Eski yıla yaylım ateş açmak eğlence mi?

Bu ahaliye kesinlikle Milli Eğitim Bakanlığı denetiminde "yılbaşına nasıl girilir, nasıl eğlenilir.." kursları açmak lazım..

Haberin Devamı

Bu ahaliye kesinlikle Milli Eğitim Bakanlığı denetiminde "yılbaşına nasıl girilir, nasıl eğlenilir.." kursları açmak lazım.. Yoksa her 31 Aralık gecesi olduğu gibi kendini sokaklara vurup telef edecek.. Hem parası gidecek hem de motivasyonu bozulacak..
Milleti radyo DJ'leri böyle azdırıyor. Bir ay öncesinden başlıyorlar yeni yıl edebiyatına. Aralığın son günlerinde yılbaşından söz etme katsayısını "iki cümlede bire" indirip ahaliyi bali çekmişten beter ediyorlar..

Ortalığa bir de Noel Baba tiplerini salıyorlar ki iyice fıttırayazalım..
Her çeşitten Noel Baba var.. Birine Nişantaşı'ndaki mağazaların önünde rastladım.. "Yeni yılın kutlu olsun abey.." diye seslendi.. Şive tamam.. Hakiki Noel Baba şivesi..
Hiç sektirmeden "Nerelisin?" diye sordum..
"Siverekliyıh.." karşılığını verdi.. İstanbul'a iş bulmak için gelenlerden.. Kısmete bak ki geldiğinin birinci ayı dolmadan Noel Baba urbaları ile dolanmaya başlamış..

Siverek'ten yola çıktığında karısına "Hele bir İstanbul'a varam.. İki üç yıl Noel Bubalık yapam.. Sonra seni de aldırırım.." dememiştir..
Noel Babalığı öylesine benimsemiş ki.. Noel Babanın kuzeylerden bir yerden geldiğini bilmesen, kızağını beygir yerine geyiklerin çektiğinden haberin olmasa TC nüfusuna kayıtlı, köy koruculuğundan emekli biri sanırsın..

Bu çeşitlerden sadece birisi..
Yüz metre bile yürümedim.. Başka bir mağazanın önünde de başka bir Noel Baba değnekçilik yapıyor..
"Giriverin içeri.. Yeni yılda bebelere bişelee bakıverin.."
Bu da Ege'den ithal Noel Baba besbelli.. Noel Babalık Muğla Yatağan'da para getirmediğinden İstanbul'da icra-i sanat ediyor..

DJ'lerin gecesi..
Dedim ya! İstanbul ahalisi yeni yılın tadını çıkarmaya karar vermiş bir kere.. Vermesine vermiş ama nasıl çıkaracağına dair bir fikri yok.. Gençlerin çoğunun elinde bir bilet..
Bizim yeğen de bir tane kapmış.. "Bu ne?" diye soruyorum.. Beş yıldızlı otellerden birinin adını verip "Oradaki partinin bileti.." diyor..
Organisazyon basit.. Fiyakalı, itibarlı bir mekânın adını verip bilet dağıtıyorlar.. Gençler ellerine bilet geçirdiklerinde kendi çetelerini toplayıp kapılarına yığılıyor..

Eğlence dedikleri de kafadan gayri müsellah bir D J'in yönetiminde çalınan çistak müziği..
Mekân kısa zamanda ana baba günü oluyor.. Herkes kesesine göre bir içki kapıyor.. O kalabalıkta elini havaya kaldırıp da sallayabilirsen ne âlâ! Eğleniyorsun.. (Kafa salamaya sınırlama yok.. Kafanı istediğin tarafa savurabilirsin çünkü küçük olduğundan yer kaplamıyor..)
Organizasyonu yapan bira sürümünden parayı kırıyor..

Akşamüstü sokağa çıktım.. Arabayı bir yere park edip Nispetiye'de yürümeye başladım.. Kaldırımlar ana baba günü.. Herkes son dakikaya kadar nefsiyle mücadele etmiş, sonunda yenildiği için de hediye almaya çıkmış..
Şekercilerde, pastahanelerde ful izdiham..
İçkiydi, kuruyemiş satışı da fena değil.. Lâkin dışarda olmanın keyfi sadece yayalara.. Otosuyla
bir yerden başka bir yere gitmek isteyenler yolda mahsur.. Çünkü pastane gibi şarküteri gibi yerlerin önünde trafik bitiyor..
Alışveriş edenler çift sıra park ettiklerinden seyrüsefer halindekilere bir şerit kalıyor.. Kafayı zıplatmamak mümkün değil.. Nitekim belediye otobüslerinden birinin şoförü zıplatmış işte..
Ancak geçit veren üçüncü şeritte durdurmuş otobüsü.. Kendisi inip kaldırıma çıkmış "Parası olan araba alıyor.. Parası olan araba alıyor.. Alayı şerefsiz bunların.." diye bağırıyor..
Öfkesi park ederek iki şeridi tıkayanlara ama lafın ucu bütün sürücü belgesi sahiplerine gidiyor..
Adam bağırdıkça vatandaş dinliyor.. Cümlenin sonuna nokta niyetine koyduğu "şerefsizler" lafından alınan yok.. Herkes "Beni değil, öbürlerini kastediyor.." diye düşündüğünden şoförün küfürleri kırıcı olmuyor..

Belediyeci haklı..
Belediye şoförü haklı.. Dedeleri eşekle trafiğe çıkan bir milletin ahvadı olarak iki kuşak içinde öyle bir değişim geçirdik ki olan belediye otobüslerinin itibarına oldu.. Eskiden belediye otobüsüne binerken kendilerini şanslı sayanların çocukları bugün özel araçlarla oradan oraya seyirtiyor..
Otobüs şoförü belli ki resmi aracın eriyen itibarından dolayı hislenmiş..
Bağırdı çağırdı, bir karşılık veren olsa tekme sille girişecek.. Polis geldiğinde de üzerindeki resmi elbiseyi gösterip "devletin tecavüze uğradığını" iddia edecek..
Baktı ki herkes hakareti kabulleniyor, bindi otobüsüne yolu açtı..
Gece yarısından sonra sabaha karşı beş sularında eve döndüm.. Gördüğüm yüzlerde bir bezginlik, bir yılgınlık.. Bir neşeli surata karşılık on keyifsiz ifade..
Eve geldiğimde ilk raporu yeğenimden aldım.. Partileri tıpkı yukarda tarif ettiğim gibiymiş..

Televizyonu açtım.. Rastladığım ilk haber programı "eğlenirken dökülenlerin" hikâyeleri ile doluydu.. Tam bize göre hikâyeler..
Adam çekmiş silahını.. Hem de Taksim Meydanı'nın ortasında.. Kurşunları havaya saydırmış.. Polisler kuşatmışlar.. Elinden silahı almışlar.. Ben ekranın başında merakla bakıyorum, nasıl bir tepki verecek diye..
"Çok affedersiniz.." dedi nazikçe.. "Biraz alkollüyüm de.."
Laflara dikkat buyrun.. "Ben hayvanın tekiyim.." demiyor.. Eski yıla yaylım ateşi açarken kabahati de Tekele atiyor..
Giyimi kuşamı magandalığına dair hiçbir ipucu vermiyor.. İfadesi de nazik.. Çekmiş silahını, saydırmış kurşunlan.. Biri kazara ölse karakolda onun ailesine de aynı şeyi söyleyecek:
"Çok affedersiniz, biraz alkollüyüm de.."
Benim tespitime göre eğlenmek isteyip de rahatından ve parasından olanlar zarar etti.. Evinde oturup televizyona takılanlar ise belki mutsuz oldu ama hiç değilse mali olarak hasar görmedi..
Bu yıla da böyle girdik işte.. 1 Ocak günü kalkıp aynadan kendime baktım.. Belki inanmayacaksınız ama 31 Aralık günü neysem, yeni yılın ilk gününde de öyleydim..

DİĞER YENİ YAZILAR