Bizler ahlaklıyız.. Kötü olan diziler..

Haberin Devamı

Alın yerli dizilere bakın..

Mafya şiddeti, alkol, uyuşturucu..

Fosur fosur cıgara.. Onun

eli öbürünün cebinde.. İhale dolandırıcıları.. Partilere dadanıp hazineyi tırtıklayanlar.. Trafik canavarları.. Bunların hiçbiri

biz değiliz.. Alayı sanal..

Her dört haneden biri kaçak elektrik kullanan ahalimiz, televizyon kanallarındaki yerli dizilerden şikâyetçi..

(Bu oranı ben sallamıyorum.. Hükümet adamlarının resmi kayıtlarında var..)

Aynı şekilde..

Kayıtlı ekonomiye dahil olup da “haksız vergi iadesi” alabilmek için başkalarına ait fişleri toplayan maaşlı ve emeklilerin oranı yüzde yüze yakın..

(Vergi iadesi dolandırıcılığına dair rakamlar da hükümet adamlarının)

Onlar da televizyon kanallarındaki yerli dizilerden şikâyetçi..

Sanki çok büyük emekleri geçmiş gibi “kuru naneden yüzde 18 KDV alan” hükümet adamları da yerli dizilerden şikâyetçi..

BÂİS-İ ŞEKVÂ..

Yani “şikâyet konusu” ortak..

Yerli diziler ahlak bozuyor.. Aile değerlerine önem vermiyor.. Dizilerde oynayan artist takımı, reytinge katkıda bulunan izleyicilerin gözüne baka baka cıgara içiyor..

Üstelik alayı sarhoş..

Bu da ahalimizin temiz ahlakını bozuyor.. Kafası bozulan vatandaş, eline aldığı telin ucuna kancayı takıp elektrik hattına atıyor..

Böylece şikâyetçi olduğu yerli dizileri elektrik parası vermeden seyredebiliyor..

(Diyarbakır’da kaçak elektrik kullanımı yüzde 80.. Hükümet adamları söylüyor..)

Sonracığıma..

Dizilerde aşırı şiddete yer veriliyor.. O ona silah çekiyor, öbürü buna..

Dizileri seyreden vatandaşın fikri yine bozuluyor..

O sırada televizyonun önünden geçmek üzere olan karısına “Şu koca kıçını çek de televizyonu görelim..” diyor..

Karısı (ki muhtemelen yeraltı faaliyeti gösteren gizli bir kadın özgürlüğü harekâtının militanı..) adama “Sen kendi dötüne bak..” cevabı veriyor..

Adam delleniyor..

Buna üçüncü sayfa haberleri dilinde “cinnet hali” denir.. Erkeğin cennete gitmeden önce uğradığı son hayat durağıdır..

Silahı çekip önce karısını vuruyor.. Sonra “Bu karıyı başıma sen sardın..” deyip kendi anasını delik deşik ediyor..

Orada boş boş oturup, bedava yiyip içen bir kayınço varsa akıbet kaçınılmazdır.. O da telef olur..

Sıra çocuklara gelir.. “Sizi bana sayıyla mı verdiler?” repliğine karışan silah seslerinden sonra adam sakinleşir..

Kendi kendine “Beni böyle azdıran televizyon dizileri.. Dur şunları RTÜK’e şikâyet edeyim de görsünler..” der, kâğıda kaleme sarılır..

RTÜK NE YAPSIN?

Televizyon sayfalarında zırt pırt adı geçen RTÜK şifresinin açılımı Radyo ve Televizyon Üst Kurulu şeklindedir..

Çok faydalı bir teşkilattır..

Özel televizyon kanallarının topladığı reklamlardan yüzde beşlik fitre alarak geçinir..

Bu fitre, rızaya tabi olmayıp mecburidir..

Televizyon denilen güzellikler aleminin “Teşkilat-ı Mahsusası” sayılan RTÜK “aman ahlakım bozulmasın” kaygısıyla yaşayan vatandaşlara hizmet verir..

Vatandaş zıbarana kadar televizyonun başında oturur.. Gördüğü umumi adaba mugayyır sahneleri not edip RTÜK’e bildirir..

RTÜK’de bunları toplar, ayda bir basına açıklar..

Geçtiğimiz ay içinde dizilere 26 bin 845 şikâyet geldi..

Bunları 20 bin 135 şikâyetle reklamlar izledi..

9 bin 646 kişi haberlerden, bir o kadarı da magazin programlarından şakvacı..

Futbol hakemlerinin kadınsı özellikler gösterdiğini iddia eden seyircilerin sayısı ise Lig TV aboneleri ile eşit..

***


Allahtan RTÜK vatandaşın aklına uyup, “Getirin şu dizi senaryolarını.. Hepsini okuyacağım..” demiyor..

Hükümet adamlarınca; dörtte biri elektrik hırsızı, tamamına yakını da “nitelikli vergi iadesi dolandırıcısı” ilân edilen ahalimizin ağzına bakıp dizi çekilmeye kalkışılsa TV kanalları yanar..

Bu ahali doğuştan nizacı olduğundan “Hazreti Ömer’in Adaleti” filmine dahi bir kulp bulur..

“Halife particilik yapıyor.. Ayrıca karısı da türbanlı..” diye mektup yazar..

AHLAK ÖNEMLİ

Eğer ahalinin şikâyetlerini dikkate alarak televizyon dizisi çekmeye kalkarsanız iki temel kaynak var..

Biri “Pollyanna..” diğeri de “Heidi Dağların Kızı..”

Şahsen Pollyanna’nın dizi yapılmasına da ben karşı çıkarım..

Çünkü romanın kahramanı olan kız çok saf.. Ne söylense inanıyor.. Herkese güveniyor..

Oysa devir kötü.. Herkes ahlak bekçisi olduğundan o yaşta bir kız çocuğu ortalıkta başıboş dolaştı mı hemen zayi ederler..

Gazozuna hap atarlar..

(Kaynak: Nuri Alço’nun filmleri..)

Nitekim bunun sakıncalarını “Haydi Gel Bizimle Ol” programında Müjde Ar’ın ağzından dinledik..

O karakteri bozuk Bedri’yi de milletçe tanımış olduk.. Sen tut, kızcağızın gazozunun kapağını aç.. Ayıp ayıp..

***


Dağların Kızı Heidi’nin de gidişatını pek beğenmiyorum.. RTÜK’e şikâyet olsun diye söylemiyorum..

O kız ile Peter arasında bir şeyler var.. Bana göre Peter de onu değil, keçiyi seviyor..

Eğer Heidi bir gün dizi yapılacaksa senaryosunu önceden RTÜK’e danışmaları lazım..

Dizilerden başlayıp reklamlara, haber programlarından bilgi yarışmalarına kadar her şeyden şikâyetçi olan ahalimize birileri sahip çıkmalı..

Eğer zamanında sahip çıkılmazsa, cümle televizyon seyircisini Discovery Channel’a, National Geographic’e, Animal Planet’e kaptıracağız..

Ne varmış bu kanallarda, demeyin..

Geçen gün bir “Arslan Belgeseli” izledim.. Çok affedersiniz, bu mahluklar günde yüz elli kez çiftleşiyorlar..

Kıçı açık olmayan tek bir maymun görüntüsü yok..

Börtü böcek takımı bile “doğa pornosuna” malzeme olmuş.. Bir sivrisinek tanıdım bu belgesellerde, alınmasın ama sanki Tecavüzcü Coşkun’un kanatlısı..

Özetle.. Televizyonun ahlak bozduğuna ben de katılıyorum.. Sayısal Loto’ya meyledelim..

DİĞER YENİ YAZILAR