“Fraksiyon ihracatı” yapsak köşe olurduk

Haberin Devamı

Amip kadar hızlı bölmek ve bölünmek bizim genlerimizde var.. Bu yeteneğimizi neden paraya çeviremiyoruz? Çağırsınlar Avrupa’dan.. En sağlam dedikleri örgütü un ufak edelim.. Vatikan’dan bile kardinal sayısı kadar mezhep çıkartırız.. Avrupa’nın kırk elli Papa’sı olur..

Derdimiz çok, muhalefet yok” deyip duranlar için yazmıştım..
Hani Mehmet Akif’in “Şüheda fışkıracak toprağı sıksan şüheda..” dizesindeki gibi fikir bereketi olan topraklar üzerinde yaşıyoruz..
Birisi aklına esip de toprağı sıktığında sanki fikir fışkırıyor.. Toplum dolup taşıyor..
O potansiyeli bir kişi hoyratça zayi ediyor.. Kimdir o?
Yaratıcılığımızın önünü tıkayan Deniz Baykal..
Bu ikinci yazıdır.. Okuduklarınıza bakıp da sakın ola ki Baykal’ı savunma derdine düştüğümü sanmayın..
Kırk yıla yaklaşan meslek hayatımda “siyasetçi savunma gibi” bir derdim, merakım hiç olmadı..
Nitekim “Transformal Yaşam Koçum” Kemal Yıldırım’ın sorusuna verdiğim cevap burada da geçerlidir..
“Lan zırto.. Baykal’a niye taktın?”
“Baykal’a taktığım filan yok dingo.. Baykal’a takanlara takıyorum..”

AL SANA EYLEM..

Bilginin olmadığı yerde “önyargı” egemendir.. O da bizde aramadığın kadar..
O yüzden Abdülhâk Hamid’in “Bizde efkâr-ı umumiye yoktur.. Hissiyat-ı umumiye vardır..” lafı hâlâ geçerliliğini koruyor..
Olmayan şey efkâr-ı umumiye.. Yani kamuoyu.. Onun yerine işleyen ise kamu hissiyatı..
Hiçbir konuda bir A4 kâğıdını dolduracak bilgisi olmayan insanımızdan; her konuda yedi sekiz destan, üç beş mersiye, on onbeş ağıt, bolca masal ve dedikodu çıkması bundandır..
Taktıklarımın başında “Muhalefet bir şey yapmıyor” kalıp cümlesi gelir..
Aha dünkü gazeteler..
CHP’nin akıldaneleri en irisinden iki parça tezeği Ankara’ya getirip medyamıza göstermişler..
Tezek dediğin sığır dışkısı..
İçine biraz saman karıştırdın mı kavileşir.. Şekil verirsin.. İster briket niyetine bina yapımında kullanırsın.. İster kurutur parça parça yakarsın..
CHP’liler tezeği neden Ankara’ya getirip medyamızın mümtaz leşkerlerine göstermişler?
“Tezekle ısınan çocuğun eğitimde metropol çocuğuyla rekabet şansı olur mu?” demek için..

***


Anlayana ağır laf.. Bu eylemi Alman Yeşiller Partisi yapsa Avrupa birbirine girerdi..
Tezek üzerine yirmi otuz belgesel yapılır, insanların gözüne sokulurdu..
Baktım.. Bizim gazetelerin en muhalifi bile haberi ya çift sütun ya tek sütun göstermiş..
Bizim ahaliden tepki yok..
Sebep? Tezekle ısınmak herkese normal geliyor da ondan.. Veya içinden “Onu bulamayanlar da var..” diye geçirenler çoğunlukta..
Üç beş kurnaz da “Lan oğlum, bu tezek işinde para var.. Gel beraber sığır fışkısı kovalayalım..” hesabı yapmıştır.. O kadar!

AŞMAK LAZIM..

Şimdi kamu hissiyatının dikkatini çekemeyen bu muhalifler, ertesi gün haberi tek sütuna gördüklerinde ne yapsınlar?
Belki de aralarında “Tek çaremiz bu eylemi aşmak..” diye konuşmuşlardır..
Nasıl aşacaksın?
Parti içinden gözü kara, geleceği olan, medyatik, devlet adamı hamuru taşıyan birini bulacaksın..
Getireceksin onu..
Türk Ceza Kanunu’na göre adından söz ettiğinde dava açılabilen kamu alanlarından birine dikeceksin..
Denek politikacı tezeğini oraya bırakacak.. Arkasından mesajı neyse artık onu söyleyecek..
Eylem belki o zaman birinci sayfalara girer.. Baykal da bunların başı olarak bir “aferin” alır..
Beş on gündür gazetelerin fikirdanelerini tarıyorum..
Küfürden başka bir şey yok..
Sosyal demokrasi üzerine “Şu aklı verdim tutmadılar, bu fikri verdim dinlemediler..” diyeceğiniz tek yazı Hıncal Ağabeyimiz’den gelmiş..
Hıncal Ağabeyim’in oyunu kime verdiğini bilmem..
Bildiğim Alparslan Türkeş’i çok sevdiğidir.. Gerçi “Arslan Amcası” nedense ona pek muhabbet göstermemiştir..
Yine de oyunu MHP’ye vermiş olması mümkündür..

***


MHP’ye oy verme ihtimali olan bir köşe yazarının, yakın zaman dilimi içinde “sosyal demokratlar adına” akıl üreten tek kişi olması ne hoş?
Demokrasi adına ne zenginlik?
Peki öbür taraftakiler ne mi yapıyor? Bu fikir zenginliği ortamında onlar da oylarını “Altı Kazık Partisi” ne verip, Ampul Partisi’ni düzeltmeye çalışıyorlar..
Demokrasiyi bunun için seviyorum..

ŞİŞEYE DİKKAT..

Bizim solumuzun fikir zenginliği yoktur ama fraksiyon zenginliği vardır..
Demokratik geleneklerimiz bunu doğrular..
Türkiye solunun aklı erenleri birleşip “Bülbül Ötüşlü Kanarya Yetiştirme Derneği” kursunlar..
O dernek içinden kanaryanın kanadındaki tüylerden çok fraksiyon çıkar.. Bizim de yeteneğimiz bu..
Vaktiyle Lenin’in “Ne Yapmalı?” kitabını üç ayrı yayınevi birden çevirmişti.. Rusçasından değil tabii..
Rusçadan İngilizceye yapılan çevirilerden sebeplendiler..
Türkçe basılı kitaptan o kadar çok mânâ çıktı ki parti, örgüt, sendika dayanmadı.. Hepsi üçer beşer fraksiyona bölündüler..
Eğer Lenin yaşayıp da kitabının Türkçe baskısından çıkan fraksiyonların kendi adına nasıl konuştuklarını görse “Dur yahu.. Acaba ben ne yazmışım?” deyip kitabını yeniden okurdu..

H H H

Gelenek sürüyor..
“Altı Kazık Partisi” içinde “Öymen” soyadı taşıyan üç kişi var.. Üçü de akraba ve aynı siyasi görüşte..
Ne var ki aynı ailenin üç ferdinden, şimdiden üç ayrı fraksiyon çıkmış durumda..
Altan Öymen yeni adaylardan Umut Oran’ı destekliyor..
Yeğeni Örsan Öymen ise diğer aday Haluk Koç’un peşine takılmış..
Öymenler’in üçüncüsü olan emekli büyükelçi Onur Öymen ise Deniz Baykal’la devam diyenlerden..
Buyrun bakalım..
Entellerimize, demokratlarımıza Nevizade’nin masalarında konuşacak kocaman bir mevzu..
Anlat anlat bitmez..
Not: Üçüncü kadehlerden sonra masada kesici alet ve şişe bulundurulmaması bilhassa tavsiye olunur..

DİĞER YENİ YAZILAR