Hasan'ım orda ağlar.. Ben burda...

Olacağı buydu işte.. Kaç kere söyledim Hasan Cemal'e.. Milliyet'ten transfer teklifi geldiği zaman "gitme" diye yalvardım..

Haberin Devamı

Olacağı buydu işte.. Kaç kere söyledim Hasan Cemal'e.. Milliyet'ten transfer teklifi geldiği zaman "gitme" diye yalvardım.. "Gitme seni orada ezerler.." dedim..
Sen köşe yazarlığında henüz açmamış bir gül goncasısın.. Okurun seni doya doya koklamasına izin vermezler.. Sapından tuttukları gibi dalından ayırırlar.."
Öyle bakmıştı yüzüme.. Bakışları, Devlet Malzeme Ofisi'nin sabit kalemi gibi olduğundan ne düşündüğünü de çıkaramazsın..

Ondan evvel gidenlerin hallerini anlattım.. "Bak Güneri Cıvaoğlu'na.." diye başladım..
"Entel, dantel takımına yazı okutmak için bunca yıldan sonra dido sakal bıraktı.. Sihirbaz Mandrake gibi bakırıyor köşesinden.."
Hiç tınmadı.. Sakız çiğnemeye devam etti..
Sevmesem, yakın arkadaşım olmasa bırakacağım yakasını.. Gitsin ne hali varsa görsün.. Lakin kazın ayağı öyle değil.. Daha el kadar bebesi var büyütecek..
Eğitimi tamamlanmamış yeni bir köpeği var.. Biraz sorunlu., iki sene geçti def-i hacetini bahçeye yapmayı öğrenemedi ki bunlar, sorumluluk ister..
Daldın mı Milliyet ortamına uğraşamazsın bunlarla..

Acınacak haldeler..
Kafaya koymuş gidecek.. Bari kanlı bir örnek vereyim de ürksün, dedim.. Son olarak Mehmet Yılmaz'ın hallerini örnek diye gösterdim..
Aslan gibi adamdı.. Delikanlılıksa delikanlı, gazetecilikse gazeteci.. Gitti Milliyet'in başına geçti.. İki üç eyyam bir zararı yoktu kendisine..
Birdenbire tutup aşk yazılan yazmaya başladı.. Hem de ne aşk yazıları? Her satırından hicran fışkıran, Yeşilçam sinemasının yuva yıkan kötü kadınlarına bile kanlı gözyaşı döktürecek cinsten yazılar..
Al önüne bakkaldan çizgili kağıt.. Mehmet Yılmaz'ın aşk yazılarından iki üç paragrafı rastgele seç, alt alta yaz.. Kağıdın ucunu da cıgara ile hafiften yak..
Ondan sonra kime istersen gönder.. Umre ziyaretine hazırlanan kocakanya okut, fikrini sasırsın.. "Hayatımı yaşıyacağım, kadınlığımı yaşıyacağım.." diye entel barlara dadanmazsa bir şey bilmiyorum..
Olan Mehmet Yılmaz'ın eşine oldu.. Eeee! Ateş düştüğü yeri yakar tabi.. Mehmet Yılmaz o gazeteye gittiğinden beri kızın huzuru yok..
Her akşam acaba bugün eve dönecek mi dönmeyecek mi heyecanı çekerken "Aslan gibi kocamın başını yedin Doğan grubuuuu!" diye dizlerini dövüyor..

Bunları birer birer anlattım Hasan Cemal'e.. Gider Mehmet Yılmaz'a uyarsın, Güneri
Bey'e uyarsın.. Çoluğu çocuğu sebil edersin, dedim..
Dinlemedi.. Gitti.. Gördünüz başına neler geldi..
31 Aralık günü bir yazı yazmış.. Güzel Allahım, hasımlarımın başına vermesin öyle çilelisini.. Aha koydum sayfanın bir kenarına.. Okuyun da gözünüzün yaşları sel gibi aksın, niyetine değil.. İbret alasınız, diye..

Hani fikre saygı..
Yazının her satırı yüreğime hançer gibi saplandı..
Hele "Başımı bir ateş dalgası sarıyor, hortlaklar uğursuz giysileri, kukuletaları ve tüyler ürpertici tamtam sesleriyle gözlerimin önünde dans ediyorlar.." cümlesini okuduğumda iyice dağıldım..
Gözlerimden sicim gibi yaşlar iniyor.. "Gitti.. Gitti.. Koç gibi yiğidim gitti.." diye avazlanıyorum ki tüm yedinci kat başıma birikmiş..
Kanlım Tuğçe Baran bile kağıt mendil yetiştirmeye çalışıyor.. Susturmak ne mümkün beni:
"Yiğidimi tiner koklamaya alıştırmışlar, artık hayaller görüyor.." diye dövünmekteyim ki Cihanbeyli ve çevresindeki Ruşvan köylerinin bir numaralı ağıtçısı Rahime Kadın karşıma çökse, hızımla baş edemez..

Nasıl bir işkence çektirdilerse Hasan'ıma.. Yazının orta yerine de bir şiir kondurmuş Acılı Adana'dan beter.. Ben diyeyim şiir,

Sezen Aksu desin şarkı sözü.. Uzaktan atları seyrediyorum Hava kurşuni soğuk Köyün bacaları tütüyor Ben grip miyim? Üstelik bugün yazı günüm..
Tıraş bıçağı üreten firmaların yönetiminde bir cırtim akıl varsa bunu alıp Müslüm Baba ya verirler, hayırlısıyla besteletirler.. Jilet satışlarını patlatmazsa ben bir şey bilmiyorum.. Tabii altını biraz daha döşemek istiyor.. Temsil;
Acıma bana zalim müdür Ciğerim bırak kopsun Ağlarsam şerefsizim Yeter ki köşen dolsun..
Uygun bir dörtlük olabilir.. Altına da "Ben grip miyim yoksa garip miyim? Bugün benim yazı günüm aneeeyyy!" diye nakaratını ekledin mi olay biter..
Gündem değişebilir
Benim korkum bu yazının dünya gündemini etkilemesi.. Şu Irak savaşını bekliyoruz hani.. Bir an önce yapılsa da bitse, diye.. Eğer bu yazı Başkan Bush'un eline geçerse tövbe diyeyim hedefi değiştirir..
Leşkerini topladığı gibi Milliyet gazetesinin önüne yığar.. Hasan Cemal'i kurtarmadan da Irak'a hamle etmez.. İnsan hakları mânâsına güzel bir propaganda şeyi yapmış olur..

Eh be kardeşim Hasan Cemal! Başına gelenleri kendin istedin.. Sana "Gel bizimle çalış.."
dediğimde kabul etseydin böyle çile çekmez yazını "Aman Tanrım, öksürecek miyim?" diye bitirmek zorunda kalmazdın..
Yazı yazmak istemiyor musun?
Ben sana kaytarmanın yüz bir çeşidini öğretirdim.. Diyelim ki hastasın.. Çekerdik arşivden bir "Kıbrıs Türktür, Türk kalacaktır.." yazısı.. Paragrafların yerini değiştirirdik.. Olurdu sana mis gibi makale..
Ama dinlemedin ustanı.. Şimdi oh olsun sana.. Meheldir başına gelenler..

DİĞER YENİ YAZILAR