olur?

Elimizin altında harika rehberler var ama böyleleri de var..

Geçenlerde bu rehberlerden biri Kapadokya Turu’ndaki müşterilerine “Bektaşilik üzerine” bilgi (!) verirken “Hazreti Ali de Şii’ydi..” deyivermiş..

Maazallah “Hazreti Ali için Alevi de derler..” noktasına getirebilirdi işi.. Buna da şükür..

***


Lafı yeniden evli erkeklere getireceğim..

Evdeki kadının “gezme krizi” nden bunalıp, vakti maç saatine kadar nasıl geçireceğini bilemeyen erkeklere..

Alın karınızı.. Çoluk çocuğu..

Önümüzdeki hafta sonu Atlı Köşk’e götürün..

Hat Sergisi’ni, Venedik Sergisi’ni bir güzel gezdirin..

Ziyaretin öncesi veya sonrasında Atlı Köşk’ün o harika bahçesinde yürünün..

Öğle vakti gelip de acıktılar mı müzenin içindeki Çanga’nın işlettiği kafeteryada “toplu kahvaltı” yaptırın.. Yaz aylarında bu kahvaltıyı çimenlerin üzerinde de yaptırıyorlar.. (Parasına karışmam..)

Hatta canlı caz müziği de dinletiyorlar..

Akşam olmadan eve dönersiniz, kadın en az dört beş saat susar..

Siz de Lig TV’deki maçınızı “görevini yapmış bir aile reisi” olmanın huzuruyla seyredersiniz..

Nasıl akıl ama?

DİĞER YENİ YAZILAR