Turizme çare arayan Eski Kâhta’ya gitsin

Haberin Devamı

İmaj tartışması başlatan kültür adamına cevaptır.. Koltuğunu Eski Kâhtalı Kör Mustafa’ya devret, derdini halletsin.. Bir zamanlar cumhurbaşkanlığına aday aranırken Kâhtalı Mıçı’yı önermiştim.. Dinlemediniz.. Bakın neler oldu? Çare yine Kâhta’da..

Kültürümüzün başına diktikleri hükümet adamı biraz kızgın, biraz buruk..

Memleketimizin tanıtımında biraz oryantalizme kaçılmış.. Fesli, pala bıyıklı, şalvarlı erkek tiplemesine bozulmuş..

“Develi trafik fantezisi” canını sıkmış..

Elin adamı turistik imajımızı şekillendirirken bir de uçan halı kondurmasın mı afişlere? Al sana bir “problema” daha..

Kültürümüzün başına dikilen hükümet adamı en çok buna içerliyor.. Kızıla çalan bıyıklarını çekiştirirken “Biz böyle insanlar değiliz..” diye yakınıyor..

Doğrudur! Bizde gerçekten “uçan halı” olsaydı maliye adamlarını uçururdu..

Çin’de üretilen taklit Hereke halısından, namaz seccadesine kadar her türlü yaygıya “lüks tüketim vergisi” gelirdi..

***


Anladığım kadarı ile kültür işlerine bakan hükümet adamı meseleyi kavramamış..

Oryantalistlerin görmek istedikleri “memleket manzarası” onun sosyal demokrat geçmişinden miras genine dokunuyor..

Apartmanlarımız var.. Onların bindikleri arabalara biz de biniyoruz.. “Ne uçan halısı?” demeye getiriyor..

Bizim cumhuriyet bu turizm ve tanıtma meselesini bir türlü çözemedi..

Eskinin hükümet adamları bir “Hitit Güneşi” tutturmuştu, elli senemizi yediler..

Birkaç kere yazdım yine hatırlatayım..

1970’li yıllarda toplanan bir turizm sempozyumuna katılan iki binin üzerindeki yabancı delegeye anket içinde sormuşlar..

“Turizm amblemimiz olan bu şekil size neyi çağrıştırıyor?”

ÖLMEYE BEKLERİZ

Sordukları Hitit Güneşi.. Binin üzerindeki katılımcının cevabı aynı:

“Ölümü..”

O devirlerde tanıtım için yapılan, memlekete turist çağıran afişler de bir âlemdi.. Harika bir kumsal, deniz, etrafı yeşillik..

Afişte bir tek insan yok.. Ne yüzen ne eğlenen, ne güneşlenen.. Issız coğrafyadan memleket manzaraları..

Sempozyuma katılanlar bu afişleri de “İnsana yalnızlık, hiçlik duygusu yüklüyor..” diye yorumlamışlardı..

“Gâvur aklı işte..” diyerek o afişler ile amblemi yirmi sene daha kullandık..

Avrupa’nın, Amerika’nın turistine “Gelin bizim memlekette ölün..” veya “Sıkıntıdan patlamaya gelin!” çağrısı yaptık..

Aradan onca zaman geçti.. Yirmi milyonlu rakamlarla turist gördük..

Herkes turizme dair bir şeyler öğrendi.. Bir tek turizmden mesul hükümet adamları öğrenemedi..

Adam bizim memlekete ilk kez gelmişse, havaalanı çıkışından itibaren taksi penceresinden sağa sola bakıyor..

Deve kervanları arıyor..

Fesli adamlar ile arkalarından yürüyen burkalı kadınlar arıyor.. Akmerkez benzeri yerler ona bir şey ifade etmiyor..

Eski “bedesten” benzeri çarşılarda gezinmez, dükkânının önünde nargilesini içen sarıklı, ak sakallı Türk’ten halı satın almak istiyor..

Sen adama, kendi memleketinde olanı gösterip “Baaak! Biz de sizin gibiyiz.. Şaştın mı?” fiyakası yapmayı resmi politika olarak belliyorsun..

***


Olmuyor işte..

Sen bu parlak turizm politikanı git, Mardin’de yabancı turistleri ağırlayan beş yıldızlı otelin havuzunu kadınlara kapatan işletmeciye anlat..

“Kadınlar havuza giremez..”

“Neden?”

“Yasaktır da ondan..”

“Niye yasak ki?”

“Kadınlar namahremdir..”

Adam Anadolu’nun bilmem hangi ilçesindeki kilise kalıntısını görmek için taa İspanya’dan, Fransa’dan kalkıp geliyor..

Sonra akşam yemeğinde bir kadeh kırmızı şarabını içemiyor.. Sebep? İşletmeciye göre haram..

KÖR MUSTAFA..

Kâhta’nın adını biz şov dünyasından duyduk.. Kâhtalı Mıçı çıkıp sahneleri salladı, kadınlar ayağına şampanyalar döktü..

O zaman birbirimize “Nerede bu Kâhta?” diye sorup, Adıyaman’ın ilçesi olduğunu öğrendik..

Bir de Eski Kâhta varmış meğer..Hani meraklısı Nemrut’a çıkıp güneşin doğuşunu, batışını seyrediyorlar ya! Aha işte o dağın dibinde..

Anlatacağımız Kör Mustafa da Eski Kâhta’da turizmi patlatan adam..

Otel sahibi, işletmeci, çekirdekten turizmci.. Bir gözü kör olduğundan Komiser Colombo’yu çağrıştırıyor..

Becerikli, on parmağında on marifet bir şahıs.. Bir o kadar da alıngan, hassas..

İnsanlar Anadolu’da meri içki yasağını biliyor..

Yasası neyim yok..

Ancak kendileri gibi olmayanların sosyal hayatını daraltmayı birinci görev bellemiş hükümet adamları sayesinde yasağın kendisi var..

Tesiste yemek yiyen yerli turistlerden biri Kör Mustafa’ya “Acaba bir kadeh rakı içmek mümkün mü?” diye sormuş..

Zahit yerine konulan Kör Mustafa alınmış..

Getirmiş büyük rakıyı, taaak diye masaya bırakmış.. “Hepsini içmezsen şerefsizsin..” diyerek de narhını koymuş..

Her yıl binlerce turist Eski Kâhta’ya gider, Nemrut Dağı’nda güneşi seyreder.. Başarılı hükümet adamları politikası sayesinde yatacak otel bulamaz..

İki otel vardır topu topu..

Biri de Kör Mustafa’nın ki.. Eee! Adamcağızın eti budu ne ki oteline kuş kondursun.. Ona rağmen kapısına yığılan turisti mağdur etmez..

Ne yapar eder konaklatır..

***


Ama üçüncü katı çıkıp da çatısını kapatmadığı katta.. Ama bahçede..

İşin enteresan tarafı oda bulup içerde konaklayan turistler “Elektrik düğmesi bozuktu.. Musluk çalışmıyordu..” şikâyetlerini türkü yaparken dışarıda yatanlar mutludur..

“Çok otantik bir geceydi.. Yıldızlara baka baka uyuduk..”

Lafımız bu kadar.. Önce turistin ne istediğine bakacaksın.. Sonra hizmet verebiliyor muyum diye kendine soracaksın..

İmajı Allah’a havale edeceksin..

Bu memleketten doğru bir turizm imajı çıkacaksa Kör Mustafalar’dan çıkar..

Kültürümüzün başına dikilip boş boş konuşan adı var yetkisi yok, fiyakası var parası yok hükümet adamlarından değil..

Kıssadan Hisse: Tencerenin deliğini kapak, körün ağladığını çapak görür.

DİĞER YENİ YAZILAR